İntegral Vizyonun Gözlükleri İle

İntegral Eğitim, 9. Konuşma

15 Aralık, 2012

İntegral Vizyonun Gözlükleri İle

Soru: İntegral eğitim metodunda, akıl ve hisler arasındaki uyuma özel önem verilir. Egoizmin, yabancılaşmanın maddi dünyasında arzular ve düşünceler kişinin derinliklerinde saklanır ve çoğu kez bilinçaltıyla erişilemez. Genellikle bir kural olarak negatif hisler üretir: kızgınlık, hassasiyet ve acı. İnsanlar aralarındaki iletişimi sakladıklarından, hislere ulaşmanın doğru yolu nedir?

Cevap: İntergal eğitim yöntemi, ilk ve en önemlisi hislerin ve arzuların önceliği gerçeğini göz önüne alır.

Nereden geliyorlar ve bize nasıl görünüyorlar bilmiyoruz. Aklımızın tüm vasıfları ve düşünceleri bu hisleri ve kendimizi gerçekleştirmeye eğilimlidir.  

Bizim temel arzumuz haz alma arzusudur. Kim, ne ve hangi sıklıkta. Keyfini çıkar! Ve bizim bütün aklımız arzularımıza, sadece onlara hizmet etmemizi sağlar. Büyük arzular bir kişide büyük bir aklı geliştirir. Nesilden nesile ve kişinin hayatı üstüne büyüyen egoizm aklını geliştirir.

Eğer bir hayvanı ele alırsak, pratikte gelişimi doğumundan sonra birkaç haftaya sonlanır. Hali hazırda bütün içgüdülere sahiptir ve çevreye adapte olur. Bu, hayvanların neden hiç hata yapmadıklarının sebebidir. Nasıl davranacaklarını, kendilerini nasıl koruyacaklarını ve çevre ile nasıl etkileşimde olacaklarını biliyorlar. Akılları ve hisleri içgüdüsel olarak dengede. Bu durumda da, arzu birincil ve akıl ikincildir. Bir hayvan bunu idrak edebileceğini veya edilmeyeceğini arzularında anlar ve dolayısıyla bu aklını sınırlar.

Fakat kişinin burada büyük bir sorunu vardır. Bu onun idrak edemeyeceği arzularına döndüğü, egoizminin geliştiği zaman ki haldir. O kendini kapatır, izole eder, daha ölümcül, rekabetçi olur vb.

Eğer onun arzuları diğer (onun ve çevresinin) bütün arzuları ile ıslah olabilseydi böylece uyumlu biçimde bir diğerini tamamlardı, orada çatışma olmazdı ve aklı sonsuzluğa doğru genişlerdi.

İntegral toplum herkezin herkeze dahil olduğu toplumdur. Bu kişinin toplumun tüm arzularını elde ettiği anlamına gelir. Topluma dair önemli olan şeyi anlar ve uygun biçimde aklı kişisel olmayı bırakır ve bir bütün olur ve bununla akıl yürütür. Bu, dünyanın önüne, dünyanın bir bütün resmi önüne konan bir gözlük gibidir. Ve anlar ki, o ve dünya bir bütün; birşeyin benim için iyi olması ile dünya için iyi olması aslında aynı şey.

Doğal olarak onunla dünya arasındaki bu hormonik ıslahta bir tezat yok. Korkusuzca açılabilir, anlayabilir, görebilir ve herşeyin bununla uyumunu ve aktif biçimde her aksiyonda, herşeydeki dahiliyetini hissedebilir.

Bu yüzden kişiyi arzularını, düşüncelerini ve aklını sınırlamaksızın bu hale getirmemiz gerekiyor ve başka herkeze dahil olduğunun ve belli ortak bir arzunun yaratılışının açıklamasını ona vermek için başlangıçtan itibaren tümüyle farklı bir yolda hareket etmemiz gerekir.

Tüm arzuların bu birlikteliği yarattığımız yeni şeydir. Bununla ilişkili ortak aklımızı ve ortak arzumuzu, “Adem” sistemini yaratıyoruz. Bizim üstümüzde bir bütün halinde görünen bir şey ve biz bunda var oluruz.

Kişinin dikkatini hiç çekmediğimiz bu yol, fakat sadece amaçta, dahiliyetinde, geleceğimizin bir üst derecesi bu birliktelikte. Onu sınırlamıyoruz; kendini bir basınç altında hissetmiyor. Saklayacak hiçbir şeyi yok. Uygulamada öyle kalıyor, fakat tüm gelişimi bütünlüğe doğru yönleniyor.

Kendimiz ve mevcut dünyanın bize dikte ettiği fakat buna henüz hazır olmadığımız diğerleri arasındaki bağlantıyı daha ve daha hissetmeye başladığı düzeyde hisleri ve aklı arasındaki uyumu gelişir.

İntegral eğitim insanı “biz’i” hissetmeye doğru, kollektif insanlığa ve bunun üstünde hareket etmeyi hissetmeyi başlamaya doğru yönlendirmeye niyetlenir. Sadece o durumda mevcut halini özgürlük gibi hissedecek. Bu kesinlikle iradesinin ve davranışının özgürlüğü, fakat sadece kendini bunun içine dahil ettikten sonra.

