Duygusal Seviyede Bağlantı

İntegral Eğitim, 6. Konuşma

14 Aralık, 2012

Duygusal Seviyede Bağlantı

Soru: İntegral eğitim kursunun psikolojik yanının amacı insanlara birbirleriyle iletişimi, bir başkasını duymayı ve kendileri arasında derin ve anlamlı bir bağlantı kurmayı öğretmektir.  Bu nasıl yapılabilir?

Cevap: Kişiler arası bağlantının ne olduğunu anlamamız gerekiyor.

Çocukları olmayanların bir aile olamadığı söylenir. İnsanlar ne için yaşar? Bugün bir çiftin birbirleriyle fiziksel yakınlığı sevdiğini varsayalım  psikolojik olarak da birbirlerinden memnunlar ve rahatlar. Şu an için rahat. Çocuk orta yerdeki bir şeydir. Onların birlikteliklerini pekiştiren bir şey.

Bir kişi bir başkası ile bir bağlantı kurmaya çalıştığı zaman diğeri ile ortak yanları olduğunu, onları birbirlerine bağlayan bir şey olduğunu görebilir. Bu bir kesişim şeklinde değil kolayca erişmedikleri fakat diğer ile üst üste binen duygusal psikolojik, fiziksel, sosyal ve kültürel bir gerçeklik şeklindedir.

Her birey bir çemberi temsil eder ve bir başkasının çemberi ile üst üste bindirdiği yer derin ve çok boyutlu bir bağlantıyı kurabilmelerini tanımlar.

En önemlisi, egoizmleri azami duruma eriştiğinden ve benim çemberim diğer çemberleri kuşatsın kuşatmasın, bireylerin çemberlerinin üst üste oturmadığı haldeki bağlantıyı anlamamız gerekiyor. Çünkü egoizm had safhaya ulaştı. Ve benim çemberim diğerinin çemberiyle üst üste binsin veya binmesin, bir başkasını kendi ilgileri ve ihtiyaçları olan bir birey olarak algılayamayacak kadar kendimi – bir birey ve bir egoist olarak- müstesna hissederim. Bir başkası benim için sadece bir tüketim objesidir. İlgimi çekerse onunla bağlantı kurarım fakat onu bir insan, kendi iç dünyası ve ilgi alanları olan, bir birey olarak değerlendirmem. Onunla ancak benim için bir haz müşterisiymiş gibi bağlantı kurarım, daha fazlası değil.

Ve bir başkasıyla nasıl bağlantı kurabiliriz? Bunun uygun yolu: Herkes bir cep telefonuna, bilgisayar ve e-maile sahip. Onların arkasına saklanıyoruz böylece bir başkası ile olan kesin farkımızı maskeliyoruz.

Farklı toplulukların kademeli olarak görünmez hale gelişini fark ediyoruz ve monitörlerimizin arkasına saklanıyoruz, görünüşte sosyalleşiyoruz, kendimiz için yeni kural ve davranış standartları icat ediyoruz. Fakat bütün bunlar bir başkasının çemberi ile duygusal olarak gerçekten birleşmeksizin oluyor. Yeni bir dil icat eder, başka bazı yapı ve kabukların arkasına sığınarak olduğumuzdan, yüzlerimiz yerine duygu ikonları veya farklı isimlerle, tümüyle farklı online bir biçimde kendimizi temsil ederiz. Diğer bir deyişle insanlar her durumda gerçek kendilerini orta çıkarmadan oynuyor. Ve egoizm bununla gidiyor, kendini iyi ve rahat hissediyor.

Bizim konumuz insanların yaygın olarak sahip oldukları bir şeyi ortaya çıkarmak. Ve sadece iki insan için değil herkes için. Çünkü bu, doğanın bizi hem acı yoluyla hem gönüllü biçimde kendisine doğru çektiği, insanlığın parlak bir ifadesine doğru yol alan birleşik bir toplumdan bahsediyor olmamızdandır.

Her biri kendi içlerindeki “ben’i” ortaya çıkartacak ve bunu ad ve soyadının, mesleğinin ve harici alışkanlıklarının, adetlerinin, dil ve başka her şeyin üstünde bir yere koyacak. Duygusal dünyası yaratılış tarafından onlara verilen olağan fiziksel hallerinin üstünde yükselecek.

Bunun için kendi içlerinde eşsizleşerek, bir başkasının çemberi üstüne bireyselliğimizi kaynaştırarak, tekil bir mekanizma içerisinde bir başkası ile birleşerek robotlara dönüşmeyeceğiz veya bir Rus atasözünün de dediği gibi “içine karışacağı ruhunu aç..” Biz bunu birleşik integral hareketimizde yapıyoruz, bu birleşik analog bir mekanizma gibiyken özel bir hedefe erişeceğiz ve birbirlerinin özünü, dölünü kabul eden çiftler gibi yeni bir şeyle doğacağız.

Birlikte saklanmak, korkmak veya kendimizi yükseltmek için bir başkasıyla kapışmak zorunda kalmayacağımız, insanlık adına tümüyle yeni bir ifadeyi yaratarak bir doğum yaşıyoruz. Aksine dilimiz yardım eden, bağrına basan bu ortak varlığımız yoluyla karşılıklı olacak, devamlı yükselecek ve gelişecektir.

Adem Halinin Doğuşu

Kesin olarak aramızda, üstümüzde, dışımızda her ne görünüyorsa görünsün birleşik bir toplumun ifadesi her birimizin bireyselliği ile karakterize edilmez. Aynı zamanda bizim hayvansı seviyemizden İbranice’de Adem olarak bilinen seviyeye tırmanırız.

Adem’in, antik kaynaklarda, erdemden düşüşünden sonra (egoizmin kökeni) içsel olarak bölünerek ortaya çıkmış tek bir bütünleşik form olarak tanımlanması boşuna değildir. Her bir parça her birimizdir.

Ve şu anda bölücü, bütünlüğü bozucu olarak aramızda var olan bu egoizme karşın bizim onun üstüne çıkmamız gerekli. Bunu yok ederek değil, aramızda bunun üstünde bir dil yoluyla, doğru biçimde üstesinden gelme dürtüsüne sahip olmayacağımız, bunu birbirimizi iten bir dil kullanmaksızın yaparız ve birleştiğimiz bu gücün üstünde yükselerek.

Diğer bir ifadeyle bizim egoistik ayrılığımızın gücü zarar veriyor görünmesine rağmen gerçekte bizim faydamızadır. Gönülsüzce bizi kendi üstümüze, canavarımsı seviyemizin üzerine yükseltir. Gelişimin egoistik yolu zamanımızda bir sona gelmektedir.

