Gayretli Egoistler

İntegral Eğitim, 10. Konuşma

17 Aralık, 2012

                                                

Gayretli Egoistler

Soru: Nitelikleri bakımından farklı ve özel görevleri olan insanlar vardır. Onlar integral eğitim metodunu tüm insanlığa öğretme, yayma, anlatma görevini üstlenmişlerdir.

Cevap: Doğru, bu özel eğitim metoduna hassasiyet gösteren insanlar var. Dünyadaki her on kişiden altısı integral bağ içinde olmak için çaba gösterir. Özgürlükler için savaşan farklı özgecil organizasyonlarda çalışırlar. Bu insanlar devrimci değil fakat vahşi yaşamın koruyucuları ve doğa savaşçılarıdır. Aralarında yoksul ve aç insanlara yardım edenler de vardır.

Aslında bu insanlar basitçe ilişki ve iletişim kurmaya yönelmişlerdir. Genel olarak yüksek seviyede bir integral sistem anlayışına sahip değildirler. Doğa onları bu şekilde yönlendirir.

Ayrıca doğaları gereği samimi ve gayretli olan insanlar da vardır. Çalışmalarımız göstermiştir ki bu insanlar yüzde altılık özgecil gruba dahil değildir. Bu insanlar oldukça sıradan birer egoisttir ama onlardaki dünyayla etkileşim içinde olma ihtiyacı dünyanın, var olmanın ve doğa yasasının anlamını idrak etme arzusu sebebiyle açığa çıkar. Evrimleşmenin bizi getirdiği noktayı, neden bu kadar bağlayıcı olduğunu bilmek isterler.

Bu insanlar evrimin özünü derinlemesine anlamak isteyen özel insanlardır. İnsanlığı bu amaca yöneltecek gruplar oluştururlar. Onları özgecil yapan doğa değildir ama yaptıkları araştırmalar ve bunun gerekli olduğunun anlayışı, onların özgeciliğini geliştirir.

Bu insanları dünyanın farklı köşelerinden dağıtım sistemi aracılığıyla bulmaya çalışıyoruz, bu şekilde bize ulaşıyorlar. Şimdilerde dünya genelinde yaklaşık iki milyon kişi kökeni, dini, milleti fark etmeksizin bizimle bağlantı içinde.

Bu insanlar, amaca doğru ilerlemeyi ve ona ulaşmayı doğru bir şekilde gerçekleştirmek için ortak bir niyetle hareket etmek ve darbelerle ilerleyen insanlığın yönünü idrak, anlayış ve bilinçli bir bağ kurarak değiştirmek için bir araya gelmişlerdir. Bizler bu insanları bir araya getirmek ve organize etmek için çalışıyoruz.

Soru: Bu insanlar integral eğitim sisteminin yaratımında yer alabiliyorlar mı?

Cevap: Kesinlikle, aslında yaratan onlar! Biz onları hazırlıyoruz. İntegral eğitim ve öğretim liderlerini yetiştirmek için, özel eğitim veren, insanlarla beraber çalışan, grup oyunları öğreten, etkin organizasyonlar düzenleyen ve öncelikle insanların kendileriyle, toplumla ve aralarında oluşan her türlü sorunla ilgili olarak konuşmak için bir araya geldiği grupları analiz eden bir kursumuz var.

Bizler maksatlı olarak bu gruplara özel sorunlar veriyoruz. Daha sonra onlar sanık, savcı, avukat, yargıç, jüri gibi alt gruplara bölünüyorlar ve bu sorunları tartışıyorlar. Bunlar ciddi tartışmalardır.

İnsanların psikolojik yöntemlerden ve kolektif bilgiden bağımsız olarak içsel olarak gelişmesini istediğimizden, psikologları bu gruplara davet etmiyoruz. Onların integral bakış açısıyla sorunlara yaklaşmasını istiyoruz oysa psikologlarla çalışıldığında herkes kendine göre hareket eder.

Bununla ilgili pek çok materyalimiz ve çalışacak çok şeyimiz var.

Grup: Ters Amplifikatör

Soru: Normal eğitim sisteminde insanların çaba sarf etmesi gerektiği açıktır. Örneğin, okuldaki bir öğrenci dersi dinler, not alır, ödevini yapar, gönüllü faaliyetlerde bulunur ve bir taraftan da pek çok şeyden vazgeçer. Kişi ileriki yaşlarında da aynı şeyi yapar: Eğlenmek yerine çalışır. Gösterilen bu çaba anlaşılabilir. Egoist çabanın dışındaki çabalar nelerdir? Bilinçli bir çaba olmalı mı?

Cevap: Aslında hiç olmaması lazım. Kişi kendisini grupla, çevreyle ilişki içinde tutarsa, onu kendisine pozitif bir etki yaratacak ve onunda gruba pozitif etki vereceği şekilde düzenler. Bu ilişki öyle kusursuz çalışır ki, kişi kendini dikkate almadan isteyerek değişir. Temel olarak grubun olumlu etkisini uyandırmak için çok az çaba harcar.

Aslında grup içinde küçük bir çaba gösterdiğimde, bu özel grup buna uygun hareket eden ve beni etkileyen bir güç olarak hareket eder. Grubun benim talebime olan reaksiyonu beni çok çabuk ve doğru bir şekilde değiştirir. Küçük bir çaba gösterdiğimde ve grubun beni değiştirmesini istediğimde, karşılığında benim isteğimden çok daha fazlasını alır, değişirim. Diğer bir deyişle, grup ters bir bağlantıyla bana geri dönen özel bir amplifikatör gibidir ve beni değişmeye zorlar.