Fakat bu halin dışına yeniden çıkarsa, birkez daha yeniden küçük egoizminin içine düşer ve aynı sorunları tekrar yaşar. Bu şekilde doğa bize rahatlığın sadece bütünlükte olabileceğini ve özel bir hapishaneki izolasyonda, özgürlük yoksunluğunda olduğumuzu bize göstermek için yardım eder.

Aile Hayatının Dar Çatısı İçinde Özgürlük

Soru: Bir kadın bir keresinde özgürlüğünün çocukları, ailesi, kocası ev işleri vb. ile sınırlı olduğunu söylemişti. Bu zorunluluklar içinde çok özgür hissediyor. Fakat bunların hepsi eğer uzaklaştırılsaydı hissettiği özgürlük de kaybolurdu.

Cevap: Bu doğru. Kişi keskin sınırlarını azalttığı zaman özgürlüğün olduğu yeri ona tanımlamak zordur ve aslında sadece kaybetmiş hisseder, çünkü mutlak özgürlük ona özgürlüğün mutlak bir eksikliği olarak görünür.

Diğer herhangi bir his gibi özgürlük de içerisindeki negatif ve pozitif arasında tanımlanır. Bu yüzden belli sınırlar içinde kalma, hareket ve rahatlık fırsatı onların içinde mevcut olur ki bu; onları yönetmek, herhangi bir zorunluluğu hayata geçirmek ve onları başarmaktan keyif almak anlamına gelir. Bu “özgürlük” olarak anlaşılır.

Fakat bu, toplumumuzda yaratılışın planına göre, özgür iradeye karşı bütünleşik olduğumuz zaman ki şey, biz doğru çatıyı yaratma kabiliyetini hissedemiyoruz çünkü buna her zaman tecavüz edilir, bir yandan diğerleri ile daha bağlantılı oluruz ve öte yandan kendi çatımızın içinde kendi kendimize bir şey yapabiliyor gibi hissetmeyiz. Çünkü muazzam miktarda dışsal faktöre bağlıyız.

Bu, özgürlük hissi veren, sınırlarımızı aşacak tek şeyin neden integral sisteme girmek olduğunun sebebidir.

Yaratılış bizi kaçınılmaz biçimde kendi çatımızın içinde hayatta kalmak için, heryerde: ailelerimizde, işte, evde, cadde de, hemen heryerde bir gereklilik haline doğru devamlı bir savaşla bir sıkıştırılmışlığı hissetmeye itiyor.

Burası, özgürlüğün sadece diğerleri ile doğru bir etkileşimle: küresel ve uyumlu biçimde elde edilebilir olduğunu insanlara göstermek zorunda olduğumuz yerdir.

Kişi, özellikle bir kadın sadece sınırlarını, var oluşun egoistik seviyesi olan hayvansal düzeyde –kabalaya göre “hayvansal seviye” anlamında-, bu küçük sınırlar içindeki konforunu önemser. Bir eve, aileye, çocuklara, sorumluluklara sahip ve tüm sınırlı ev işlerini çekip çevirmeyi sağlayacak kadar donanımlı ve kabiliyetli olduğu zaman; o durumda elbette tüm bir güven, özgürlük ve idrak hissine sahip olabilir.

Bu modern insan, hatta modern kadın için çok basit değil.  İş sahibi olmaya özeniyor ve kendini fark ediyor. Fakat hala belirteç, dişi karekterin temel oryantasyonu aileyle yönlendirilir ve bunun içinde yaşayacağı şeylerle.

Oysaki ailelerin yıkıldığını görüyoruz. En son istatistikler tümüyle göz korkutucu! Boşanma ve bekar ebeveynli aileler %50’den fazla!

Burada kişiyi ilişkilerinde rahatlığı hissettiği, sadece ev işini önemsediği ve evin başka herneye ihtiyacı var ise elde etmenin onun için yeterli olduğu o küçük aile çemberinin dışına itecek bir eğilim gözlemliyoruz. Aklına karşı, kişi iradesine karşı daha büyük birşeye doğru itiliyor.

Biz bir başkası ile bağlıyız. İçsel rahatımız tüm dünyaya bağlı. Böylece burada integral eğitim güvensizlik, korkular ve özgürlük eksikliğini telafi etmek için gereklidir.

Bir üst seviyeye yükselirken mevcut egoistik başlangıcımıza karşın özellikle özgürlüğü elde ederiz.

Diğerleri ile bağlantı kurduğum zaman onlarla ortak bir şey elde ederim. Diğerleri ile etkileşimle herşeye birlikte karar verdiğimiz zaman, ortak arzular ve ortak bir anlayış. Ve başka bir yolu yok – bu benim özgür hissettiğim zamandır.

Özgürlüğüm bana bağlı. Diğerlerine bağlı değil, çünkü integral gruptaki başka herkez bana kesinlikle ıslah olmuş görünmeye başlıyor. Onlar zaten karşılıklı garanti, bağlantı halinde bir bütünler ve ben yalnızım, kendimi dahil etme ve uyum gösterme ihtiyacını hissetmeye başlıyorum.

Kişi bütün insanlarla gerçek bir ilişkiye doğru gayret edeceği yeni bir ihtiyacı elde eder.