Şimdi, insanlığın Adem’in bütünleşik formunu kendi içimizde açığa çıkarttığımız, egoizmin üstünde yükselen, birleşmek zorunda olduğumuz, birbirimiz arasında bağlantı kuran, tek bir mekanizma içinde bir başkasını kapsayan ve diğerini tamamlayan bir gelişim sürecinin bir sonraki aşaması ortaya çıkıyor. Egoizm bunda bize yardım edecek ve buna yönelik doğru bir tutuma sahip olacağız.

Bu resmi, hem aralarındaki farklılıklar ve hem müşterek ortak alanlar yaratma olasılığı ile yüksek bir farkındalığa sahip insanlardan oluşan doğru bir aile örneğinde gözlemleyebiliriz. Birinin çemberinin diğerinin üzerinde oluşu, ortak kesişim alanları aile dediğimiz şeydir. İdeal senaryo iki çemberin bir diğerini tümüyle örttüğü haldir.

Oysaki bizler canlı seviyede kolayca bir diğerini kapsayamayız, aramızdaki mutlak bir üçüncü element, çalışmalarımızın sonucu olan Adem’in ruhsal durumuna yükselemeyiz. Bir başkası üstündeki çemberin bir başka çemberi örtmesi birinin diğerini veya her ikisini baskılaması veya ortadan kaldırması anlamına gelmez. İkisinin bir kompozisyonu mutlak üçüncü, ortak, element buna karşı olan egoizme rağmen birlikte olma özleminden ortaya çıkar.

Bu kompleks bir durumdur. Bunun altını çizmeli ve tanımlamalıyız ve kişiyi duygusal olarak bu noktaya getirmeyi denemeliyiz.

İntegral eğitim kişinin içinde bu üçüncü durumun yaratılması anlamına gelir. Bu adeta içimizde embriyonik bir form halinde derinlerdedir. Bunu bilinçli bir biçimde kendimizin dışına çıkartmalı ve o seviyeye yükseltmeliyiz.

Dönüşümümüz süresince ruhsuz bir yaratılıştan bitkisel hayata ve hayvan seviyesine doğru geliştik. Günümüzde insanın geliştirdiğimiz tüm teknoloji, kültür ve bilime karşın hayvandan farkı yoktur.

Fakat burada edinimin, hissiyatın ve yaratılışın idrakının: daha önce hiç olamadığımız Adem halinin doğuşundan tümüyle farklı bir seviyesinden bahsediyoruz. Biz her birimiz bütün parçalarını tek bir bütün içinde bir araya getirmeye mecbur olduğumuz yapının bir parçasını taşırız.

Bana Aşkının Vasfını Ödünç Ver

Soru: İntegral birleşmenin güzel bir modeli hemen hemen belirgin durumda. Kişinin bunun olması için uygulamada yapması gereken şey nedir?

Cevap: Kendimizi kendi realitemizden ideal bir hayale taşıyalım. Belki ütopik bir toplum olabilir –nasıl adlandırdığımız önemli değil. Bu bizim en cömert davranışlarımızı göz önüne alır mıydı? Ve bunu hayal ettikten sonra, düşünelim: bunun doğamıza eklenmesi mümkün olur muydu? Neden yaratılış bizi bu mükemmel ve ulvi halin kesin bir biçimde tersi vaziyette oluşturdu?

Karşılıklı baskı ve mücadelenin bizi kesin bir huzura getirmediğini ve tercihen, ancak gönüllü bir biçimde, arzulanmış ve maksatlı, müşterek çabamızın bizi buna eriştireceğini göreceğiz. Şüphe yok insanlık bu yolda şekillenseydi ciddi biçimde harika bir toplum olurduk.

Yaratılış bizi neden farklı kıldı? Bu, herşeyin bağlantılı olduğu, müşterek, emniyetli ve faydada varlık bulduğu mükemmel bir sistemi temsil eden yaratılışla aynı mı? Gerçekte neden bu yıkıcı egoizmime ihtiyaç duyuyoruz?

Herkes egoizmi kaçınılmaz bir gerçeklik gibi bir şeytan olarak tanımlar. Sosyologlar, siyaset bilimciler ve psikologlar, insan varlığı ve toplumla ilgili olan her insan, doğamızı düşünmeye ve bunun üstünde temel kurmaya, şöyle veya böyle egoizmin yıkıcı etkisini gidermeye zorlanır.

Burada dünyevi düzeyde alışılageldiği gibi bunun etkisini gidermeye çalışmaya devam etmemizin dışında egoizmi yardımcımız haline dönüştürmek ve bunun doğasını tanımlamak zorundayız.

Bir annenin çocuğunun işleri ile hoşnut olma hali gibi başkalarını işlerini yapmayı arzularız. Çocuk onu için bir zevk objesidir. O bir egoisttir. Bir saniye için ondan ayrılamaz.  Bu onun kendisine olduğu kadar çocuğu için de ilgili olduğunun bir ifadesi değildir. Ondan uzak olduğu zaman kendisi için gözyaşı dökemez. Onun zevk merkezi ile bağlantısını keserseniz, ardından kısa sürede yeni bir zevk objesine dönecektir. Çünkü doğumu onun için her şeyin anlamı olan değerli evladı aniden görüntü alanından kaybolacak ve diğer herhangi bir çocuğa olduğu gibi ona karşı da ilgisiz hale gelecektir.

Bu basit örnekten kişinin, annenin egoizminin o durumda bir başkasına bakmaktan, bir başkasına vermekten ve bir başkasını taşımaktan aldığı tatmin görülebilir.

Neden başka herkes ile ve sonsuz bir tatmin tecrübesine dair bir yolla ilgili olamıyoruz? Bütün bunlardan sonra ben diğer insanların arzuları, düşünceleri ve hislerini algılayabilirsem ve kendimi onlara ekleyebilirsem ve onlara sevgi ve ilgi ile yaklaşabilirsem, arkasından tatminin hiç bir şey ve hiç kimse ile sınırlandırılmamış muazzam ve sonsuz bir halini hissetmeye başlarım.

Bizim için en önemli şey hazdır. Bu var oluşumuzun nedenidir. Hayatın hissiyatı her zaman farklı unsurlarla ama genellikle hazzın hissiyatıdır. Bu içimizde belli bir fiziksel, ahlaki ve ruhsal öze karşılık gelir.

Bu bilginin, akımın veya kimyasal reaksiyonların içsel bir akışı gibi düşünebilir. Nasıl olduğu önemli değil. Fakat önemli olan şey bunu haz olarak elde edişimizdir. O durumda eksik olan şey bir annenin çocuğuna duyduğu sevginin bir çeşidi gibi bir başkasına karşı doğru bir duruştur.

Bu seviyeyi nereden elde edebiliriz? Eğer bir benzin istsyonuna gelsem ve “egoizmimi değiştirmek istiyorum”, desem. “Bana bunun yerine sevginin yüzde onunu ver.” Onlar kıskançlık, nefret ve haset yerine beni bu kalitede bir sevgi ile doldururlar ve böylece şimdi bir başkası ile farklı biçimde ilgilenebilirim. En azından %10 nispetinde haz ve mutlulukla dolmuş olacağım.