Ya Liderlik Savaşı?

Soru: Islah olmamış egoist bireyler bir grup oluşturduğunda, liderlik pozisyonda olan kişiler grubun entelektüel, duygusal ve diğer kaynaklarını sahiplenip ve paylaştırmaya başlayabilir. İntegral bir toplumda liderlik olgusuyla çalışmanın doğru yolu nedir?

Cevap:  O zaman bu bir grup değil, topluluktur! En başından beri, küçük ya da büyük olmasına bakmaksızın grup diyebileceğimiz topluluklara göre koşullar oluşturduk. Bu on, yirmi, otuz ya da milyon kişi olabilir.

Grup kimsenin dışarıda kalmadığı bir topluluktur. Her birey grupla öyle entegre olmalıdır ki, kendini grupla bütün hissetmelidir. Gruba dahil olması ve onunla etkileşimi, gruba mutlak ahengi getirme ihtiyacını hissedeceği şekilde olmalıdır.

Bu şekilde herkes şu sorunun cevabını arar: “Grubu ahenkli, homojen ve ilişkilerin eşit olduğu bir hale getirmek için ne yapabilirim? Eğer düzensizlikler görürsem,  onları düzeltebilir, onun içine dahil olup davranışlarımla örnek olabilirim çünkü hiç kimse birbirinden farklı değildir ve kimse daha büyük ya da daha küçük değildir. Aramızda sadece birlik seviyesine ulaşmış bağ var olmalıdır.” Bu birlik bireysellikten doğmuş yeni bir şeydir. Ve var olması gereklidir.

Biz bunu destekliyoruz. Besliyoruz. O bizim çocuğumuz gibi. Bu öyle bir duruma geldi ki artık bizden ayrılmaya ve dışımızda var olmaya başladı. Sonunda bu birlik bizi içine öyle çekecek ki her birimiz egoist bireyselliğimizi bırakacağız ve birlik içindeki integral bireyselliği talep edeceğiz. Bu etkileşim ben olmadan ve benim onu bütün kılan katkım olmadan var olamaz.

Aynı zamanda her birey sanki hepimiz aynı geminin içindeymişiz gibi, ona destek veren ve zorlayan ortak alanın etkisini edinir. Burada az bir çaba büyük sonuçlar getirir.

Soru: Gücün peşinde olan ve liderlik niteliklerine sahip olanlar ne olacak?

Cevap: Gücün peşinde olmanın ve liderlik özelliklerinin göstergesi, kendi dışındaki bir güce talip olmaktır.

Soru: Grubu yönetmeyi isteyen kişinin yönünü nasıl değiştireceksiniz? En sonunda bu tip insanlar ölümüne savaşmaz mı?

Cevap: Bu tartışarak gerçekleşir. Grubun bir videosunu çekin, sonra herkesin kusursuz ve ahenkli bir bütünlük içinde olduğu bir bakış açısıyla seyredin. Kimin çıkarılması, kimin yükseltilmesi, kimin göz ardı edilmesi gerektiğini, kimin kime yakınlaşacağını ve dişliler gibi birbirimize bağlanıp, birlik içinde dönmek için nasıl eksiksiz integral bir mekanizma oluşturacağımızı tartışın. Herkes bunun için çaba sarf etmelidir.

Soru: Amaç bu mu?

Cevap: Herkesin çalışmak ve sonucunda bir şey elde etmek için çaba göstermesi gerektiğini siz söylediniz. İşte bizde bunu ediniyoruz!

Burada kendi egoist doğamızı açığa çıkarıyoruz, kimse egoist olmadığımızı söyleyemez. Herkes sınırsız içsel bir egoist direnç gösterir. Hepimizin çalışma alanı budur.

Bu konuda birbirimize yardım etmek ve öne çıkmış insanları anlamak zorundayız. Onların farklı bir durumu var. Bizler sürekli olarak kimseyi aşağılamadan ya da baskılamadan bir şeyleri düzeltmeye ve aramızda uyum sağlamaya çalışıyoruz.

Kimseye bir şey dikte etmiyoruz. Sadece bazı şeyleri tartışıyoruz ve herkes herkese kesinlikle objektif davranıyor: Şu var ve bu var. İnsanlar hepsinin doğadan geldiğini bilerek kendilerinin olumsuz veya olumlu niteliklerinden utanmıyorlar. Doğadan gelmeyen tek şey, karşılıklı yardım vasıtasıyla kendimizi bütünleşmeye getirmek zorunda olduğumuzdur.

 

Eğitimci Liderler

Soru: Genellikle liderler başkalarına karşı agresif olur. En acıtacak yere vurur sonra tepki alınca gücenip, uzaklaşırlar. Bu her zaman böyledir.

Cevap: Eğer bu insanlar başkalarıyla bütünleşme gerekliliğini henüz duymuyorlar ve dolayısıyla bu şekilde davranmaya devam ediyorlarsa, bir çeşit staja tabi tutulmaları gerekebilir. Burada birkaç ay materyalleri dinleyip, grafikler çizip, tablolar yapabilirler. Teorik olarak herşeyi tüm açıklığıyla tartışabilir, üzerinde konuşabilirler.