Bu bütüyle yeni bir seviyedir. Bu hala egoistiktir fakat aynı zamanda tüm bir bütünlüğün eksikliğini anladığımı hissettiğim farklı ve yeni, arzu edilebilir bir seviyedir. Bu bunun içinde. Bunun içine çözüldükten sonra benim içimde, etrafımda bir kayışı çeker gibi ve ters istikamete çevirir gibi dönen bir psikolojiyi hayata geçirerek gerçekten özgürlüğü elde ederim.

Bu bir embriyonun anne karnından doğması gibidir. Başını aşağı çevirir ve sahip olduğu herşeyi kaybedecek gibi görünür. Yeni bir dünyaya göründükten sonra; onu yukarı doğru çevirmeli, dünyayı bir başka şekilde anlamaya başlamalıyız ve o durumda yeni, bütünleşik bir dünyada doğmuş olacağız.

Ruhsal Bir Dönüş

Soru: Bir annenin karnındaki bir embriyo psikolojik aktivitesinin sonucu olarak döner. Fakat psikoloijk bir değişim nasıl olur? Bu mekanizma nasıl çalışır?

Cevap: Hepsinde önce, bir embriyo doğmaya başladığı zaman hem anne tarafında (doğum sancıları olarak bilinen kuvvetler) ve hem embriyo tarafında bir baskı var. Bu, sürecin belli bir yönde gitmesine ve ilerlemesine yardım eder.   

Doğum çok ciddi ve komplike bir süreçtir. Bunun bir dereceye kadar anneyi ve çocuğa karşı trajik ve tehditkar bir şey olduğunu söylemem bile mümkün. Keza bizim durumumuzda da çok ciddi itici kuvvetler var ve doğa bunu farklı krizlerle bizi ittirerek gerçekleştirdi: aile, kimlik, sosyal, ekonomik, ekolojik vb. – yaptığımız her şeyle, bizi anne rahmine getiren her şeyle.

Bizim dünyamızda her şey kademeli biçimde bize karşı pozisyon alıyor. Bunlar itici kuvvetler – doğum sancıları.

Henüz olabildikleri kadar kuvvetli değiller fakat grafiğin zirve noktası yakındır. Bunu bütün krizlerde gözlüyoruz ve şimdi hayatlarımızı tam anlamıyla tehdit eden son ekonomik krizin gelişiminde. Bu yüzden bir tarafta final durumuna zaten yaklaşıyoruz ve doğuma yakınız.

Diğer tarafta mevcut durum içinde rahat hissetmiyoruz. Uyuşturuculara, depresyona ve farklı sorunlara sürükleniyoruz. Bunun içinde kendimizi sakin ve rahat hissetmiyoruz. Bu sadece bizim etrafımızdaki dünya da değil, içinde huzuru bulamayacağımız bir şey gibi. Aslında eğer dünya yalnızca bir an için farklı olsaydı bile, hiçbir şey değişmezdi: İçimizde kaçmak istediğimiz ama yapamadığımız çok fazla basınç ve çatışma var.

Eğer bir araya gelir ve bu iç çatışmaları birleştirir ve aramızdaki tek bir kuvvetin içine zorlarsak, o durumda kendi çabalarımızı anneliğe ait baskılara doğru ekler ve böylece “İnsan” veya “Adem” denilen yeni bir seviyede doğmuş oluruz. Bütün bunlar ebeler ve doğum uzmanları olmadan hafifletilebilir, ama ancak toplumun gücünün yardımını kullanarak: toplumsal düşünce, toplumsal etki ve itiş.

Bütünlüğü, bağlantıyı, iştişareyi ve açıklamayı çalışırken, etrafımızdaki diğer kuvvetleri tanımlarken ve birlikte içinde doğacağımız bu birleşik imajın içine doğru bir araya gelirken bu olur. O durumda kişi içindeki bu süreci anlamaya başlar. Bu durum, biz hareketlerimizi, tarihimizi, amacımızı ve bütün çatışmaların amacını istişare ederken, eğitimi de ilgilendirir; sadece bu sonuçları değil, ama anlamını: bizi, hepimizi bir üst seviyeye doğru, dışa doğru iten anne karnındaki embriyo gibi olduğu bir hale getirmek. Doğa bu embriyonun doğumunu diliyor ve yaratılışın, bunun olması için yardıma ihtiyacı var.

Doğaya yardım etmek bizim için esastır. Doğa doğumumuzu ya trajik ya da anneye ait özlerle “çıkış” olarak adlandırılan iyi ve kolay bir doğuma doğru ayırır. “Özler” nedir? Öz, hareketi yatıştırır. İsteyerek buna talip olduğumuz zaman, sınırı kolayca geçeriz – doğal, ruhsal ve psikolojik bir değişimi.

Soru: Bir kişi integral eğitim grubuna aktif biçimde katılarak, embriyo halindeki gibi bir doğum sürecine katkıda bulunabilir mi?

Elbette, bu grup olmak zorunda çünkü grup embriyoyu temsil eder! Bir kişi bir embriyo değildir. Embriyo, onları doğum için hazırladığımız insanlar arasındaki özel, bütünleşik bir bağlantıdır.

Önce küçük gruplar oluşur, sonra büyükleri ve sonra bir çok grup ortaya çıkar. Birbirlerini anlamaya başladıkları zaman gruptaki biri gibi olurlar ve diğer gruplarla ilişkide her grup da tek bir kişiliği temsil eder.