Üstelik diğerleri benim için önemli olsa bile benim için önemli olan şey, rahata ermem ve kendimi diğerleri ile yarışmacı görmeyi bırakmam, nefret, korku ve endişelerime dair süreci durdurmam. Böylece her şey kademeli olarak memnuniyet ve sakinlik içinde değişmeye başlar.

Böyle bir durumu belki çocuklarımızla olan ilişkimiz hariç hayal bile edemeyiz. Hatta buna karşın bizim egoistik dünyamızda çocuklarımıza devamlı yakın kalmak onları çeşitli sorunlar ve tehlikelerden korumak için bütün dünya ile savaşmak zorundayız.

Bu yüzden etrafımızdaki insanlara karşı olan durumumuzu değiştirme sorunu psikolojik eğitimle çözülebilecek salt psikolojik bir sorundur.

Unutulmamalıdır ki, insan olmak çevrenin bir ürünüdür. İnsanları böyle suni çevrede yetiştirdiysek (doğal çevremiz egoistik olduğundan) ve onları devamlı uygun hedeflere programladıysak (hali hazırda egoizmleri, doğa tarafından programlandığı için giderek büyürken ve bundan da kaçış yok iken), o durumda devamlı sevgi ve müşterek alanımızı genişletmeye zorlanırdık. Ardından “Dostunu kendin gibi sev!” dememin gerçekte insanlığın hedefi olduğunu anlamaya başlardık.

Zorlama mı Farkındalık mı?

 “Dostunu kendin gibi sev” şimdiki zaman veya geçmişten bahsetmez. Dinler bu hedefi çok zaman önce terk etmiş bile olsa elde edilememiş ve dikkatimizi günlük sorunlara çeviren bir şey olarak; bu bazı şeylerde insanlara yardım etmek, onları diğerlerinden korumak, psikolojik destek sunmak şeklindedir, daha fazlası değil.

Ne var ki bugün yaratılışın bizi buna ittiğini görebiliriz. Bu, kendimize ve herbirimize açıklamak zorunda olmamız, kitle iletişim ve toplumun etkisi altındaki insan varlığını Sovyet rejimi dönemindeki gibi yalanlar olmaz ise değiştirmeye başlayabiliriz anlamına gelir.

Orada haklı sözler de söylendi, doğru hedefler oluşturuldu, fakat insanların eğitimi ile birleştirilmedi. Sadece yeni Sovyet fikrininin yaratımı ile ilgili bir eğitim hakkındaki konuşmalar vardı. Bu dünyada daha önce böyle bir şeyin olmadığı yeni bir birey ve vesaire, bu güzel sözler integral eğitim metoduyla -o dönemin Sovyet eğitim düzeni- mükemmel biçimde bütünleşik bir hale getirilmişti. Fakat gerçekte bu hiçbir durum altında gerçekleşmeyecek bir hale zorlanmaydı. Hem korku hem yıkım hem korkunç bir baskı ve Sovyet rejimi tarafından yapılmış başka herşey.

Dönüşüm zorlama içinde olmamalı fakat idrak edilmeli. Farkındalık krizlerden gelir ve bunun haricinde başka yolu yoktur.

Devletin dışına çıkmanın hiçbir yolu olmadığından, herkes için bunun zaruri olduğu bugünün tersine, bunun belli birkaç kişi için gerekli fakat diğer başka herkes için gereksiz olduğu Soyyet rejimi süresince bu durum tersine döner. Aksi taktirde dünya savaşları ve ortak yıkımlarla karşılaşırsınız. Egoizmimiz bizi başka nereye yönlendirebilir? Sadece ona doğru yönlendirileceğimizi anlarız.

Bu yüzden bir sonraki formumuz hem Nazism, faşizm ve ortak yıkım ya da kendimizi yeni bir seviyede var edeceğimiz ileriye doğru ortak bir hareket. Bu, eğitimimizde çalıştığımız şeydir.

Kendini Var Etmek

Bugün insanları çocukları hazırladığımız gibi yeni bir dünyaya hazırlamak zorundayız. Bir çocuğun oyun oynaması gibi egoizmimize karşı oynadığımızın idrakinde olmalıyız. Bu yeni dünyayı hayal gücümüzde suni olarak uyandırmaya çalışmalıyız.

Malum ki, kendimizi bu yolda oyuna getiriyoruz. Evet, egoistik doğam beni kaçmaya zorladığı için, ellerimi üstüne koyabileceğim her şey için, kendim için kendime yalan söylerim. Fakat farklı olmalıyım çünkü aksi taktirde bütünleşik bir insanlık varlığı olan Adem’e, bir üst seviyeye yükselemem. Kendimi yaratmak zorunda olduğum çevremin yardımıyla yükseltebilirim.

Bu yüzden bunu sonuna kadar tanımlamak zorundayım. “İnsanlığın yeni bir modeli tam olarak nedir? Beni buna ne getirebilir? Çevrenin ve etkileşimin ne tür bir çeşidi beni bu şeyin içinde şekillendirebilir? Beni değiştirecek çevreyi nasıl oluşturabilirim?“

Kendimi yükselttiğim yolda dönüşürüm ve böylece gelişirim. Süreç içinde değiştirmek ve kullanmak zorunda olduğum yaratılışın tüm kuvvetlerinden haberdar olurum.

Bu yeni toplumu inşa ederek kişi yaratılışın en yüksek seviyesine ulaşır. Tüm gelişimimi idrak etmeye ve evrimsel süreç içinde işleyen mekanizmayı derinlemesine anlamaya başlarım. Her birimizi kendi içimizde dönüştüren Yaradanın seviyesine doğru adım atarım.

Kişinin kendisi için süper bir psikolog olduğu bir durumu hayal edebilir misiniz? Bu, mevcut durumumuzda  bu ilmin en gerekli şey olduğununa dair inancımın sebebidir.

Bundan dolayı insan olmayı, toplum olmayı, özgür irade psikolojisini insanlara öğretme zorunluluğu ve bizim üstümüzde hareket eden kuvvetler ve kendimizin etki ettiklerini onlara anlatma gerekliliği konuyu berraklaştırır.

Zihinlerimize, alışkanlıklarımıza ve hayat tarzımıza dayanan bütün bağlantılar boyunca, iç vasıflarımızda hem kişi ve hem toplum olarak kendimizi çokça irdelemeli ve çalışmalıyız. Ve insanlık üstünde bütünleşik bir dışsal etkiyi herbirimizin medeniyetleri, ulusları, kültürleri vs. üstünde bir bütün halinde inşa etmek durumundayız.

