Daily Archives: Mart 15, 2013

Şimdiki Seni Reddetmek

Ve Musa onlara  dedi ki: “Hiçkimse onu sabaha kadar saklamasın.” Buna rağmen Musa’yı dinlemediler; bazıları onu sabaha kadar sakladılar ve onlar kurtlandı ve çürüdüler; ve Musa onlara öfkelendi.

Bu inanç eksikliğinden bahsetmektedir.  Eğer yarın için depolarsanız, o zaman daha fazla Yaradan’ın dünyasında değil, kendi dünyanızdasınızdır. Bu kişiye herşey ile olan ilişkisinde eşlik etmesi gereken değişmez bir mücadeledir: kişiye olan herşeyi değerlendirmek, kendisi ve diğerleri ile ilgili olarak geçmişi, şimdiyi ve  geleceği görmek için — bu ben ve benim herşeye karşı olan tutumumdur — kendimden nerede özgür hale geleceğim?

Adam, kişinin ihsan etme özelliğine olan özlemidir. Bu çok ciddi bir değişim gerektirir:  reddetmeden , kısıtlamaya, kendi üstüne yükselmeye ve başka bazı koşulları da içerir. Kendi portrenizi yere çizmeyi deneyin ve üzerinde zıplamaya başlayın; işte bu kendinizden ayırmak istediğiniz şeydir, şimdiki sizden uzaklaştırmak istediğiniz. Kendinizi bu koşullarda hissediniz. .

Yorum: Fakat farklı bir görüş de vardır, tıpkı fıkra da olduğu gibi: Adamın biri sel altında kalmış bir evin çatısında oturmakta ve yardım beklemektedir; bir bot gelir ve onu kurtarmak isterler ancak o “Hayır, Yaradan beni kurtaracak” şeklinde yanıtlar. Bir helikopter üstünden geçer , “ Seni kurtaracağız” ,” “Hayır” diye yanıtlar. “ Yaradan beni kurtaracak.” Böylece adam boğulur.

Yanıt: Bu müthiş bir gururdur. “Yaradan beni kurtaracak.” Bu kişinin kendisini dünya ile özdeşleştirmemesidir. Yaradan’ın herşeyin içinde olduğunu anlamamıştır: botun içinde, helikopterin içinde – heryerde. Bunu Yaratan ile ilişkilendirmemiştir, dünyayı çeşitli  aracılara, düşüncelere ve güçlere bölmüştür. Bu Yaradanı birlik olarak düşünememekten kaynaklanmaktadır.

KabTV’den “Sonsuzluk Kitabının Sırlarından”

Kabalistlerin Kollarında

Soru: Benim dünyayı algılayışım, ruhu yani manevi algılayışı kazanana kadar, devamlı yenileniyor mu?

Cevap: Zamanla bu dünyanın kendi yüzeysel algılayışınızdan daha da karmaşık olduğunu keşfedeceksiniz. Hareketlerin arkasındaki kuvvetleri hissedeceksiniz ve görünmez dürtüler ile idare edilen oyunun içindeki oyuncak bebekler gibi, herkesin bu kuvvetlerin etkisi altında olduğunu göreceksiniz.

Soru: Bu neden bu kadar karmaşıktır?

Cevap: Bu hiç de karmaşık değildir, basit bir hesaplamadır : Ya bir ”hayvan” gibi yaşarsınız, ya da tüm gerçeği çekerek, ona ulaşarak yaşarsınız. Yolun üzerinde giderken bu karmaşık görünür fakat kendi başına anlayamayacağınız şeyi ancak bu şekilde çözersiniz. Nitekim bu şekilde genel resmi anlamaya başlarsınız.

Bu çalışma olmadan Üst Güç’ü bilmeniz ve ulaşmanız mümkün değildir. Karmaşıklıklar kendi aranızdaki iletişim sisteminde ortaya çıkar. Fakat daha derince, ”ruh ruhun içine” girip birleştiğinde, sorular kalmaz. Orada benzer olmaya, tüm dünyalara benzer olmaya başlar, yani bu demektir ki, gizli olanın tümü ortadan yok olur.

Öğrenme süreci hep kafa karıştırıcıdır. Kişi eğer öğrenmek için başlarsa, pek  bir şey anlaşılamaz ve çalışmanızda daha fazla ilerleme sağladığınızda ise daha fazla sorularınız olur. Hatta başarılı bilim adamlarının bile utanç hissetmeden dünya hakkında ne kadar az bildiklerini itiraf etmeleri de bir tesadüf değildir. Diğer taraftan, burnunun birkaç santim ötesini görmeyen ilgisiz ”uzmanlar”, herşeyin ”kristal berrak” olduğunu söylerler.

Soru: Fakat neden hala Kabalistler benim anlamadığım dili kullanıyorlar? Neden onlar herşeyi daha ayrıntılı, organize şekilde tanımlamazlar? Bütün bu ”sembolizm” ne içindir?