Geçiş Dönemlerinin Draması

Soru: Psikolojide bir çocuğun doğum aşamalarındaki psikolojik halini sorgulayan bir teori var. İlk aşama oldukça rahatsız. İkinci ve üçüncü aşamalarda doğmamış çocuk doğumunu harekete geçiren baskıyı, kimyasal saldırıyı tecrübe eder ve son aşama ise en hoş olanıdır; doğumundan sonra meydana gelir. İki ara aşama korkunçtur. Bir durumda bu, durumun umutsuzluğudur. Diğer yandan tanrı ve şeytan arasındaki oldukça dramatik bir iştir. Şu anda tüm insanlık bu iki aşamaya giriyor mu?      

Cevap: Fakat bu aşamları bu şekilde dramatik biçimde geçmek zorunda değiliz. Bu kesinlikle gereksiz.

Elbette, eğer şeytanın yolu olan doğanın etkisi altında gidersek, doğa bizi sadece onları yumuşatmaksızın zorlayan kuvvetler boyunca değiştirdiğinden, o durumda elbette doğum bu yeni dünyanın içine doğru kolay biçimde gerçekleşmeyecektir.

Bugün Avrupadaki kriz bir örnektir: hangi yönde bir hareketin olduğu önemli değil, bu sadece daha kötüye gider. Belki hiçbir şey yapmamak daha iyidir? Hiçbir şey yapmamak daha korkutucudur? Bu yüzden nereye dönmeliyiz?

Kriz sürecini gözlemek çok ilginç. Bence çoğu kişi bunu gelecek de tanımlıyor olacak. Bu henüz tamamlanmadı; bunu sonlandırmak için hala uzun bir yolumuz var. Bu kesin olarak ruhsal bir doğumla son bulacak.

Dünya krizi sadece daha kötüye gidecek, eğer bazı zamanlar doğum sancılarında olduğu gibi bir sakinlik dönemi gözlesek bile; onların sıklaşarak geleceklerini biliyoruz. Bu yüzden göreceli bir sakinleşme dönemi gelirse insanlar daha fazla çığlık atmayacak: Son kez geldiler, “İşte bu. Bitti”

Pek çok makale yayınladım, krizlerin yakında devam edeceğini söyleyen, fakat kimse aldırmadı. Şimdi insanlar her şeyi geri getiren bulutların farkında.

Sabit bir tuzağın içinde olduğumuzu hissedene ve kırılma bize sorunu çözmek için nasıl davranacağımızı dair ve kendimizde çıkışa doğru, doğum kanalına doğru -etrafımızda giderek daralmaya devam eden, bizi büyük bir birleşmeye doğru iten- gayret göstermeye başlayana kadar bunu anlamayacağız. Bunun gerekliliğini acı yoluyla veya acı yerine sosyal düşünce yoluyla duygusal olarak ilk kez hissettiğimizde, o durumda sadece en büyük birleşmenin, herkesi tek bir yapı içine yoğunlaştırmanın bu doğumu basiretle tamamlamamıza yardım edeceğini anlayacağız.

Ana konu, farkındalık. Bütün bunlardan sonra kişi bütün sorunlar boyunca gidebilir ve onları arzu edilen sonuca ulaşma amacıyla kendisi bile yaratır.

Eğer bunun bizim üstümüzdeki işleyişini anlamaksızın karşı koymaya devam edersek, o durumda doğa bizi acı çekmeye itecektir. Fakat sadece direnç göstermez, ama bugün Avrupa’da olduğu gibi negatif hareketleri de yaparsak, yine ayrılmayı isteriz, fakat geri dönüşü olmaz.

Yorum: LSD alan insanlar bilinçaltlarında genetik olarak saklanmış olan bu doğumun tüm aşamalarına dair büyük bir tecrübeye sahip görünüyor. Bir kişi uyuşturucuların etkisi altında ikinci veya üçüncü aşamayı sonlandırdığı zaman, bu genellikle intihar ile son bulur. Şimdi içine doğru yönlendiğimiz canavarımsı durumları siz açıkladıktan sonra insanların pencereden atlayacağı ve intihar edeceği böylesi bir baskının ve çaresizliğin bu derece çekilmez olacak olması hali bana daha net bir biçimde göründü.

Cevap: Ölüm özgürlük gibi göründüğü zaman, ki ama olamaz! Bunlar korkunç durumlar, korkunç savaşlar, acı ve yok oluşlar. Bu yüzden kişi –gelişim için- muazzam acıları tecrübe etmeli.

Bu ölüm hakkında değil; bu acı çekiş, yükselme ihtiyacını fark etmemiz için birikmelidir.

Sevinç Göz Yaşları

Soru: Hisler hakkında konuştuğumuz zaman, ardından herkese açık duygusal bir kişiyi hayal ederiz. Bir taraftan bu uyarıcı olabilir. Diğer taraftan kişinin ilgisini saptırması da mümkün bu yüzden o çok duygusal olmayacaktır. İntegral eğitim gruplarında duygusallığın optimum derecesi ne olmalı?

Cevap: Elbette! Koca adamların grubun etkisi altında nasıl ağladığını görüyoruz- kişi kendini kontrol edemediği böylesi hislere sahiptir. Ve gerçekten özellikle böyle olması gerektiğini hissetmez. –yani duygu ve içselliğin ön planda olması-    

Tabi belli sınırlayıcı faktörler var. Fakat genelde gerçekten gözyaşları, sevinç ve kurtuluşun gözyaşlarını dökmeye ve pozitif enerjinin çeşitli ifadelerine yönlenirler. Bu doğal. Elbette bu çok duygusal bir süreç.