Bu muazzam bir teşebbüstür. Fakat bu gerçek bir insanı yaratma çabasıdır. Ve böylece asil bir iştir. Bir hayvandan insan denen varlığı yaratacağız.

Karşı karşıya olduğumuz sorun muazzamdır. Burada ilk ve en önemlisi kendi üstlerinde bunu denemeleri, çalışmaları, istişare etmeleri ve gerçekleştirmeye teşebbüs etmeleri gerekli olan muazzam sayıda insanının çabasının gerekliliğidir. Bütün insanlık buna katılmalı, kesinlikle, genç ve yaşlı herkes! Her birey çok uzun bir süre için kendini bu sürece katmalıdır.

Gelişimimizin bir üst seviyesine, Adem’in birleşik süretinin seviyesine yükselmeyi arzuluyorsak kendimizi bu çaba içine tümüyle vermemiz ve kapsamı, gerçekte bu hayvanının rahat biçimde var olmasını sağlayan yere kadar, kendimizin dışında Adem’in yaratılışımızla kesiştiği yere kadar bu canavarımsı halimizi irdelemek durumundayız.

Bu, insanlığın mevcut halinin, krizler ve muazzam işsizlik sebebi olmasına karşın, özgür irademize karşın neden bize buna yönlendirdiğini açıklar.

İşsiz milyarların büyük orduları ortaya çıkmadan önce ve bir sebep olarak sadece yiyecek, elbise, inşaat vb üreten gerekli şirketler ayakta kalacak ve sadece normal durum için gerekli miktar ve kapsama kadar. Sadece belli sayıda insan bu firmalarda çalışacak veya hatta çok kısa bir süre için. Fakat çalışmaları veya çalışmamaları veya çalışmada özgür olmaları veya olmamaları ile ilişkili olmaksızın hepsi integral eğitime dönmek zorunda kalacaklar.

Bununla insanlık, öncesinde gereksiz şeyleri üretmekle meşgul olan çok büyük egoistik kaynakları özgürleştiriyor. Dereceli olarak tümüyle yeni bir seviyeyi inşa etmeye yönelik olarak dönüşecekler: birleşik bir toplumun yaratımı.

Bundan kaçınamayız. Yolumuzu devamlı biçimde buna doğru oluşturmamız gereklidir. Çünkü sadece bu yöndeki hareket bizi bir dünya savaşına doğru yönlendiren mevcut tehditkar halimizi yumuşatacaktır.

Geçici Süreç ve Üslup

Soru: İnsanların ne zaman gönüllü biçimde gereksiz üretim yapmaktan vazgeçeceğini söyleyeceğiz? Bunda şüphelerim var.

Cevap: Bundan vazgeçmeyecekler. Çevre kişiye bunu yapmasını durduracağı bir yolda etki etmeli. Çocukların oyun oynamakla daha fazla ilgili olmaması gibi, çünkü şimdi büyüdüler ve başka şeylere ilgililer. Aynısı burada olacak. Gayri ihtiyari bize daha önemli gelen bir şeye yönlenmeye başlayacağız.

Değişeceğim noktaya kadar daha ve daha rafine edilmiş hazları talep edeceğim. Ve bu, artık arabanın sağını solunu kırpmakla uğramayacağımın veya meşhur tasarımcılardan moda elbiselerle daha fazla ilgilenmeyeceğimin sebebidir. İşiyle, tutkusuyla ve formüllerle veya bilgisayar mouse’u kullanmakla işgal edilmiş hislerinden gelen bir arzuyla ve böylece “işte bu!” diyen bilim adamı gibi bütün bunlar hakkındaki her şeyi unuttuğumu fark edeceğim.

Zamanımızda sanat insanları ve diğer döngüler… Hepsinin dünyamızın biraz üstünde olduğunu gösterme, konuşmayı istediği zaman, üsluba karşı ihtiyatlı bir hafife alma durumunu ifşa etmek hali -ne yiyeceğin veya ne giyeceğin arasında fark yaratmayan- moda.

Bunda belirgin bir hareket var. Birinin diğerinin kaygılarına, diğerinin menfaatlerine sahip olduğunu ve papyonlu smokinini önemsemediğini gösterecek bir arzu. Bütün bu tarz: delikli kalbur gibi kotlar vb. bir şeye ve dışsallığın hor görülmesine doğru sözde içsel özlemlerdeki ip uçlarıdır. Çeşitli yerlerdeki dövmeler, halkalar ve pirsingler bunlar kişi üstündeki birer süsleme değildir, aslında kişinin içsel halini dışsal bir imajla yansıtma teşebbüsüdür.

Bütün bunların anlamsızlığını ve bu teşebbüslerin ahmaklığını gerçekten kabul edecek bir geçiş dönemi mevcuttur.

Bununla beraber bu, çevrenin kişi üzerine olan etkisine iyi bir örnektir. Bütün bunlar tarza dair sunulardır. Yapılabilecek hiç bir şey yok. Hem krizlerin ve hem bir yükselişin sonucu olarak, bu geçene kadar hiçbir şey değişmeyecektir.

Gelecek, Bütünleşmede Yalan Söyler

Soru: Farz edelim ki belli bir hazırlıktan sonra onlar grubundaki insanlar bütünleşik bir geleceğin paylaşılan ideal bir görüntüsünde sözlü olarak ilerlemeye devam ederler. Ve sonra gerçek hayatta onların vasıflarının bu görüntünün hayata geçirilişine ket vuran tarafını tasfiye etmeye başlarlar.

Cevap: Hepsinden önce sadece onlar grubunu almaz yüzler derdim. Bu yüzden tümüyle farklı bireyler seçerdim, basitçe toplumun bir kesiti, en üstten en alta. Sürekli aralarındaki soruları, cevapları ve tartışmaları çeşitlendirirdim. Bu birleşime katılan bilim adamlarının dikkatine bizi, seçim hakkımız olmayan ve doğanın bizi mecbur kıldığı sonuçlara sahip sıradan insanları bakış açıları ile etkileyecek pek çok şey sunardım.

İlk ve en önemlisi, biz başka çıkış yolu olmayan bir alan üstünde hareket etmeliyiz. Bu hale gelmek zorundayız. Aksi taktirde oraya geleceğiz ancak acılar yoluyla olacak. Aynı hedefe giden iki yol var: zorlamayla veya kendi idrakimizle. Kaldı ki idrak yolu kısa ve rahat yoldur.

Zorlama yolu savaşlar ve yok etmenin yoludur. Sonunda gönüllüce egoizmimden feragat etmeyi dileyeceğim acı çekmek, böylesi harika olacak. Fakat bu bilinç altı bir gelişimdir ve egoizm devamlı biçimde giderek daha fark edilebilir hale gelecektir. Diğer bir ifadeyle sadece tek bir hayat değil dipsiz hayatlar –kendi içimde, ailemde ve çocuklarımda- muazzam derece de acı çeken birkaç neslin sonucu olarak insanlık doğasını değiştirmek ve bütünleşmek zorunda olduğunu idrak edecek.