Tüm araştırmalarının sonucunda mastır tezi yazabilirler fakat tüm bu öğrendiklerini kendilerine saklayamazlar; bunları pratikte kullanmaları gerekir. Entegrasyon sistemini, metodunu, grubun içinde pratik etmeleri gerekir. Bunun için gereken materyallerle de çalışma şansına sahipler.

Her grubun içinde bu gibi insanlar olacaktır ve bunu kabul etmek gerekir. Doğa onları bu şekilde yaratmıştır. Genellikle onlara materyallerle çalışma görevi veririm.

Bunların üzerinde birkaç ay çalışırlar. Araştırır, keşfeder, derinlemesine analiz eder, karşılaştırır, düzenler ve örneklendirilmiş ilginç pasajları araştırırlar; genel olarak konuşacak olursak, sürecin tüm materyalleriyle çalışırlar. Raporlar hazırlarlar ki bu şekilde bizde bizim dışımızdaki farklı sosyal olayları inceleyerek dünyayla iletişimde oluruz.

Bu materyaller üzerinde çalışırken grupta gördükleri ya da gözlemledikleriyle diğer dışsal olaylar arasındaki bağlantıyı da yazmak zorundalar. Onlara izlemeleri için henüz tam olarak aralarında ifşa olmamış integral bağın tartışıldığı ve katılımcılar arasındaki zıtlıkların, dengesizliklerin, anlaşmazlıkların açığa çıktığı grup video kayıtlarını veririz. Tüm bunları tartışarak, sonuçlara vararak gelişirler. Bu tip çalışma onları aşamalı olarak değiştirir.

Genellikle, bu tip insanlar oldukça egoisttir ve güçlü bir utanç duygusuna sahiptir(burada egoizm ve utancın aynı şey olduğunu anlıyoruz). Başkalarına karşı daha talepkardırlar ve kendilerini dışarıdan göremezler. Bu insanlar güçlüdür ama yine de kendilerini dışarıdan görme becerisinden de tamamen yoksun değildirler. Basitçe doğaları gereği bundan yoksundurlar, fakat materyalin etkisiyle aşamalı olarak değişmeye başlarlar.

Materyalle çalışır ve daha sonra bize geri getirirler. Böyle insanlar aramızda var ve onlarla ayrı bir grup oluşturuyoruz. Onlarla üzerinde çalışacakları materyali göstererek çalışmaya başlıyoruz ve daha sonra müzakerelerle devam ediyoruz.

Daha sonra birçok ince ayrım açığa çıkıyor ve bu insanlar grubun içinde olmak, ona yaklaşmak, bağımsız davranmamak ve herkesin üzerine çıkmamak için neyin eksikliğinde olduklarını anlamaya başlıyorlar(kendilerini eğitmenlerin yerine koyuyorlar). Aşamalı olarak gruptaki diğer herkesten aşağıda oldukları ve kötü oldukları yerleri anlamaya başlıyorlar çünkü kendileri henüz bu noktaya gelmemişken diğerleri çoktan bütünleşme ihtiyacını hissetmeye, aralarındaki farkı görmeye ve keşfetmeye başlamış oluyor. Aslında onlar sadece kendilerini değil başkalarını da dışardan görebildiler. Çalışma budur.

Eğer grupta böyle insanlar varsa(genellikle sayıları fazla değildir), bunlar gelecek liderler olabilirler çünkü sahip oldukları muazzam egoist güdüyle ilerleyebilirler. Fakat gidecek daha çok yolları olacak. İntegral bütünleşmeye hemen dahil olamazlar. Bazen yıllar sonra gruba tutunma, onun etkisi altında olma ihtiyacı hissetmeye başlarlar. Aksi takdirde “insan” seviyesindeki yeni integral hayata ulaşamaz ve kenarda bırakılmış, değişmemiş bir mekanizma olarak kalırlar. Herşeyden önce metodun esası insanın kendisini değiştirmesidir. Bu onlarda aşamalı olarak gerçekleşir.

Onları herhangi bir şekilde zorlamak yasaktır. İnsanın kendi doğasının farkındalığı kendisinden geçer ve bu onun içinde baskı olmadan küçük dokunuşlarla gerçekleşmelidir. Materyali onlara verdiğinizde, materyal onlar üzerinde işlemeye başlar.

Böyle insanları seçer ve cesaretlendiririz: “Nasıl özel biri olduğunu gör.” Ama yine de grup homojen olmalıdır ve bu tip insanları diğerleriyle çatışmaması için farklı bir sistemin içine yerleştiririz.

Onları asistanınız yapabilirsiniz fakat şundan emin olun ki hissettikleri kibir onların gelişimini engellemez. Sadece sessizce onların değişmesini beklemek gereklidir.

Egzersiz Aracı Olarak Farklı Bir Grup

Soru: Eğitim amaçlı grup videosu kaydedip daha sonra bu seyredildiğinde, insanlar birbirlerini işaret ederek gülüyorlar. Bir kişiyle ilgili olarak tartıştığımızda kişi kendisinin yargıcı mı olmalı yoksa diğer insanlar mı onu yargılamalı?

Cevap: Eğer insanlar kendilerini farklı bir perspektiften objektif olarak görmeye hazır değillerse ve hepimizin küçük birer hayvan olduğunu anlamıyorlarsa, o zaman tamamen onlara yabancı, bilmedikleri bir gruba ait insanları göstermek ve onları bu şekilde başkalarını kullanarak eğitmek zorundasınız.