Unutulmamalıdır ki, duygular bizim özümüzdür. Ve akıl bu hayatta yaptığımız gibi onları sadece bastırmaya niyetlidir veya tersine integral eğitimde yapmaya çalıştığımız şey olan, onları faydamız için kullanmaya. –duygularımızdan istifade etmeliyiz-

Yükseltilmiş Bir Haldeki Hayat

Soru: İnsanlar integral eğitim gruplarında günde birkaç saat geçirdiklerinde müzik ve şarkılar için bir yer var mı? Biliyorum pek çok, müzik, eğlence ve ulvi durumlar var merkezinizde.   

Cevap: Biz devamlı yükseltilmiş bir halde olmaya gayret ediyoruz. Buna dair rol keserek değil bunu kendi üstümüzde gerçekten yoklayarak. Hepsinden önce bu, bizim bunun yaratılış ile bağlantılı olduğunu ve bunun gelişimimizin hedefi, yaratılışın amacı olduğunu hissetmemize yardım ediyor.  

Farklı biçimde yapıldığı zaman, bunu suni biçimde yaptığımız zaman, o durumda bu bütünüyle değersiz olur! Tersine bu sadece zarar getirir!

İnsanların uygun ve iyi bir birleşimi, kimse bastırılmadığı ve herkes topluluk için çalışmaya, pozitif enerji üretmeye gayret ettiği ve kişi bu halden ayrılmayı istemediği zamandır.

Kişi bu durumun sıkıcı olmadığını, zor olmadığını ve daima bunun içinde olmanın mümkün olduğunu fark eder. Kişi uyurken düşer ve bununla uyanır. Eriştiği bu yeni seviyeyle ve sosyallik ile bu durumun kesinlikle onun farkındalığı için tüm fırsatları içerdiğini hissetmeye başlar.

Önceki haline kıyasla, bunun çok geniş ve yüce bir şey olduğunu; onun önündeki bütün uyum olasılıkları kolayca çözülmez. Bu bir müzisyenin Beethoven veya Mozart kompozisyonlarıyla kıyasladığında dinlediği bir şeyi kapatması gibidir.

Bu, kişinin geçmiş kişisel hayatı ve açığa çıkarttığı uyum arasındaki farkı anlama şeklidir. Oraya gidemez. Öncesinde sıklıkla bu onun yorulmasını neden olur, çünkü hala duygusal içsel çabaya ihtiyaç duymaktadır, fakat o durumda bir süre beraberce gider ve artık daha fazla bunsuz olamaz.

Ve o zaman bu onun hayatı olur. Doğanın hepsi bu uyumda mevcut olur ve başka hiçbir şey olmaz!

Sadece fiziksel bedenini taşımaktan ibaret olan, diğer bir değişle mevcudiyetinin geçmiş seviyesinin aslında var olmanın sadece “hayvansal” seviyesi olduğunu anlamaya başlar. Bununla hemfikirdir ve bunu anlar. Ve “İnsan” seviyesi burada inşa ettiğimiz kolektif düşüncedir.

Grup güçtür

Soru: İntegral etkileşim süreci boyunca, kişi egoizmi ve kolektif biz içine doğru yükselen “biz” arasındaki gerilimi hissetmeli. Psikoterapideki tecrübemden biliyorum, bazen insanlar bu gerilimin üstesinden gelemezler. İleride bununla baş etmeyi öğrenecek bile olsalar, kapıyı çarpar ve giderler.   

Cevap: Burada anlamamız gereken şey kişiye başka bir çözümü olmayan anlayışı vermek zorunda olan çevrenin desteğidir. Bu seyahat tamamlanabilir. Ve direnci karşılamak, onu destekleyen ve onun çabalarını bir mevcudiyetin içine doğru çeviren; korkacak bir şey olmadığı ve bunu bir grupta kolektif olarak yaptığında her şeyin çok kolay ve sade olduğu hissini veren bir mevcudiyetin içine doğru çeviren bir çevre ile bağlantılı olmadığı anlamına gelir. Fakat bunu kendi üstünde yapmaya çalıştığı zaman bu, üzerine gelen güçlere doğru yükselir.  Yaratılışta her şey bütünlüğe doğru yönlenir.  

Belli ki siz psikoterapi uygulamanızda grup desteği, grubun kişi üstündeki etkisi unsuruna ihtiyaç duyuyorsunuz. Ağır kayıp grupları bile; isimsiz alkolikler, uyuşturucu bağımlıları ve diğer grupların güçlü olduğunu biliyoruz.

Grubun Karakterini Ne Belirler?

Soru: Davranışın belli modellerinin her organizasyonda tartışılması gerekir, bazı şeylere izin verilir bazı şeylere verilmez. Bazı organizasyonlar bir derneği çağrıştırır. İntegral eğitimden ibaret olan gruplarda kural ne olmalı? Bunun özü ne olmalı?      