Bu, yaratılışın zorlayıcı kuvvetinin etkisi altında ilerlersek bizi bekleyen yoldur. Bilim adamlarının, bunun doğanın bir kanunu olduğunu ve bu kanundan kaçmamın yolu olmadığını örneklerle, tecrübeyle  açıklaması, örtüsünü kaldırması gereklidir.

Bu kanun her geçen gün büyüyen bir güçle üstümüzde gerçekleşmektedir. Hareketi hızlanıyor bu yüzden ertelememeliyiz ve çocuklarımızın üstünü bununla örtmemeliyiz. Kaçış yok! Yaklaşan birkaç yılda halimiz, eğer kendimiz bu yolda gayret göstermezsek daha az tolere edilebilir hale gelecek.

Diğer taraftan aynı bilim adamları, bizim, geleceğin birleşik bir toplumunun arzu edilebilir bir noktasına dair gelişim vektörümüzü değiştirdiğimiz oranda yaratılışın bizi üst seviyelere yönelten insaniyetini sezmeye başlayacağımızı söylüyor. Bu; iklim, sağlık, aile ilişkileri, finansal ve psikolojik vb. meseleleri kapsar.

Burada karşılaştırma için iki toplumu alan pozitif ve negatif istatistikler toplanabilir. Birisi kendisine egoizmle baskı uygulamaya devam eden ve diğeri ise bütünlüğü geliştiren.

Bu kesinlikle kolay değil fakat yapsaydık bu keşfi yapmış olurduk. Bilim adamları uygulamada bu kanunları bir denek grubu bile olmaksızın ortaya çıkartıyor. Onların yardımına ihtiyacımız var. Psikolog ve sosyologlara ihtiyacımız var. Unutulmamalı ki ön hatlara bilim insanlarını koyarak gelişiriz ve burada da aynı şey olmalı.

Biz kesinlikle bilimsel veri üstüne dayanmak ve beraberinde ekonomik unsurları özellikle henüz yapılmamış olan bu araştırma içine dahil etmek zorundayız. Bu henüz neden kesin bir veriye sahip olmayışımızın sebebidir ve sayılarla çalışamıyoruz.

Bizim gibi düşünen, anlayan veya bu genel fikrin en azından bir parçasını anlama kapasitesine sahip pek çok insan biliyorum. Onların büyük çoğunluğu bilim insanı: biyologlar, psikologlar ve psikiyatristler.

Fakat henüz bu fikri sayılara, ekonomistlerle, siyaset bilimcilerle ve diğerleriyle yaptığımız gibi açık bir kanıta çeviremeyiz. Fakat onlar arasında kesin bir birleşme hakkında geleceğin yalan söylediğini anlayan çok sayıda insan var.

Soru: Kişi hayatını tam anlamıyla karaya oturtacak pek çok yıkıcı faaliyet yürütüyor. Bu kendisi ve çocukları için ve etrafındaki kişiler için bir yıkım. İletişimlerinin onları çocuklar gibi mutlu edeceği, mutlu olacakları bir psikolojik durumdaki, bir gruptaki insanlarla sohbet edebilirim.  Aynı şey bir ekonomist veya pek çok diğer uzmanla yapılabilir. Bu bir grup içinde bütünleşik bir yapı inşa etmek için yeterli bir materyal midir?

Cevap: Kişi ikna edilecek, yükselmenin gerekli olduğuna inanacağı bir zemine sahip olacak. Başımın üstünde bir tehlike görüyorum ve eğer bu yolda devam edersem, kuşatıcı toplum aynı kalırsa daha beter olacak. Kendimi ve toplumu değiştirmek bir gereklilik.

İnsanlar bir yerden bir yere hareket eder kariyerler değişir, her şey değişir. Her şey sadece daha iyi bir duruma dönüşüm. Burada başka bir seçeneğiz olmadığını gösterirken aslında kendimizden kaçmamız gerekli. En önemli şeyin, kişiye bunun başka bir kaçışının olmadığı doğasına karşı bir meydan okuma olduğunu göstermek. Bunun devamlı olarak söylememin sebebi bu.

Bir Kayınvalideyle Dost Olmak Mümkün mü?   

Soru: Sosyal psikoloji önemsiz konuşmanın rolünden bahseder ve komşularınızla iyi bir ilişkiye sahip olmak olarak ifade eder. Karşılaşma sırasında basitçe bir “merhaba” demek kafidir. Bunu devamlı olarak yapmıyorsam genel görüntüde komşularıma borçlu kalırım. Bu borç maksimum değere ulaştığı zaman komşular benden kurtulur. Bütünleşik bir toplumda bu çeşit bir bilgi kişiye yardımcı olabilir mi?

Cevap: Elbette olabilir. Bu bilgi bizim bütünleşik bir halde bağlı olduğumuzdan ve böylece diğerlerinden belli sinyaller alma, en azından “merhaba” deme düzeyinde etkileşimde olma gerekliliğimizden bahseder. Bu iyi bir örnek.

Soru: Bir başka örnek verebilirim. İlişkiler arasındaki nadir bir etkileşimden bahsettik. Bir sebeple çok büyük bir insan grubu dostça bir ilişkiyi inşa etmeye çalışıyor, kayınvalideleri diyelim. Malum ki onları kızgınlık ve öfkeye vb. yönelten bağlarla derine gömülüler ve bunu başaramazlar. İntegral eğitimlerde insanların kayınvalideleri ile dost olmayı denememelerini söyleyebilir miyiz, yoksa bu farklı bir etkileşim formu mu?

Cevap: İnsanların saygı konusunda düşünceli olması gerekir. Bilhassa sahip olmamız gereken seviyede. Buna rağmen psikologların bugün yaptığı şeyi işletmek zorunda olduğumuzu düşünmüyorum. Eğer müşterek bütünlüğün düzeyine gelirsek, iyi niyetli, insanların genel duruşunun birbirleriyle gönüllü biçimde doğru bağlantılar kuracağı, birbirlerinden kaçınmayacağı veya gösteriş yapmayacağı yeri inşa edeceğiz.

Bizi dişli mekanizmalara benzer birbiri ile bağlantılı, karşılıklı pozisyonlara yerleştirecek samimi ortak etkileşimler tam olarak budur. Benden uzak olanlar olduğu kadar sıkı bağlantılarımın olduğu insanlar da var. Ancak sanki herkesle sıkı bir ilişkiye sahipmişim gibi de numara yapmamalıyım.