Videodaki kişilere numara verebilir ve sırasıyla hepsi hakkında karşılıklı sorumluluğa, birlik olmaya doğru nasıl gelişeceklerini tartışıp, konuşabilirsiniz.

Son Ayar

Soru: Psikolojide geri bildirim çok önemlidir. Kişiye neler olduğuyla ilgili bir fikir sahibi olabilirim ve ona sorarım: “Nasıl hissediyorsun? Nelerden hoşlanıyorsun?” Bu diyalog onun hakkında fikir sahibi olmama yardım eder. İntegral eğitim gruplarında da bu diyaloglar geçerli midir?

Cevap: Bizim gruplarımızda bireysel gelişim bütüne bağlıdır çünkü bireysel seviye bütünsel seviyeye göre ayarlanmıştır.

Bireysel bir seviye yoktur. Benim bireysel gelişimim diğerleriyle nasıl entegre olduğuma ve onları ne kadar tamamladığıma bağlıdır. Bu şekilde herkesi nasıl tamamladığımı anlamak ve hissetmek zorundayım. Diğer bir deyişle insanları ve grubu hissederim ve sürekli olarak onu daha mükemmel hale getirebilmek için nereye ekleme yapmam gerektiğini ölçer, hisseder ve arzum, düşüncelerim ve varlığımla onu tamamlamaya çalışırım. Her katılımcının özünün, arzusunun ve düşüncelerinin toplam gücü birden bende kendini göstermeye başlar ve grubun denge unsuru haline gelirim.

Ortak çalışmalar sırasındaki süreçte hissedilen budur. Dahası grubun ulaştığı aşama önemli değildir; önemli olan kişinin onu nasıl algıladığıdır. Grup tamamen farklı bir aşamada olabilir fakat kişi bunu öyle ya da böyle anlar ve kendini buna göre değiştirir.

Diğer bir deyişle, burada sürekli bir içsel devinim şansı vardır. Kişi öyle değişimlerden geçer ki, tüm grubun integral elemanı haline gelir. Gruptaki değişimlerin tüm nüaslarını hissettikçe sürekli olarak değişir. Tıpkı toparlayıcı bir eleman gibi olur. Gruptaki herkes böyledir.

Dahası bu kesinlikle grubun objektif aşamasına bağlı değildir. Burada objektiflikten bahsedemeyiz çünkü her insan çevresini kendi sübjektif prizmasından görür.

Bu şekilde herkes bu ortak topluluğa eşit hale gelir. Kişi ve tüm grup böyle bir birliğe, herkes herkese eşit olduğunda erişir. Kişi grubun içinde diğer herkeste var olan değişimi, hisleri ve düşünceleri edinir. Bu şekilde genelin ve özelin eşit olduğu bir aşamaya erişiriz ve tam bir grup birliğine ulaşırız. Herkes herkese eşit olduğunda, tüm “tekil” olanlar tek bir bütüne dahil olurlar.

Ve bu tek bütün zaten onların dışında var olandır. Bu bireysel olarak ve beraberce geçirdikleri tüm değişimin son ayarıdır.

Manevi Gelişimin Uzun Yolculuğu

Soru: Öğrencileriniz birbiriyle ilgili çok açık insanlar. Ama bundan sonra davet edeceğiniz kişi bu aşamaya ancak ileride ulaşacak.

Cevap: Grubumuz bütünleşmeye gönüllü olarak yönelmiş insanlardan oluşmuştur. Fakat eğer kitlelerden bahsedecek olursak onlar aramıza çok istekli olarak yani tam bir farkındalık içinde gelmeyeceklerdir, onun yerine kişisel ya da sosyal ihtiyaçlarının ölçüsünde katılacaklardır. Elbette büyük dengesizlikler ve düşüşler olacaktır.

Bu sebeple gelişimlerinin ilk aşaması olan materyal çalışması, eğitim ve herkesin içsel psikolojik sürecini anlamak uzun bir zaman alacaktır.

Acıya Katlanabilir mi?

Soru: Diyelim ki entegrasyon sırasında şarkı söylüyor, ellerimizi birbirimizin omuzlarına koyuyoruz ve birden birisi omuzumu fazlaca sıkıyor ve acıtıyor. Bu insana bana acı verdiğini söylemeli miyim? Ya da buna katlanıp, acıya göğüs mü germeliyim?

Cevap: Bu özel örnek için şunu söyleyebilirim ki buna katlanmak zorundasın.

Şunu anlamam gerekir ki bu insan kendini bu şekilde ifade ediyor. Hislerimin üzerine öyle çıkmalıyım ki onunla olan iyi ilişkim acıyı nötrleştirsin.

Hepimiz biliyoruz ki bunlar algılama biçimidir, eğer bana yakın olan kişi buna sebep oluyorsa onu kazanmak adına acıyı hissetmem. Öyle değil mi? Bunun gerekliliğini anlamalı ve acıyı etkisizleştirmeliyim yani amaç aracı düzeltir.

Kişinin yaklaşımı bu olmalıdır. Ancak eğer gelişimimizin aşamalarından bahsediyorsak o zaman entegrasyon sürecinde belki karşımızdakine hislerimizden bahsetmek mümkündür.