Cevap: Hepsinde önce bizi bir araya getiren şey gelecekteki halin bir hayalidir. Bu buna doğru gayret ettiğimiz şeydir. Bu hayal herbirimize öylesi bir seviyede ve herbirimizin gerçekten arzuyu ve bunu başarma azmini geliştireceği öylesi bir güçte tüm gruba doğru iyice yükseltilmeli.

Kişi gruptan ve ailesinden devamlı destek almalı. Bu temeldir. Bir kişinin ailesindeki biri çalışmasına karşı olduğu zaman, bu çok büyük sorunlara yol açar; ailesinin etkisi çok büyük olduğundan çoğu kez başaramadığını görürüz.

Bizim zamanımızda kişinin özünde yalnız olduğunu anlıyoruz. Doğa onun bütünleşmeye olan seyahatini daha kolay hale getirmek için böyle yaptı. Kişi bir aileye, klana veya köy düzenlerine razı gelmiyor; biz görünen o ki tamamen askıdayız ve bu bunu fark etmeyi kolaylaştırıyor.

Bu yüzden grubun sadece fiziksel olarak bunun içinde mevcut olduğu zaman değil, kişi ile hayatının her saatinde bir olduğundan emin olmalıyız. Bugün bunu medya ve iletişim imkanları ile başarmak çok kolay.

Bundan öte her kişi bir mp3 player’a sahip. Dersleri, sohbetleri, şarkıları ve eğlenceleri kaydedebilir. Kişi eve geldiği zaman, bilgisayarı derslerden ve grup toplantılarından aynı ve ilave bilgiye sahip. Bununla çalışmalı ve devamlı bununla temas halinde olmalı. Filmler, video klipleri vb. şeyler yapmamız gerekiyor.

Bunların hepsi onunla gitmesi gereken ve kademeli biçimde onun beynini yıkayan (ki buna başka bir şey diyemezsiniz) muazzam miktarda bilgidir ve o gönüllü biçimde bununla hemfikirdir. Yaptığımız şeyi saklamıyoruz: Onu yeniden programlıyoruz.

Grubun özüne gelirsek, ana konular topluma yarar getiren şeyledir. Keza herbirimizin mevcudiyeti için de gerekli olan bu işler bizim için önce gelir. Diğer bir değişle “canavarı” besle ve sonra kendinle ne yapmak istiyorsan yap.

Hayatımızı tanımlayan temeller yemek, sığınma, aile ve sekstir. Bunlar hayatın gerekliliklerine dair egoistik katkılar olan sağlık, şöhret, güç ve bilgi, sosyal arzularıyla takip edilir.

Onları yeni bir boyuta transfer etmemiz gereklidir: sağlık grupta alacağınız mutluluktur. Şöhret ve güç bunun içinde olduğunuz için gruptan alacağınız evrensel taktirdir; onların bağlı olduğu tüm integral sistemin gerekli bir unsuru olduğunuzu hissediyorsunuz. Bilgi, tecrübe ettiğimiz tüm süreç, bütün doğanın doğal bilgisidir.

Bu yüzden kuralın, hem bir hayvan ve hem sosyal bir unsur olarak onun varlığı için gerekli olan içsel değerlerinin bu görüntüsünü açık biçimde içermesi gerekir. Önce kişinin bedeni mevcudiyeti hakkında üzülmediğinden emin olmalıyız. Bu ona makul bir seviyede garanti edilmeli.

Soru: Kişinin, ilk günden başlayarak grubun kurallarına göre yaşaması gerekiyor mu veya bu birkaç ay sonra, o hazır olduğu zaman başlasa da olur mu?    

Cevap: Bir süre sonra insanlar hazırdır ve var oluşun bu hali için koşulu fark edebilirler. Gruptaki ilişkiler daima arkadaşça ve güleç olmalı. Hedefin sizin için önemli olduğunu diğerlerine göstermelisiniz.    

Biz her birimizin iniş ve çıkışları, farklı durumları tecrübe ettiğimizi anlarız. Keza aynı zamanda grup içindeki tüm pozitif etkileri ortaya sunmalıyız. Negatif etki, grup içindeki “komşunu kendin gibi sev” haline erişme noktasına doğru biriktirdiğimiz pozitif etki altında kendiliğinden ortadan kaybolacaktır.

Hayvanın Üzerinde Yükselmek

Soru: İntegral eğitim grubu tarafından hangi hareketlere izin verilmez ve tolere edilmez? Örnek olarak bir psikoterapi grubunda, fiziksel zorlama yasaktır. İntegral eğitim gruplarında böyle sınırlamalar var mı?

Cevap: Böyle bir şeyle karşılaşmadım. Bu yüzden olduğunu sanmıyorum. Negatif enerjinin olduğu etkileşimlerin bu kapsamda olduğunu farz ediyorum, ama muhtemelen gölgelenmiş bir formda.  

Bence herkez onları affedecektir. Eğer yapılan davranış şeytanın ve ileri düzey bir ıslahın farkındalığına yol açacaksa kurbanlar affedilecektir.

Egoizm, alışkanlıklar ve geçmiş toplumdan elde edilmiş felsefeler, çok düşük bir seviye ile başlıyoruz. Oradaki herşey bunun içinde ve hala ıslahın konusu. Burada yapılabilecek bir şey yok.

Bu, kişiyi ihraç etmek için bir sebep değil. Bence grup eğer orada objektif bir sebep varsa anlayacaktır. Bazen insanlar uyuşturuculara, alkole ve daha kötülerine düşer.