Eğer aile bağları vasıtasıyla kocalığa bağlıysam bu, madem ki bütün bunlar onun vasıtasıyla ve başka bir şekilde yapılıyor, annesine ve diğer akrabalarına da bağlı olmak zorunda olacağım anlamına gelmez. Koca olmasaydım muhtemelen onları hiçbir zaman tanımamış olurdum. Bu bağlantıları direk olarak izah etmek ve açıklık getirmek gereklidir.

Müşterek bütünlük vasıtasıyla insanların ilgisini çektiğimiz zaman, onlar müşterek ayrım veya müşterek yakınlığın tam olarak bütün bir sistem içindeki durumumuzdan kaynaklanması gerektiğini anlar.

Çünkü ben komşulu bir binada ya da komşulu bir kanatta yaşayan insanlara selam verme zorunluluğuna sahip değil iken, bir apartmanın aynı kanadında veya aynı katında yaşamak beni böyle yapmaya zorlar. Komşularıma selam veririm.

Diğer bir söyleyişle benim bu karşılıklı iletişime maruz kalma zorunluluğumun kapsamı bizim diğerleri ile uyumumuzu ve yakınlığımızı ifade eder. Dolayısıyla insanlar tarafından görülür ki, onlar hiçbir şeye mecbur değil. Aksine doğal olarak genel yapı ve herkes arasındaki tüm bir bağlantıya uygun olarak verilmiş bir teması uygulayacaklar.

Bunda bir sorun görmüyorum ve bunların hepsinin kişinin içinden kaynaklanacağını düşünüyorum.

Arkadaşım Egoizm

Soru: Erkek veya kadın genç insanlar gelecek için planlar yaptıkları zaman yaşayacakları yolu hayal ederler. Eşler, herkezin onların buna dair vizyonlarına katkı koyabildiği integral bir eğitim grubu içinde

Cevap: Bu bugün bile faydalı. İdeal bir aile resmi yaratırken egoistik doğamızı anlamalı ve buna karşı tümüyle objektif bir duruşa sahip olmalıyız. Eğer ben grubumu objektif olarak bir görüşmeye, hatta ondan önce kendimi analiz edecek ve ilave olarak grubun benim kim olduğum noktasında bana da açıklayabildiği bir bakış açısı, alışkanlıklar ve bir başkasının motivasyonları, doğa tarafından bana verilen ve bana telkin edilmiş bütün her şeyi görüşmeye açabiliyorsam, o durumda karşılıklı ilişkilerin tümüyle yeni bir sistemi içerisine doğru, bunun üstünde yükselmeye çalışırdık.

Bizim için rahat ve iyi olan müşterek bir şey oluşturduğumuz için birbirimizi kırmayı denemeyiz. Ve bütün negatif içsel egoistik etkiler tersine biçimde otomatik olarak onların üstündeki bir bütünleşmeye doğru dönüşür.

Sahip olduğum bu egoizm var olmaz ise görmeye başlarız. Sonra birbirimizle iletişime sahip bir bağlantı içerisine girebilecek hale gelirdik. Fakat bunun üstüne bu müşterek yapıyı inşa ettim. Egoizm gerçekte, görünüşte bana karşı oynayan, bana karşı olduğunu gösterirken gerçekte buna karşı direnç vasıtasıyla yeni bir aile, bir anti-egoistik toplum yarattığım karşılıklı ilişkilerimizde beni içten dışa çeviren ortağım, arkadaşım ve yardımcımdır.

Egoizm, onsuz hiçbir şey başaramayacağımız için bu toplumda hayati bir rol oynar. Doğanın bize içsel olarak telkin ettiği bir dokudur. Bir insan bir hayvandan nasıl farklılaşır? Egoizm aramızda karşılıklı yarattığımız karşıt yön hariç yıldan yıla nesilden nesle insanla büyür. Bizden uzaklaşacağına bize yakınlaşır. Reddedileceğine ve nefret edileceğine bir sevgi haline dönüşür. Her şey bunun içinde yer alır.

Yaşlanana Kadar Bekleme

Soru: Bir grup içinde bir adam ve bir kadın bu integral resmi hayal ettikleri şekilde integral bir geleceği tartışmaya başlıyorlar diyelim…

Cevap: Onların kendileri için güvende olmayacakları maddesel bir refahı dayanak alan ideal bir resim noktasında fantezi kurmamaları ve bir Rus deyişinde söylendiği gibi “aşk küçük bir evi kale yapar”: “kendi güzel evimizi yapalım”la özetlenmiş prensipten gitmeleri daha iyidir.

Soru : Fakat sevgi küçük bir evi kale yapar, salt psikolojik bir kavramdır.

Cevap: Elbette! Başka hiçbirşey gerekli değil. Minumumla kendilerini tatmin ettiklerini ve aynı zamanda mükemmel biçimde mutlu olduklarını görecekler. Kendilerini bu yalan bolluğunun koşuşturmasında yok etmeyi bırakacaklar ve bunun yerine, doğrudan mutluluklarını inşa edebilecekler. Bunun için akıllı olmaları gerekli. Bunu başarmak için insanları eğitmek, takip etmek, kayda değer bir düzeye çekmek gereklidir.

Genellikle çiftlerin çoğu bu noktayı yakalar. Karşılıklı anlayış, feragat (taviz) ve içsel bütünleşme onları birleştirir. Diğerinin zayıflıklarını ve alışkanlıklarını bilir, bir başkası üstünde değiştiremeyeceğimiz şeyler olduğunu anlarlar. Bir diğerinin zayıflıklarını sevmeye başlamak, bunu yapmak gereksizdir. Fakat bütün bunlar yaşla olur, diğer bir ifadeyle acı çekme vasıtasıyla. Çünkü bunlar olmadan önce (eğer önce boşanmazlarsa) yıllar geçer.

İnsanları bunun hakkında eğitmeliyiz.

Bireyselliği Yücelt

Soru: Kişiler dikkatlice dinlerken değerler sistemim hakkında kazara etkili bir kişi olduğum zamanki bir şey, ideal geleceği hayal eden ve etrafında oturan komünistler gibi, birlikte hepimiz ideal bir resmi inşa ederken bu tümüyle farklı bir şey. Mesele bu geleceğin gerçek hayattan fazlasıyla koparılmış olmasının kanıtlanmasıydı.

Cevap: Komünistler insanların eğitimine dair sistemi eksik bıraktı. Ve eğitim özellikle o zaman süresince Rusya’da ve bugünün Rusya’sında da çok büyük bir problem. Çünkü bugüne kadar insanlar kölelik psikolojisini korudular. Bireyin yavaş yavaş yüceltilmesi gerekli. Rusya bunun için bütün ön koşullara sahip.