Fakat genel olarak insanlar geliştikçe, bu grubun dışındaki herhangi bir ilişki bile olsa bunu doğru şekilde algılayabildikleri bir aşamaya ulaşırlar.

Birbirimizi Memnun Etmek

Soru: Çiftlerin eğitimiyle ilgili psikolojik bir deney var: Partnerlerden birinin diğerine haz vermek için dokunması. Üç olasılık var. İlki diğerini memnun etmek. İkincisi hiçbir niyet taşımadan sadece elleri birbirine dokundurmak. Üçüncü olasılık ise bir diğer insana dokunarak ondan haz almak.

Deneyler göstermiştir ki kişi en fazla partnerini memnun etmekten zevk alır ve diğeri onu memnun etmek istediğinde bu hoş bir etki yapmaz. Bu fenomen nedir? Bunun egoizmle ilgisi var mı?

Cevap: Herşeyden önce yanımda kimin olduğunun önemi yok, ister kadın, erkek, çocuk, yaşlı, genç hatta hayvan olsun fark etmez, ben tamamen kendimi aramızdaki farklılıktan ayırmalıyım. Karşımdakini iletişim kurmak istediğim bir nesne olarak görmeliyim.

Gerçekte kim olduğunun önemi olmadığı bu temas, bizim hayvansal varlığımızın üzerindedir. Sadece tek bir şey önemlidir: Benimle ilgili olarak durumları ne, doğalarına karşın kendilerinden ne veriyorlar?

Bu iki hayvanın arasındaki temas değildir, fakat iki arzu bütünleşmek, birbirlerine saf, mutlak bir doyum vermek istemektedir. Diğer bir deyişle kim ya da ne olduğuna bakmaksızın sadece senin iyiliğini arzulama hissiyle sana yaklaşıyorum. Bu durumda kendi hayvansal eğilimlerimizin üzerine çıktığımızda, şartlar doğa tarafından ayarlanır ve aramızda etkileşim başlar, deneyimlemenin başladığı yer burasıdır.

İster bir nesneden(önümde sadece bir “nesne” var) haz almak isteyeyim, ister bu nesneye dokunarak bile olsa iyilik, haz vereyim. Kendi egomuzdan sıyrıldığımızda hislerimizi onları etkisizleştirmek için bastırmak isteriz, yani onları soyut egoist, soyut özgecil ve soyut tarafsız aşamasına getirmek isteriz.

Deneyimimizin başlangıcı budur, bu aşamanın ilk amacı yaş, cinsiyet, ırk, ülke ve diğer farklılıkların üzerine çıkıp, özle temas kurmaktır. Sen bir arzu ve niyetsin(akıl) ve ben de aynıyım. Bütünsel olabilmek için aklımızın ve arzularımızın işleyişi, dışsal kabuğumuzdan bağımsız olmalıdır. Yapmaya çalıştığımız şey budur.

Grup içinde çalışmanın esas yönü budur, özellikle karışık gruplarda. Başlangıçta kadın-erkek karışık gruplarla bir süre çalışırız ama sonra gruptakiler karşı cinsin üst seviyeye yoğunlaşmalarını engellediğini anladıklarında, onları ayırırız. İnsanlar onlarla ilgili çalışmalarımızda peşin hükümlü olmamaya başladıklarında onları kadın grubu ve erkek grubu olarak ayırırız.

Daha sonra bunun üstüne çıkabildiklerinde ve saf integral seviyede çalışmaya başladıklarında onları bir kez daha birleştiririz. Fakat bu çok basit bir iş değildir ve ciddi bir çaba gerektirir.

Kadın Doğasının Karakteristik Özellikleri

Soru: Bu eğitim kurslarında erkek ve kadın grupları var, kadın gruplarının doğasını açıklığa kavuşturmak istiyorum.

Cevap: Kadın, kendini ve dünyayı kendi içinde algılayan çok korumacı bir varlıktır. Erkekler arasında entegrasyon, birbirine destek, dostça bir çevre ve fedakarlık söz konusuyken,  kadınlar arasında doğaları gereği bu yoktur. Her dişi, her kadın ya da dişi olan herhangi bir şey kendi başına var olacak, sınırlarını, çocuklarını ve evini koruyacak şekilde yaratılmıştır.

Bu onların içine doğa tarafından verilmiştir ve bu sebeple bunu değiştiremeyiz. Kadının doğasını bozmaya hakkımız yok, tersine ahenkli bir şekilde gelişmek ve kadınları birbirleriyle bütünleştirmek zorundayız. Bunu nasıl başaracağız?

Bu kadınlara örnek olacak ve onların erkekleri desteklemelerini sağlayacak güçlü bir erkek grubu kurularak yapılabilir. Erkek grubu kadın grubunun etkisinin önemini anlar, ayrıca kadınlar birlik içinde olmadan erkekleri destekleyemezler. Kadının erkek grubunu tanımasının ve onunla bağ kurmasının tek zamanı aralarında belli bir derecede bağlandıkları zamandır.

Kadınlar ortak dışsal bir amaca sahip olduklarında kendilerini organize ederler ve farklı kadın organizasyonlarında görev alırlar. Bütünleşme yerine her kadın kendisine dışsal bir amaç edinmelidir: “Bunu kendi aramızda yapmak yerine erkeklere “tutunmalı”, onları desteklemeliyiz.” Kadın grubu bu şekilde birlik olmalıdır.

Erkek grubunun etrafında onlara güçlü destek veren kadınlar, erkek grubunun varlığının en temel kısmıdır. İçsel erkek grubunun dış halkası olarak birlik olmuş kadın grubu, doğadaki eril ve dişi birliğinin en güçlü örneğidir.

Bu şekilde iki integral grup birbiriyle etkileşim içinde olur: Erkekler birlikleriyle kadınlara örnek olur, kadınlar bunu hissetmeye başlar, bu erkekleri çeker ve kademeli olarak bu amaçla bütünleşmeye ve birlik olmaya başlarlar. Bir aradayken kendi bireyselliklerini kaybederler.

Kadınlar aralarında erkeklerin birleşmesi için birleşirler(karşılığında birliğin gücünü elde ederler, bu onların güçlenmesi için tek yoldur)Diğer bir deyişle, bireyselliklerini kaybedip, kendilerinin üzerine çıkarlar.

Soru: Bunu pratik olarak nasıl idrak ederiz?

Cevap: Bunu pratikte idrak etme, amaca yönelmiş, materyali ve integral eğitim metodunu çalışan gruplarda gerçekleşir. Doğal olarak, kadın grubunda çalışırken kadınlar birbirlerine dikkat etmezler: Herkes bireysel olarak gelir ve gider. Aralarında arkadaşlık olabilir fakat bu zamanla bitebilir de, herşey değişir. Bu kadının doğasıdır.

Bu aynı zamanda çok ilginç ve karmaşık bir bireyselliktir, gerçek bireysel egoizm en saf haliyle budur ve bunu görmek iyidir. Diğer bir deyişle “ben” daima bir başkasının değil, benim içimdedir. Eğer bir başkasının yanındaysak, bu sadece bize verilen o durum içinde birbirimize yardım etmek ya da durumumuzu kolaylaştırmaktan başka bir şey değildir.

Fakat burada erkek grubunun etkisi önemli bir rol oynar. Erkek grubu birleşerek ve örnek oluşturarak, kadınlarda bu birliği etkileme ihtiyacı uyandırır ve sonra bunun ölçüsünde kadınlar birlik olur. Bu onların arzusu dışında gerçekleşir. Bunu doğa yasası olarak görüyoruz. Diğer bir deyişle güçlü bir erkek grubu birliğin gücünü kadınlara gösterir ve bu da onların kendi “ben”lerinin üzerine yükselmelerine sebep olur.

Soru: Bu pratikte nasıl açığa çıkar?

Cevap: Kendilerini birleşik tek bir kadın bütünü gibi hissederler. Tıpkı erkekler gibi birbirlerine sarılmaya başlarlar ki bu onların doğasına aykırıdır. Kadınlar beraberce erkeklerdeki birliği uyandırmaları gerektiğini hissederler ve bunun vasıtasıyla kendi başlarına başaramayacakları birliğin içsel aşamasını edinirler. Ya bunu başarırlar ya da satın alırlar- bunu başarmanın başka yolu yoktur.

Soru: Kadın ve erkeğin integral birlikte farklı rolleri var mıdır?

Cevap: Bu doğru! Tamamen farklı rolleri var!

Kadın ya da erkeğin doğasına baskı yapmıyoruz. Onları entegrasyonun farklı formlarına aşamalı olarak getiren birbirleriyle olan etkileşimleridir.

Erkek Grubu Üzerinde Kadın Grubunun Etkisi

Soru: Erkeklerin çalışması günde 7-8 saatlerini alır. Bir kadının da çalışmaya bu kadar zaman ayırması beklenebilir mi?

Cevap: Kadınların erkeklere göre daha az sorunu var çünkü onların çalışması erkeklerin etrafında çalışmakla başlar.

Ondan önce onların çalışması teorik çalışmadır ve burada bir bağ olamaz. Buna örnek olma ve zamanın büyük çoğunluğunu çocukları integral açıdan eğitmeye adanması dahildir fakat kadınlar arasında ilişki kurma söz konusu olduğunda bunu doğalarının ihlali gibi hissederler.

Bir kadın grubu, erkekleri ve onların ortak çalışmasını sadece erkekler teorik olarak uygun bir şekilde eğitilmiş ve aralarında pratik olarak bütünleşmiş olduğunda fark etmeye başlar. Biz aşamalı olarak onlara birliğin, uyumun ve “Adam”(“İnsan”) seviyesinin algısı olan gelecek aşamayı edinmeleri için gereken temeli öğretiyoruz.

Erkek grubu tıpkı ailesinin yiyeceğini temin eden bir erkek gibi kendi gücüyle birliği ediniyor.

Kadın grubu onlara bunun için yardım ediyor, ilham veriyor, itiyor ve bu güç olmadan birleşemeyecek olduklarından onlar için güçlü bir araç oluyor. Kadınlar erkekleri onların birleşme hissiyatını rahatsız etmeden dikkatlice etkilemeli, erkeklere bunu onlardan bekledikleri hissini vermeli, onlara değer vermeli, ilham vermeli ve tıpkı bir annenin çocuğuna davrandığı gibi davranmalıdır.

Her kadın erkeklerle bu şekilde ilişkide olmalı ve erkekler de kadının etkisini hissetmelidir. Bu nedenle kadın grubu erkek grubunun birlik oluşunda onları beklentileriyle ve fikirleriyle tıpkı “Çocuğumdan ne bekliyorum” diyen bir anne gibi etkileyerek temel bir rol oynar. Ve çocuk annesinin ondan belli bir sonuç elde etmesini beklediğini hisseder.

Tüm bunlar dikkatlice yerine getirilmeli ve erkeklerde negatif bir reaksiyon oluşturmaktan kaçınılmalıdır. Herşey nazikçe, belli bir ölçüde ve her zaman dikkatlice yapılmalıdır.

Her iki grupta kendilerine dışardan baktıklarında, birbirlerine ihtiyaçları olduklarını hissederler. Kadın gruplarına her zaman onların desteğine, etkisine, ilhamına ihtiyacım olduğunu söylüyorum. Bu şekilde bir sonuç elde etmeyi başarabilirim.

Sonuç olarak erkek grubu birliği, kadın grubunun desteğiyle edinir. Ve bu birlik kadın grubuna aktarılır.

Fakat bu gruplar birbirinin içine geçmez, karışmaz ve iki halka olarak varlıklarını sürdürür: dış halka kadınlar, iç halka erkeklerdir.

Kadınların Desteğinin Gücü

Soru: Gençken basketbol oynamıştım ve hatırlıyorum takımımız, kızlar kenarda bizi seyredip, sessizce desteklediğinde daha iyi sonuçlar alırdı. Fakat kenarda erkekler oturduğunda bu mümkün olmazdı. İntegral eğitim gruplarında kadınlar erkekleri videoda mı görür?

Cevap: Zaman zaman ortak piknikler, geziler ve toplantılar yaparız. Birbirimizi tanıyoruz fakat prensip olarak bunun bir önemi yoktur. Kimsenin yüzünü bilmeye ihtiyacım yok.

Bu basitçe, maskülen eğilimimin açığa çıkması için bekleyen kadının ağırlığıdır. Bu yeterlidir. İşimize müdahale etmezler fakat sahada dua edenler gibidirler ve biz bu baskıyı hissetmeliyiz.

İçimde tüm eylemleri uyandıran kadın kısmının etkisini kibirle ya da egoist güdülerle değil, yeni bir seviyeye yükselme beklentisinin sorumluluğuyla hissetmeliyim. Bu gereklidir.

Kadınlar bizi bireysel kahramanlık gösterisi için değil, kendimizin üzerine yükselmemiz ve birlik olmamız için itiyorlar. Aynı zamanda her birimiz kendimizi kaybederek beraberce “Adam” formunu ediniyoruz.

Doğaya Dönüş

Soru: Kadınları eğiten kim olmalı? Kadın mı yoksa erkek mi?

Cevap: Erkek. Kadın öğretmen olamaz. Erkeğin yardımcısı olabilir ve bu her zamanda olmaz. Her durumda öğretmen, eğitmen, lider imajı erkektir.

Soru: Kadınlar için olan dersler neyi içermelidir? Kadınlar erkeklerle ilgili tartışabilir mi?

Cevap: Hem erkekler hem de kendileriyle ilgili çok az konuşabilirler. Dersleri objektif olarak çalışırlar.

Biz sadece dersleri organize ediyor ve içselliklerine müdahale etmemek ya da kendilerini zorlanmış, mecbur bırakılmış gibi hissetmemeleri için müşterek oyunları ve faaliyetleri sınırlı tutuyoruz.  Her şeyden önce tüm sistemimiz integraldir, bu sadece farkındalıkla inşa edilebilir. Farkındalık olmadan kişi ilerleyemez. Kadın veya erkek kişinin gelişimi, sadece kendi arzularının farkındalığının derecesine bağlıdır.

Bu sebeple kadınlar çalışmaya materyali anlama ölçüsünde aşamalı olarak başlarlar. Ve eğer bir grubun içindelerse, çalışılan materyali tartışabilirler ama bunu erkeklerde olduğu gibi asla kişisel bakış açısıyla yapmazlar.

Yorum: Bugün erkek ve kadın rolleri karışmış durumda. Şu anda konuşmakta olduğumuz şey aslında çoktan geçmişte kaldı.

Cevap: Evet, bugün roller oldukça yapay. Doğal değil, sadece bize dayatılan roller. İnsanlar kolaylıkla bugün onlara dayatılanlardan sıyrılabilir. Bugün etrafımızdaki herşey yapay ve dışsal. Kadının içsel ve dışsal olarak erkek gibi olması durumu mutasyona uğramış bir egoizm göstergesinden başka bir şey değildir.

Bununla daha fazla ilerleyebileceğimizi düşünüyorum, artık doğaya dönmeliyiz. Eğer doğayla ahenk içinde olmaya doğru gelişmek istiyorsak, hiçbir koşulda toplumun bize dayattığı yöne gitmemeliyiz.

Kadınların Eleştirileri

Soru: Eğer bir kadın keskin, güçlü ve eleştirel bir akla sahipse ve erkek grubunda belli bir dengesizlik olduğunu görürse, onlara bundan bahsetmeli mi?

Cevap: Asla. Fakat tanımlayabilir ve değerlendirebilir. Bu arada değerlendirmesi erkeklerinkinden çok daha fazla ciddi olmalıdır.

Kadınlar durumu dışarıdan görür ve doğru görür. Kendileriyle ilgili yapabilecekleri bir şey yoktur ama erkeklerle ilgili olan her şeyi görme becerisine sahiptirler. Bu beceri erkekler tarafından değil, eğitmenler tarafından kullanılmalıdır.

Erkekler bunu bilmemeli ya da hissetmemeliler. Sadece onları kendilerinin üzerine çıkaracak pozitif bir etki hissetmeliler.

Soru: Peki kadınlar eleştirileri kiminle yapacak, kendi arkadaşlarıyla mı?

Cevap: Kadınların erkekler arasında bir şeylerin değişmesi için içsel bir arzuları olmalı. Bunu kendi aralarında tartışarak yapabilirler fakat bu “bir bebeğin birçok dadısının” olması gibi, olumlu yönde olmalıdır.

Sevgi Dolu Bir Eğitim

Soru: Kursumuzun teorik yapısının oluşturulmasının birçok yönü var: programlar oluşturmak ve yazmak. Kadınlar bu çalışmada yer alabilirler mi?

Cevap: Kadınlar entegrasyonda pratik veya teorik olarak yer alamazlar ama yardım edebilirler. Bazı kadınların özel içsel hisleri vardır fakat böyle çok az kadın tanıdım. Böyle kadınlar binde bir tanedir.

Yorum: Tamam peki ya evde?

Cevap: Evde kadının hiçbir şekilde kocasını baskılamaya hakkı yoktur. Bunu yapmamalı. Bu erkeği rahatsız eder. Tıpkı çocuğuyla ilgilenen bir anne gibi bunu yumuşak bir şekilde yapmalıdır. Rolünü yerine getirdiği zaman herşeyi elde eder. Baskı sadece tartışmaya ve boşanmaya sebep olur. Bu anaç bir davranış değildir.

Bir erkek ilgi bekler ve bu ilgi sevgiyle yapılmalıdır.

Yorum: Bugün kadınların %80i sürekli olarak kocalarını yanlış bir şey yaptıkları, enerjilerini boşa harcadıkları için suçluyor.

Cevap: Bu sebeple gençlerin büyük bir kısmı evlenmek istemiyor. Bu doğru! Bir aileye neden ihtiyacım olsun ki? Bu nedenle ya boşanma oluyor ya da insanlar tamamen evlenmekten vaz geçiyor.

Soru: Kadınla erkek arsındaki iletişim açısından eğitimin önemi nedir?

Cevap: Eşler birbirlerini eleştirmemelidirler. Herşeyi konuşabilirler ama bunu değil. Bununla ilgili asla eşimle konuşmam. Biz bunu yapmaktan evlenmeden çok önce flört ederken vaz geçtik.

Bazen eşinizin kendine zarar verdiğini gördüğünüzde bunu ona söyleyebilirsiniz. Nazikçe bunun onun sağlığına zarar verdiğini ima edebilirsiniz. Ama asla direkt olarak değil. Bu size ne kazandırır?

O zaman insanlar ne konuşacak? Sadece güzel şeyleri. Erkek evine onunla ilgilenen ve sıcak tutan annesine gelir gibi gelmelidir. Evini kendi hapishanesi gibi değil, kale gibi görmelidir. Yoksa evine gitmek istemez. Bugün düşündüğümüz gibi yaşıyoruz.

Soru: O zaman eğitim ne ile ilgili?

Cevap: Eğer eşinize onu sevdiğinizi gösterirseniz, belli davranışlarının hoş olmadığını, yanlış olduğunu dolaylı olarak görür ve bunları bir daha yapmaz. Eğer dolaylı olarak ondan bir şey beklediğinizi gösterirseniz sizin için yapabileceklerini hisseder. Fakat bu sevgiyle yapılmalıdır.

Eğitim sadece ilgiyle yapılır. Bir çocuk ancak onunla ilgilendiğinizde büyür. Eğer bir insanı değiştirmek istiyorsanız aynı kural geçerlidir.

Soru: O halde “kızmak” ikinci sırada mı geliyor?

Cevap: Bu kadın ve erkek arasında asla olmamalı.

Birbirimizle karşımızdakine olumlu hisler verecek şekilde iletişim kurmalıyız, sadece biraz hayal kırıklığını belli edebiliriz. Eğer eşiniz kendi açısından sizinkinin değil, kendi eyleminin doğru olduğunu görürse ve siz ona kızgınlığınızı hemen belli ederseniz bunun ona eylemlerini düzeltme açısından bir yardımı olmaz. Kişi bu bakımdan zeki olmalıdır.

Fakat görüyoruz ki, insanları eğitemiyoruz. Kişi okuldan mezun olduğunda biraz fizik, biraz matematik öğrenir ve hepsi budur. Çocuk, insan iletişimiyle ilgili bilgi sahibi olmadan hayata atılır. Okullarda verilen tek eğitim diğer herşeyi tamamlaması açısından gerekli olan seks eğitimidir. Bu sebeple yetiştirme tarzımız deyim yerindeyse oldukça kötü.

İntegral eğitim bir ailenin karşılıklı taviz verme üzerine kurulduğunu varsayar. Hocam daima şunu söylerdi, sevgi, kendini “kenara çektiğinde” ve diğer insanın sana dahil olmasına izin verdiğinde ve o da aynı şeyi yaptığında karşılıklı tavizden büyüyen birşeydir. Her eş bir diğerinin içine dahil olduğunda bu karşılıklı birlikteliğe aile, eşinizin sizin içinizdeki hissine de sevgi denir.

Tartışma | Share Feedback | Ask a question




"Kabala ve Hayatın Anlamı" Yorumlar RSS Feed