Yapmaya çalıştığımız şey grup içinde eşit ilişkilerin olduğuna emin olmak. Diğer bir değişle asgari seviyedeki olası hayvansal –kabala ilmindeki hayvansal seviye- ilişkilerin varlığına da gerek var çünkü biz grubu öncelikle ruhsal olarak yükseltmeyi istiyoruz. Asgari seviyedeki muhtemel cinsi yakınlıkların olması gerekli. Özellikle kazara olanlar. Elbette insanların birbirlerini buldukları zaman, diğerini sevdiği zaman ve gerçekten ilişki kurmaya niyetlendiği zamandır. Bunun haricinde bu durum bir uyumsuzluk yaratır.

İlk önce, erkek ve kadının beraber olduğu gruplar yaratsaydım ve o durumda onları bir süre sonra ayırırdım çünkü birleşmenin metodu erkek ve kadın için yine farklıdır. O zaman onların üstünde yükselebilirler. Cinsiyeti fazla görmezler fakat onun yerine genel bir şey görürler. Bu hiçbir suretle kolay bir seviye değil. Hayal edin: Kişinin yaratılışının üstüne, doğal içgüdülerinin, cinsel dürtüsünün üstüne, o çok köklü temelinin üstüne yükselmeye ihtiyacı var.

Keza yükselirken bu sınırlar kademeli olarak kaybolabilir. Olabilir diyorum çünkü bunu henüz gözlemlemedik. Bence sonunda ötelere doğru giden karışık gruplar olabilir.

Başlangıç Seviyesinde Olanları Gruba Buyur Etmek

Soru: Kapalı ve açık gruplar var. Kapalı bir grup yeni üyelerin kabul edilmediği yerdir ve doğal olarak grup bunu –bu kuralı- terk eden kişilere karşıdır. İnsanlar açık gruplara ise katılmaya ve bırakmaya kesinlikle özgürdür. İntegral eğitim programının unsurları nelerdir?

Cevap: Buna dair bizim uygulamamız çok ilginç. Bizim gruplarımız sabittir. Fakat el ele gittikleri zaman, karışabilirler ve kesinlikle onlar arasında hissedilen bir fark yoktur. Ortak etkinliklere sahip olduğumuz durumlarda, grubumuz birbirine bağlıdır, aynı konuşur özdeş düşünür ve onlar arasında kesinlikle fark yoktur, herkes birbirini anlar.      

Her grup diğer gruplarla karışmaksızın bağımsız olarak ilerlerler fakat zaman zaman kongrelerde diğerleri ile ve diğer büyük etkinliklerde birleşirler. Temelde grupta yeni insanlara izin verilmez. Bu çok büyük bir dengesizliğe neden olur. Grubun kendi kendine ilerlemeye ihtiyacı var, herşeyin bununla uyumlu olması gerekiyor ve yeni insanlar geldiği zaman onların yeni bir grubun içine doğru yönlenmesi gerekir.

Sen ve Ben Aynı Kandanız

Soru: Biz integral eğitim gruplarına şekil verdiğimiz sırada öncelikle denemelere, sohbetlere ve benzer vasıflara sahip insanları belli gruplara (aynı yaş ve cinsiyet gibi) ayırmaya önem vermek ihtiyacı içinde olduğumuzu istişare etmiştik.

Cevap: Ben eğitimi zihniyet, yaş veya okur-yazarlık konusu gibi çok düşünmüyorum.  İlginç olan herşeyin integral eğitim gruplarında elimine edildiği. Bu sebeple biz ihsan, sevgi, karşılıklı garanti vb. ortak bir vasıf içine doğru bütün vasıflarımızı bütünleştirmek üzerinde konuştuğumuzda, herkes bunun hakkında zıt bir koşul hisseder. Bu yüzden eğer birisi az çok eğitimli veya belli bir zihniyete sahipse bu önemli değil. Onlar sadece burada gözlenmeyen dışsal söylemler.           

Sadece tek bir şey söyleyebilirim: Birlikte dünyadaki gruplarla çalıştığımız, bağlandığımız ve uzun yılların ortak metodunu keşfettiğimiz zaman, benimle grupta fiziksel olarak aynı sınıfta veya sadece bir yıldan beri seyreden insanlar arasında bütünlüğün bir türünü gözlemleriz.

Bu şekilde her yıl Rusya, Kuzey Amerika, Güney Amerika ve Avrupa’daki ana grupları ziyaret ediyorum. Onlar arasında fark görmüyorum çünkü tek bir metodu çalışıyoruz ve her grup bir diğerine paralel gelişiyor. Bütün kıtalardan dostlarımız tarafından iştirak edilen 5-8 bin insanın bir arada olduğu kongrelerimiz olduğu zaman, aslında aramızda bir fark olmadığını idrak edeceğiz!

Elbette dil bariyerinin hala Babil’de olduğumuzdan beriki haliyle işlediği henüz teyit edilmedi, fakat biz adeta oradayız. Teyit edilmeden önce kesin ve gerçek homojenliğin bir hali görünür olacaktır.

Herkez Kendine Uygulayabilecek

Soru: İntegral eğitimde ilave olarak, işlerini kaybetmiş, yeni meslekler elde edebilecekleri bir profesyonel eğitime doğru yol alan insanlar da orada olacak mı?  