İnsan, yani Adem seviyesine doğru bir yükselişe rağmen, kişinin toplum içindeki tüm çözülüşünün onun kişiliğindeki gelişimi simültane olarak kapsadığını farz ederiz. Bu Sovyet rejimi süresince yıkmaya çabaladıkları çelişkidir. Çünkü insanlar için; kişinin birey olabileceği, kendi fikrine, düşüncesine sahip olacağı ve bütün bu potansiyelini gerçekleştirebileceği bir eğitime ve terbiyeye dair sistem yaratamadılar. Basit bir ifadeyle kişiyi bir vida gibi sıkmaya çalıştılar: Bir akıla sahip değilsin; parti senin yerine düşünecek; iki elinden başka bir şeye ihtiyacın yok, bu yüzden sadece çalış, biz sana ne yapacağını söyleyeceğiz”, şeklindeydi.

Bu, Adem’in kendisine doğru çaba gösterdiğimiz sureti değildir. Doğamıza ters biçimde, egoizmi nötürleştirme, yok etme teşebbüsleri ve özgeciliği dahil etme, bu yönde kendini feda etme değildir.

Burada kişinin bütün egoistik güdülerini doğru biçimde kontrol altına alabilmeyi öğrenmesinden bahsediyoruz.

Doğal Bir Gereklilik

Soru: 1920 ve 30’larda meşhur bir Sovyet Psikolog olan Vygotsky “ideal ben” ve “gerçek ben” arasındaki farka dair konuşmalar kapsamında “yakınsal gelişim zonu” isimli bir kavramı ortaya attı. Eğer bu zon çok büyük olursa o durumda aynı noktada iki sistem arasındaki bağlantı kopar ve kişi gerçeklikle bağlantısını kaybeder. Ki bu Rusya’da olmuş olan şeydir, aldanışlar ve yalanlar ortaya çıkar. Bütünleşik bir toplumun ideal resmi ile insanların gerçek hali arasında çok büyük bir fark olduğu noktasında herhangi bir tehlike görüyor musunuz?

Cevap: Doğal gerekliliğin ne olduğunu anlıyor musunuz? O zamanlar, kesinlikle gerekli oldukları o halimizde tüm bu fikirler Rusya’da sadece arzu edilirdi. Eğer geri gitsek, o durumda kapitalist bir toplum yaratmak mümkün olsaydı, yıkılmış, yoksullaştırılmış ve kederlendirilmiş bir Rusya’da yaşayanlar için, özgür, gelişen batı dünyası dünyadaki cennet gibi görünürdü. Bugün bu durum geçersizdir. Bugün sadece tek bir resim; hem kesin yok oluş hem yeni bir seviyeyi inşa etme hali hepimizin önündedir.

Bu, kişideki bu noktayı devamlı olarak canlandırmanın gerekli olduğunu vurgulamamın nedenidir. Bir başka çözüm henüz mevcut değil.

Keza mevcut Avrupa krizine dair başka bir çözüm de yok. Devamlı olarak, gelecek toplantılara kadar bir şey düşüneceklerine söz vererek, karar vermeyi ertelemeye, bundan kaçmaya çalışıyorlar. Fakat elbette düşünecek bir şey yok. Çünkü kimse bu sonu gelmez hikayenin olumsuz sonuçlarını ve gelen kuvvetli yıkımı ön göremediğinden, hesaplayamadığından bu hikaye bitmez.

Başka Yolu Yok. Öncelikle Bu

Ve ikincisi çekme, gerilme hattı. Bence burada ciddi bir çalışmaya dahil olmalıyız. En önemlisi toplumu devamlı olarak geliştirmek. Kişi üstünde sadece tek bir etkili mekanizmaya sahibiz: kuşatıcı çevre. Sadece kuşatıcı çevre, başka olasılık mevcut değil. Psikologlar, sosyologlar vb. iyi. Fakat bir kişiliğin üstündeki kuşatıcı toplumun etkisi olmaksızın değişmeyecektir. İçerisinde yaşayacağı bir amacı onlardan alamayacaktır.

Bir uzman bana bütün bunlar hakkında konuşsa onu duyarım veya duymam. Bir an için korkarım, şaşırırım, bir kavrama bandırılmışım. Ve şimdi doğru bir şeyi, oraya ve şimdi taşımaya, gayret göstermeye ve bunu taşımaya hazırım. Kendime sözler veriyorum. Fakat sonra, sosyal olmaksızın, kuşatıcı çevre ve zorlayıcı güç olmaksızın gerçekte bunu asla yapamayacağım.

Bu fikri yukarı taşıyacak bir topluma ihtiyaç duyuyorum ve kıskançlık, haset, kendimi yükseltmeme ve keşfetmeme dair arzu ve utanç hissi gibi kişisel vasıflarıma dayanan, beni bunu yerine getirmeye zorlayan bir hareket: kim beni onlarla kıyaslar, çocuklarımın, sevdiğimin gözlerinde nasıl görünüyorum. Burada kişinin bu bilinçli, tanımlanmış, diğerleri ile birleşik bir bütünlüğün gerekliliği içine giderek dahil olmasına zorlamak için mümkün olan tüm kaynakları (ve egoizm onların etrafında mevcut olduğundan bütünüyle egoistik haldeler) kullanmamız gerekli.

Uzmanlar, psikologlar buna öncülük etmeli ve onların arkasında sosyal bir duvar, kitle iletişim.

İlk Adımlar

Soru: Kolektif bilinç egoizm tarafından bütünüyle yönetildiği durumda zorluk yalan söyler. Yirmi yıl önce psikoloji Rusya’da yeni yeni belirginleşmişti. Küçümsenerek karşılanırdı. Fakat bu durum kademeli olarak değişti. Umarım eğer integral eğitim, terbiye metodolojisini yükseltmeye devam edersek, yaratılışın kuvveti bizim bunu yakın zamanda gerçekleştirmemize yardımcı olacaktır. Ancak ne var ki şu aşamada bu henüz belirgin durumda değil.

Cevap: Eğer ilk uygulama adımından bahsediyorsak, o durumda ilk ve en önemlisi çeşitli alanlarda bilim adamları, uzmanları ve bütünleşme ihtiyacının yaratılışın kanunu ve bir yokuş, bir yükselme olduğunu anlayan insanları iyi, ciddi ve sanal biçimde birleştirmemiz gerekli. Bu durum bir üst dereceye doğru olan zorunluluğumuz, insanın yükselişi, gelişimin bir üst aşamasıdır.

Krizlerin kökenleri ve sonuçlarını net biçimde gösteren ve dönüştürmekte olduğumuz biz içindeki egoizmi bir çöküş noktasından yükseliş noktasına doğru tedavi ederek doğrulayan, krizler üstünde araştırmalara sahip ve bu temele oturan araştırmalarından bahseden uzmanların fikirlerini yüceltmeye başlamalıyız. Bütün bunlarla bir araya geldiğimizde bunu her bir kişiye açıklayabilecek durumda olacağız ve toplum halkalarına doğru genişleteceğiz. O durumda psikologlar, toplumun kendisi tarafından böylesi talep edilen, arzu edilen insanlar üstündeki tesiri şekillendirmeyi başlatacak o yeşil ışığı alacaklar.

Eşinin Kusurlarına Gözlerini Kapat

Soru: Bir psikolog olarak onlara bir çözüm sunarken insanlar için gerçekci bir resim yapmalı mıyım ve onlara gelecekte her şeyin sadece kötü olacağını söylemeli miyim?

Cevap: Eğer bir aile sürtüşmesinden ve çözümünden bahsediyorsak burada her şey çok basit. İnsanları eğitmek için karşılıklı psikolojilerine ve geneldeki insan psikolojine dair, çiftleri eğitecek kursları organize ederdim.

Yorum: Fakat insanlar gerçeğe katlanamaz…

Cevap: Aynı fikirde değilim. Gerçek, eğer olduğum yönün yaratılış tarafından olduğunu bilirsem tolere edilebilir. Almayı, çalmayı, diğerlerini aldatmayı ve onları kendi menfaatim için kullanmayı seviyorum. Kusurlarımı kabul etmek istemiyorum, fakat otomatik olarak diğer her insan gibi aile üyelerimin, eşimin ve vb. kusurlarına dikkat ediyorum. Herşeyi netleştirmek için bütün bunların üstüne konuşmak zorundayız. Belki insanların bir utanç veya çekince olmaksızın, kesin bir objektiflikte birbirlerine açıldıkları, çiftlerin samimi ilişkilerine dair örnekler gösteren filmler ve televizyon programları üretmemiz gerekli.

Bunlar iki biyolojik organizma iki psikolojik varlık, birlikte yaşar. Herbiri kendilerini ve diğer kişiyi nasıl algıladığını ve hissettiğini birbirine anlatır. Böyle bir sohbet onların gayet objektif olarak kendilerini, partnerlerini ve aralarındaki müşterek bir şeyi görmelerine izin verir. Şimdi herşeyin, bu tabiatın mevcut olduğu ve bunun hakkında hiçbirşey yapılamayacağı bir anlayışa sahip, nazik olası bir duruma doğru canlandırılması gerekli. Ve eğer direnç göstermeye devam edersek bu asla bir son bulmayacak.

40 yılı aşkın bir süredir eşimle yaşıyorum. Doğal olarak bu süre boyunca tekrarlı biçimde birbirimizin kusurlarını işaret etmeye çalıştık, birbirimizi kınadık fakat sonunda aynı yerde ayakta kaldık. Bu yer kişinin içinde kalır ve doğamızı değiştirmemiz imkansız olduğundan dolayı bunun üstünde yükselmek zorundayız. İnsanları bunlar hakkında eğitmeliyiz.

Bunun üstünde yükselerek, doğru biçimde çakıştırarak bütün bunların olumsuz olduğunu, bütün bireysel ve genel kusurların iyi bir şey içinde birleştiğini görmeye başlarız. Ve neden birlikte canlandığınızın ve birbirinizi tamamladığınızın sebebi ortaya çıkar. Bütün anlaşmazlıkların, çelişkilerin üstünde herbiriniz için ansızın ortaya çıkan neslinizi hayal bile edemeyeceğiniz gibi, içsel bir mevcudiyetin, birlikte varoluşunuzun rahat bir koşulunu yaratmaya teşebbüs edersiniz.

Diğer bir değişle herbirimiz kendimize ait olan ve bunun yaratılış tarafından verildiği bir şeye sahibiz. Her çiftde mevcut olanı kabul eder ve kendileri üstünde yükselmiş olarak birlikte karşılıklı bir uzlaşmayı inşa ederler. Henüz düzeltmedikleri egoizm üstünde uzlaşmaları bütünüyle başarılabilir. Bunun için çevrelerini ve tüm geri kalanı dönüştürmeleri gerekli değildir. Bu sadece herhangi bir çiftle düzenli bir çalışma demektir.

Medenice Beraber Yaşama mı yoksa Avrupa Pazarı mı?

Soru: Çalışmalarının ülkeye zarar vereceği düşünülen yabancılara dair bütün kararları verebildiğimizi varsayalım. Oysa daha pozitif veya daha negatif bir şey üstünde nasıl hem fikir olabiliriz?

Cevap: Eğer kişilerin bir uzlaşmaya zorlandığı bir aileden bahsediyorsak bu uzlaşmak veya koparmak zorunda oldukları şeydir. Fakat bizi yabancı işçiler örneği gibi birlikte olmaya zorlamayan bir egozim çeşidinden bahsediyorsak o durumda bu tümüyle farklı bir şeydir. Burada bir bütünlük, dünyalı ve medeni bir varoluş için eğitim üstünde inşa edilmesi gerekli bir hissiyata gelmemiz zorunludur.

Bana sıklıkla sorulur:

–       İsrailli misiniz?

–       Evet.

–       Komşularınızla bir sorununuz var mı?

–       Elbette! Bunu kim bilmez?

–       Ülke sınırlarının açılmasında hem fikir misiniz? Onlarla barış içinde yaşayabilir misiniz?

–       Elbette!

–       Öyleyse bunu neden yapmıyorsunuz?

–       Aynı fikirdeyim! Ancak biz herbirimizi eğittikten sonra…

Komşumla tüm bir karşılıklı anlayış aramızda belirene kadar aynı apartmanda yaşayamayabilirdim. Fakat bunun için eğitim süreci boyunca ilerlemenin, karşılıklı anlayışın, hissiyatın ve birbirimize yakınlığın gerekli olması söz konusu olacaktır. Bunsuz sınırları açamazsınız.

Avrupa’da sınırları açtılar ve şimdi onları yeniden kapatmayı istiyorlar. Neden? E, çünkü Avrupa piyasalarının mevcudiyetinin 20 yılı boyunca insanları buna adapte etmediler.

Piyasa bile değil, bunun bir Avrupa pazarı olduğunu bile söylerim. Çünkü eğitim veya insanların integrasyonunu aramadılar. Muazzam sayıda kültür, dil, her şey var. “Biz Avrupa’yız!” gerçekten Avrupa’lı mısın? Bugün bunun yalnızca tümüyle uyumsuz insanların bir topluluğu olduğu netleşiyor. Bu kadar zamandan sonra küresel bir Avrupa ulusu, paylaşılan kültürün bir çeşidi yaratıldı mı? Hayır. Tersine, tezatlıklar harici biçimde daha da ortaya çıkmaya başlıyor.

Diğer bir değişle eğitim kesinlikle tüm bu faaliyetlerin önünde yürümeli.

Ne yazık ki, bu ögeye yorum yapma özelliği kapatılmış.

"Kabala ve Hayatın Anlamı" Yorumlar RSS Feed