Cevap: Başka seçenekleri yoktur; bana inanın, sizin aklını karıştırmak istemiyorlar. Aksine, onlar yaşamlarına geç doğmuş bir bebek gibi ve bu bebeklerini seven, onlar için endişe duyan aileler gibidirler. Onlar sizin içşel yapınızı ve manevi yapınızı anladıkları için, sizi dünyanın içsel özü ile gerçek hakikat ile birleştirirler. Onların sizi bir bebekmişsiniz, henüz insanoğlu olmamışsınız gibi bir sonraki seviyeye kollarında taşımaları gerekir. Onlar sizi taşırken, siz büyürsünüz, izlenimler biriktirir, manevi hareketler ve tepkileri tecrübe edinirsiniz; ta ki onlar sizi manevi dünyanın ”çimenleri” üzerine bırakana kadar.

8.3.2013 tarihli  sabah dersinin 4. bölümünden, “Barış” 

Uzlaşmayan Yüksek Merhamet

Soru: Yaradan pek uzlaşma yapmadan, yaratılmışın önüne  neden  zor ve değişmez kanunları  koyar? O neden bir babanın oğluna olduğu gibi şefkatli olamaz?

Cevap: Bir çocuk hiç bir zaman babasının katı olmasını haklı bulmaz. Kendi çocukça aklı ile babasını anlayamaz ve geleceğin sonuçlarını ve babasının ona sunacağı eğitimin faydasını göremez. Çocuk sabahtan akşama kadar oynamak ister, şekerlemeler yemek ve televizyon seyretmek ister. Ailesinden gelen devamlı talepleri doğru bulmaz ve onları isteksiz şekilde dinler; bunun nedeni onlara olan bağımlılığını hissettiği içindir, aslında onları haklı bulmaz.

Maneviyatta herşey daha fazla karmaşıktır. Nitekim yüksek ilahi takdirin ne derecede bize şefkatle  davranacağını hissedemeyiz. Bir çocuğun dünyasında, onun zıtlığı ne olacağına dair bir öngörü değildir; eğer çocuk söz dinler ise, ev ödevini yapar ve  dağıttığını toplar ise,  aile ondan şikayetçi olmak için gelmez çünkü ondan talep edebilecekleri başka bir şey yoktur.

Manevi dünyada ise bu farklıdır: Orada siz hep suçlusunuzdur çünkü oraya parçalanmış kaplar ile gelirsiniz. Size iyi davranılır ve ıslah yöntemi size öğretilir; bir grup sizin için organize edilmiştir, aynı çocuk yuvasında olduğu gibi, kreş eğitmeni ve değişik oyuncuklar ile. Bu şefkattir ve yukarıdan gelen yardım ve şefkattir; tüm günahlarınız affedilmiş ve her yoldan size destek verilir ki, böylece siz bunu bir şekilde anlayasınız ve ıslaha ulaşabilesiniz..

Bizim dünyamızda ”eğitim”i,  çocuğa yönlendirilmiş bir zorlama  olarak anlıyoruz. Fakat manevi dünyada zorlama imkansızdır. Görüyorum ki, bir öğrenci senelerce değişmez, aynı hataları tekrarlar,  aynı tuzaklara düşer ve  ben bir şey diyemem. Ben de aynı yoldaydım ve tüm bu yolun üzerinde bu devam eder.

Bu bizim yolumuzdur ve bizim yapabileceğimiz bir şey yoktur. Kişi dersi ve yöntemi, manevi çalışmayı kendi başına anlayana kadar ilerleme sağlayamayacaktır. Burada zorlama olamaz, yalnızca idrak olur.

Bu nedenle, kendi yaşadığımız kötü olayların yanı sıra, bizler zalim bir babanın baskısı altında olduğumuza dair şikayet edemeyiz. Şimdi onları haklı bulmayız fakat sonradan yüksek takdirin tüm hareketlerinin sevgiden kaynaklandığını görebiliriz. Şimdiki anımızda bunun doğruluğunu kanıtlayamasak da, nitekim bizler bundan uzağızdır, gerçeği keşfettiğimizde bizler bunun ne kadar yüce bir ıslahı getirdiğini görebileceğiz.

”O bize karşı gelinemeyen bir kural vermiştir”, demek bir kuralın var olduğudur. Işık ve birbiri ile zıt olan bir kap vardır ve bu kuraldır. Sonra onlar birbiri içine geçtiğinde, evrim kuralı bu birleşme ile görünür; buna form eşitliği kuralı denir. Bunun hepsi  bir düşünceden, bir kuraldan oluşur.

Aslında benim bu kurala kendi isteğimle, kendi başıma sanki başka kimse yokmuş gibi, Yaradan yokmuş gibi uymak isteyebileceğim bir seviyeye ulaşmam gerekir. Ben eğer Yaradan gibi, yaratılmış olanın var olma kuralını belirleyecek biçimde, aynı seviyeye gelebilirsem, o zaman Yaradan ile form eşitliğine ulaşmışım demektir.

6.3.2013 tarihli sabah dersinin 1. bölümünden, Baal HaSulam’ın yazıları