Cevap: İntegral eğitim kursları bir öğretmenlik, bir eğitimci veya bir okutmanlık mesleği elde edilebilecek bir yer. Burada kişinin vasıflarına da bağlı olan bir dizi fırsat var.   

Grupta, sohbetlerin ve oyunların liderleri olarak sahada çalışan insanlar var. Farklı konuları çalışan insanlar var. Bunlar biz integral eğitime biraz bilim, teknoloji, kültür ve psikoloji eklediğimiz için düşünülebilir. Temelde, kişi çok çabuk biçimde bir uzman olabilir.

Kişi 1.5 yılda birinci sınıf bir öğretmen olabilir veya en fazla 2 yılda. Asistanlar ve okutman yardımcılarının eğitimlerinin farklı tipteki hazırlıkları daha az bile zaman alabilir. Herşey kişiye bağlı. Daha ötesi, farklı yeteneklere ve eğilimlere sahip insanların çalışması var.

Bizim ilk konumuz, biz diller tarafından bölünmüş olduğumuzdan öğrencileri farklı yerli dillerde konuşan öğretmenlere, eğitimcilere, kadın, erkek, çocuk ve emeklilere vb. göre yönlendirmek. Bunun hakkında yapabileceğimiz başka bir şey yok.

Dev gibi bir faaliyet kapsamı ve insanlar için de dev bir arzu var. On katı insan olsa bile kendilerini ifade edecek insanlar için bir yer olurdu. Her durumda bu insanlar bize işsizliğin ortasından gelecek. Kendilerini ifade edecekleri bir yol buldukları zaman ve aynı zamanda normal, konforlu ve düzenli hayat yoluyla tatmin olduklarında, o durumda siz onların hayatlarını toplumu iyileştirerek anlamlı kılarsınız.

Yüreklendirme Enerji Verir

Soru: Övgü ve ödüllerin integral işaretlerini sunmanın ne kadar önemli olduğunu konuşmuştuk.  

Cevap: Bir anlayışın içine doğru yüreklendirmeliyiz, fakat maddi yüreklendirme değil. Yüreklendirme; övgü, ödüllendirmeler, sertifikalar, diplomalar, insanları hedefe erişmeye ve tırmanmaya devam etme arzusu veren şeylere dair çeşitli belirteçler şeklinde olmalıdır.

Bu onun tamamlaması gereken belli bir dereceyi de işaret eder. Bunu kendinde, diğerleri ile ilişkilerinde, integral bir eğitimde tanımlamak gerçekten çok zor, çünkü kişi devamlı kendini ıslah eden ve kendini tek bir organizmanın içine dahil eden içsel bir çalışma yapar.

Toplum sizi yüreklendirdiği zaman bu çok iyidir. Yüreklendirme eşinizden veya çocuklarınızdan geldiği zaman, kişi ilişkilere saygılı olunmasından ve değer verilmesinden büyük bir güç hisseder.

Soru: Maddi olmayan yüreklendirme derken ne kastediyorsunuz?

Cevap: Maddi olmayan ödülleri kastediyorum, para değil ama övgünün işareti olan. Burada ödüllendirmenin başka çeşiti olamaz. Örneğin kursu iyi biçimde tamamlayan bir eğitmen bir rozet ve belli bir rütbe, belki apoletler veya benzeri bir şey alacak.       

Apoletler dediniz ve orduyu düşündüm. İnsanlar anlamsız çıtalar –seviyeler- için çok fazla çaba sarfediyor. Biz aynı şeyi sunabilir miyiz?

Cevap: Evet, kesinlikle her teşvik. Önemli olan amaçtır. Kişi bir hedefe doğru çaba sarf ederken eğer bu çıtalarla ilgili bile olsa hedefe ulaştıktan sonra çıtaları önemsemez çünkü hedef onun amaçladığı şeydir. Keza, şimdi insanları küçük çocuklar gibi cesaretlendirmeye ihtiyacımız var çünkü onları hedefe ulaştırmaya ihtiyacımız var.    

Soru: Bu, Sovyet sistemi altındaki gibi bir onur rolü de olabilir mi?

Cevap: Elbette. Bu arada Sovyet sistemi çok doğru bir intizama sahipti, sadece hayata geçirilişi yanlıştı. Bu herşeyin çöküşünün sebebiydi. Eğer insanlar zorla bir arada tutulduğu zaman, onları çiftliklere ve bunun gibi yerlere sürmek yerine, herşey baskı yerine gerçek ve doğru bir eğitime dayanmış olsaydı, o durumda daha başarılı olmuş olurlardı.

Soru: Yani bütün bunların sebebi bu muydu?   

Cevap: Kesinlikle. İnsanlar bir hedefe sahipti. Hepsinden önce belli bir eşitlik vardı. Ortak bir kültür. Bazı yanlış idealler de vardı ama ne var ki idealdiler. İnsanlar tümüyle farklı bir yolda parlamıştı. Yola dair hususların çarpıklıkları ve çirkinlikleri insanların üstüne bindirilmesine karşın, esas teori bir bütün halinde ve kabul edilebilirdi.

Tartışma | Share Feedback | Ask a question




"Kabala ve Hayatın Anlamı" Yorumlar RSS Feed

Önceki yazı:

Sonraki yazı: