Bilgi ile Dengelenen Duygular

İntegral Eğitim, 4. Konuşma

Prof. Michael Laitman ile psikolog Anatoly Ulyanov’un Konuşması

13 Aralık 2011
Bilgi ile Dengelenen Duygular

Soru: İntegral eğitim kursları, ilk etapta, işlerini kaybetmiş insanları yetiştirmek için ön görülüyor. Bu insanların çoğu, hayatta, aile içinde birçok zorluğa, kendini ifade edememe durumuna ve hayal kırıklığına uğradılar.

Böyle bir grupta karşılaşabileceğiniz ilk şey, kızgınlık, hayal kırıklığı ve saldırganlıktır. Bu durumda olan insanlar, böyle uzak, soyut ve teorik bilgileri kabul edebilirler mi? İnsanlarla ortak bir zemin bulmak için nereden başlamak gerekir?

Cevap: Bizim başka seçeneğimiz bulunmuyor. Biz insanlar, iki bölümden- kalp ve zihin – oluşmaktayız ve bunlar birbirini dengelemeli. O zaman kişi uyum içinde kendisini geliştirir, dünyayı ve dünya içinde kendisini görür. Belki hem kendini hem de dünyayı dengesiz görmektedir, ama dünya görüşü az ya da çok doğru olur.

Bu nedenle, her şeyden önce, bugünün sorunlarının tümünü bilgi ile dengelemek zorundayız: Bu sorunlar nereden çıktı, sorunların kökeni nerede, gelecekteki gelişimimiz için neden onlara ihtiyacımız var, tam olarak gelmek zorunda olduğumuz şey nedir?

Her şeyden önce, insanların mutlaka eğitim kursunu almaları gerekir; yetiştirme, pratik çalışma ve oyun geliştirme derslerini değil – henüz bundan uzaktırlar. Bu tür gruplarda pratik çalışmalar, sadece her türlü sorun ve kriz durumları dengelendiği zaman başlar. İnsanlar sorunların özünü anlamaya başlarlar; artık sorun hakkında tartışabilir, karar verebilir, görüş bildirebilir ve gerçeği anlayabilirler. Ama bu anlayış, duygular bilgi ile dengelendiğinde gelir.

Eğer şimdi sokaktan 50 kişi alsak ve onlarla bugünün sorunları hakkında  konuşmaya başlasak,bizim bakış açımızı tamamen yanlış anlamalarıyla karşı karşıya kalırız. Buna bağlı olarak, duygular akıldan üstün gelir ve bu nedenle biz hiçbir yere varamayız.

Bugünün dünyasında olan budur. Doğa sisteminin genel yapısını, gelişimini (yolun başlangıcı, ortası ve sonu) ve insanlığın durumunu (şu an zaman ekseninin neresinde var oluyoruz) anlamadan, her şeyi sadece doğru sonucu almamızı engelleyen, küçük, günlük bencilliğimize göre değerlendiririz. Ayrıca, gelecek için de yanlış kararlar alırız ve böylece kendimizi daha zor duruma sokarız. Bu yüzden, şahsen hiç şüphem yok ki her şeyden önce, mutlaka eğitimi gerçekleştirmemiz gerekir.

Biz, çocuklar ile etkileşime böyle başlarız. Her zaman örnek olarak çocuklara doğal yaklaşımımızı sunmamız gerekir.

Her şey bir açıklama ile başlar. Çocuk gelişir ve hisseder: Bunu hissediyorum, şunu hissediyorum. İyi anne-babalık (doğru yetiştirme), çocuğun duygularını, her zaman açıklamalar ile ve onun ne hissettiğine ve her şeyi nasıl algıladığına karşı doğru yaklaşım sistemi ile tamamlamaktır. Bu denge  yetişkinlerde de olmalıdır. Bu olmadan, biz ilerleyemeyiz.

Bir grup, sadece bu bilgiyi kendine adapte ettiği ölçüde, duyguların nedenlerini, sonuçlarını, neden-sonuca dayalı gelişimini anlar ve kendine dışarıdan bakabilir. Bir insan kendisinin ötesine çıktığında, kendi “ben”ini ayırabilir, kendini ve toplumu dışarıdan görebilir.

Psikolojide de benzer şekildedir: Kişiye birey olarak değil, onu psikolojik bir nesne olarak görmeye çalışarak dışarıdan bakarsınız. Sonra, onu inceleyerek, onun kim  ve ne olduğunu bile açıklamadan, kendisine bazı somut öneriler, kısım kısım açıklamalar verirsiniz. Ama temel olarak, bu açıklamalar da bilgi ve duygular arasındaki bir tür denge üzerine kuruludur. Bu olmadan yapamazsınız.

Bu yüzden, her şeyden önce, önceki röportajda bahsettiğim kursları tanıtmamız lazım. Orada çok fazla bilgi vardır.

Bu bilgiler, insanlar tarafından,öğrenme sürecinde yavaş yavaş algılanır, sonra kişi bu bilgiyi duygularla beraber içsel olarak benimsemeye başlar. Bu noktada, insanların bilgi ve duyguları dengelemesine yardım edecek pratik egzersizlere başlamak gerekir.

Kişi, bu durumun ilk hissiyatını,materyali doğrudan çalışma esnasında alabilir. Ona bencilliğin kökeninden,gelişiminden ve özelliklerinden bahsetmeliyiz. Bencilliği, bizim kontrolümüz dışında var olan ve bizimle hiç ilgisi olmayan bir realite olarak tamamen objektif şekilde sunmalıyız. Böylece kişi her şeyi doğada var olduğu biçimiyle benimseyebilir.

Daha sonra aynı kursta, bencilliğin insan üzerinde nasıl çalıştığı hakkında kısa bir açıklama verilebilir: Dünyamızda, aile ilişkilerinde, çocuklarla ve kendisiyle olan ilişkisinde nasıl ortaya çıkıyor?

Yani, eğitimin en azından iki parçaya ayrılması gerekiyor,doğada ne olduğunu objektif olarak ortaya koyuyoruz ve bunu biraz kuru, akademik bir dil kullanarak ifade ediyoruz. Sonra buna ek olarak, bunu değerlendiriyoruz. Daha sonra, akıl açısından duygularımızı keşfetmeye çalıştığımız pratik çalışmalara başlanır.

Teorik çalışmalar ise her zaman akıldır ve biz onu inceler, kendimizi her türlü bilgi, veri, grafik, formül, imaj ve ilişkilerin incelenmesi ile doldururuz ve yavaş yavaş ona biraz duyguları ekleriz. Yani, öğrenim her zaman iki taraftan ilerler, “zihin  ve duygular”: duygularda akıl ve akılda duygular.

Kendinizden Utanmayın

Soru: Modern insan çeşitli sınırlamalardan oluşan bir zenginlik biriktirmiştir: Duygularını ifade etmesi önlenmiştir, duyguları değersizleştirilmiştir, vs. Bu nedenle, yeni bir şeye karşı standart tepkisi olumsuzdur. Başlangıçta, kişinin içinde, yeni bir şeye ilgi duymak ile ondan korkmak arasında her zaman bir mücadele yer alır. Korku ve dirence rağmen, kişinin ilgisini nasıl devam ettirebiliriz?

Cevap: İnsan hakkında, onun fizyolojisi, psikolojisi, sosyolojisi, aile ilişkileri, vs. hakkında konuşmaya başlarken, bunu objektif olarak, soyut şekilde, kişinin kendisine ilişkilendirmeden yapmak zorundayız. Ancak ondan sonra yavaş yavaş örnekler verebiliriz: Burada bir erkek, bir kadın ve çocuklar, burada bir kişi – kendisi olduğu gibi, öyle ya da böyle kendisine tepki veriyor, belli bir vizyonun, algının imajlarından oluşuyor, vb. Yani, soyut bir obje hakkında konuşmaya başlıyoruz ve yavaş yavaş bu objeyi kişinin kendisine yaklaştırıyoruz. Bu şekilde olduğunda, bir sorunla karşılaşmayacağımızı düşünüyorum.

Konunun gerçeği şu ki modern insan bunların hiçbirini bilmiyor. Biz doğamızı gizlemeye çalışıyoruz, kendi kendimizden ve başkalarından utanıyoruz, başkaları kötüye kullanır diye düşünerek zayıflıklarımızı göstermekten korkuyoruz. Kesin fikirlerimin arkasında sağlam bir duvar gibi durduğumu göstermek zorundayım, aslında hiç böyle olmasa da.

İnsan, toplum ve doğanın, küresel ve genel anlamda ne olduğunu yavaş yavaş açığa çıkardığımız zaman, neyin neden olduğu gerçeğine yavaş yavaş alışmaya başlıyoruz: Bu ben değilim ve bendeki her şey benden bağımsız olarak çalışıyor.

O zaman bu “ben” gerçekten nedir? “Ben”, sadece doğa tarafından onda yaratılanın ne olduğunu inceleyebilendir.

Birbirlerinden veya hastalarından çekinmeyen doktorlar gibi ya da kendilerinin ve başkalarının duygularını utanç duymadan ifade edebilen ve bunun bir nesnel gerçeklik olduğunu anlayan psikologlar gibi, biz de olduğumuz gibiyiz. Benzer şekilde, aynı zamanda kişiyi de bu duruma getirmemiz gerekir.

Her şey, bir sonraki gelişim aşamamızda herkesin her şeyle tamamen entegre olması gerçeğine dayalı olmalıdır; doğanın tüm parçaları bir insanda birleşir, insan onlarla birleşir, insanlar birbirleriyle birleşir ve doğa ile birlikte tek bir organik bütünü temsil ederiz.

Böyle bir durumda, başkalarından saklamaya çalıştığım, mahcup olduğum ve gizlemem gereken bir şey yoktur. Sonunda, tam tersine, kendimi tamamıyla açığa çıkarmak ve herkes ile bağ kurmak zorunda kaldığım bir duruma ulaşmam gerekir.

Annesinin kucağında yatan bir bebek gibi: O, hiç kimsedir ve hiçbir şeydir, ama anne tüm dikkatini ona odaklar ve doğa tarafından, annesine ilişkin olarak o hiçbir engele, sınıra veya perdeye sahip değildir; tersine, tam bir bağ mevcuttur. Yani, integral eğitimin sonucu olarak bizim de gelecekte böyle bir bağı elde etmemiz gerekir.

Bu nedenle, bu derslerin akışı, dersleri kendi yapılarında ve aralarındaki ilişkide (bir ders başlar ve bir başkası biter veya birkaç ders birbirine paralel olarak devam eder) tecrübe ederek, zaman ekseni üzerinde yapılanmalıdır. Dersler birbirini tamamlamalıdır veya birbirini takip etmeli ya da birbiriyle örtüşmelidir. Böylece  insanlar, yavaş yavaş kendilerine, grupta çalışan diğer öğrencilere ve tüm dünyaya karşı doğru yaklaşımı geliştirirler.

Grup Oluşumunun Özellikleri: 

Soru: Bir önceki programda, integral eğitim kursunun, bencilliğin gelişim tarihinden başlaması gerektiğini, ardından da “realitenin algılanması” ve psikolojinin eklenebileceğini belirttiniz. Sizin bakış açınızdan, bu disiplinlerin hangi sırayla eklenmesi gerekir?

Cevap:  Bu bize yeni gelen insanlara bağlıdır diye düşünüyorum. Yine de, yapılarına göre gruplar oluşturulmalıdır. Sonuçta, halk kitlelerinin kendi kanunları vardır – biri diğerini etkiler. Bazen elli kişi arasında bir kişi, kendi ifadeleri ile nihilizm ya da fanatizm gibi kavramlarla, grubu  ters yöne çekebilir, kolaylıkla tüm sistemi bozabilir, vs.

Öncelikle, grubu oluşturması gereken insanlar, kim olduklarını, kendi dünyalarının genel görünümünü, yaşam anlayışını, felsefesini göz önünde bulundurmuş olmalıdırlar. Basit ya da sıradan insanlar, ev hanımları veya mühendislik ya da teknik bilimleri çalışanlar, bilim adamları ve sanatçılar olabilirler.

Bu nedenle, grubu, insan stokuna  bağlı olarak oluşturmak gereklidir; insanların başta sahip oldukları kendi dünya algılarına göre. Gerçi bu algı, faaliyetlerinde  ve toplumlarında olan bozuk ilişkiler yoluyla onlara empoze edilmiş, onlarda uyandırılmıştır. Ancak, bu konu dikkate alınmalıdır, çünkü çalışmak için sahip olduğumuz unsur budur. Bu unsuru  ortak bir paydaya getirmek bizim işimizdir, çünkü sonuçta, bizim beklediğimiz şey, tüm bu insanların, ortak bir bilgi, duygu ve anlayış tabanında birbirine bağlanmasıdır.

Bunun sonucu olarak, gruplardan çeşitli prototipler elde ederiz ve çalışma sırasında, onları genel bir forma getirmemiz gerekmektedir ve her biri ortak paydaya yönelik kendi yolunu oluşturacaktır.

Doğal olarak, bazı gruplar, materyali daha duygusal olarak; diğerleri ise bu materyali daha kuru, bilimsel, teknik olarak algılayabilir. Bazı gruplar kendi bencilliklerinin gelişim seviyesine göre materyali algılayabilirler, örneğin ev kadını (seviyeden bahsediliyor, hiçbir şekilde insanın bulunduğu durumu ya da düzeyi aşağılamak anlamında değil) kendi bariyerinin üstünde yükselemeyebilir  ve diğer gruplar ise, bu süreci  analiz etmeye, idrak etmeye çalışabilirler. Tamamen kendi değer yargılarına göre bu süreç gerçekleştirilmeye ve kavranmaya çalışılacaktır.

Yani, tüm gruplar için disiplin setleri hemen hemen aynı olmalıdır, ancak farklı gruplarda her disiplinin farklı derinlikte geliştirilmesi gerekir. Dersler birbirini takip etmelidir, bencilliğin gelişimi üzerine olan ders dışında. Bu ders, çalışmanın sonuna kadar, tüm çalışma süresince devam edecektir ve çalışmaların bitiminde kişi ile kalacaktır.

İnsan, yaşama “salındıktan” sonra, edinmiş olduğu verilerle çalışmaya son vermeyecektir; yani sanki bizim kurslarımıza devam ediyor gibi olacaktır. Bu kurslar, gerçekte sonsuzdur çünkü doğa ile tam birliğe ulaşmamız gerekmektedir. Bir insanın üzerindeki çalışma, belirli bir zaman süresi ile sınırlı değildir – tıpkı girilen ve geçilen sınavlar gibi – hayatın her anı böyle geçer, birbirleri ile çevre ve doğa ile tam bir denge sağlayana ve tamamen rahat olduğunu hissettiği ana kadar.

Bunu yaparken, kişiye sürekli yardımcı olmalıyız ve medya, sanal öğrenme sistemleri, televizyon ve radyo aracılığıyla ona hayatı boyunca eşlik etmeliyiz.

Bu yüzden kursları hangi sırayla oluşturmalıyız konusunda tam olarak bir şey söyleyemem; her biri ne ölçüde genişlemeye ya da daralmaya maruz kalacak, örneğin psikoloji dersi ya da bencilliğin gelişimi dersi. Tek bir sonuç olmalıdır: ilk başta sosyal statüleri, gelişim düzeyleri ve dünyaya yaklaşımları açısından aşağı yukarı benzer olan insanlardan oluşan her grupta, ortak bir formun oluşumu.

Elbette, bu ortak duruma rağmen, toplumdaki integral birlik sürecine ve karşılıklı sorumluluğa katılım düzeyine bağlı olarak gruplar farklılaşacaklardır. Bencillikleri düşük seviyede olan ve dolayısıyla duygusal ve zihinsel gelişim düzeyleri düşük olan gruplar da vardır. Daha fazla gelişmiş gruplar da vardır. Ama yine de gruba yalnızca bencilliği açısından bakarak, duygusallığını ve zekâsını düşünmeden, bir grubu dışlayamayız.

Tüm grupların analizi ve sentezi yapılacaktır; istatistik ve teşhis açısından gereken çalışmalar gerçekleştirilecektir. Bu, başlı başına çok ilginç bir psikolojik sorunsaldır. Günün birinde bu büyük, integral bütünlük anlayışı, dolayısıyla insanlığın birleşimi hususu, müspet bilime dahil edilecektir diye düşünüyorum.

Grubun seçimi :

Soru: Programların birinde, yüksek öğretim sistemi hakkında konuşurken, kişinin şahsen çeşitli kurslara katılmasının ve kendisine en yakın olanı seçmesinin çok önemli olduğunu vurgulamıştınız.

Örneğin, integral eğitim kursunda insanların içsel özelliklerine göre bir grup oluşturduk. Diğer grupları gezerek, gerçekten kendilerine uygun bir grup bulma konusunda onlara bir fırsat vermeli miyiz? Ya da tam tersi, hemen kişinin bu grupta – diğerinde değil – çalışmasının daha iyi olduğuna dair bir koşul mu koymalıyız?

Cevap: Şahsen çalışan kişiler için fiziksel grupların sabit olması gerektiğini düşünüyorum. Fakat kişinin gruptan gruba geçtiği özel durumlar tabii ki mümkündür.

Ancak, çalışmaların uygulamalar, tartışmalar ve rol oynama egzersizleri ile birleştiği bir gruba katılmış ve bu grup ile etkileşime girmiş bir kişi için, farklı bir gruba geçmenin kolay olacağını sanmıyorum. Belirli bir süreden sonra, başkaları ile onların duygusal ve zihinsel algı seviyesinden bağımsız olarak, doğru ve kolay etkileşim ve bütünsellik anlayışına ulaşana kadar, kişi bunu yapamaz.

Grup etkisi altında, kişinin kendisinden özgürleşmesini sağlayan ilk aşamada, bu durumun kesinlikle sabitlenmesi gerektiğini düşünüyorum.

Ortak Duygu, Ortak Zeka ve Ortak Kalp

 

Soru : Varsayalım ki insanlar integral eğitim gruplarında bir süreliğine teorik ve pratik dersleri çalışarak “pişerler”. Sonrasında tabii ki kişinin bütünselliği öğrenmesi, yani gerçek dünyaya açılması gerektiği an gelir.

Cevap: Bunun için yavaş yavaş grubu büyütme ve birleştirme safhası başlar. TV’de programlar, sanal ağlarda tartışmalar yaparlar. Akabinde insanlar, tam anlamıyla doğa ile uyumun son haline gelene kadar, integral eğitime ve integral bağı öğrenmeye yaşamları boyunca devam ederler.

Bu nedenle grupların kademeli olarak birleştirilmesi, kişinin eşit olduğu, tamamıyla insanlığın tüm düzeylerine bağlı olduğu ve bütün insanlığı kendi içinde hissettiği durumu öngörür. Her birimiz “yuvarlak” bir toplumda var olduğumuzu hissediyoruz, duygusal düzeye, zeka düzeyine ya da başka verilere göre sınıflandırılmış değil, yani doğa tarafından bize verilen ancak henüz geçemediğimiz parametrelere bağlı olmayan bir toplumda var olduğumuzu hissediyoruz.

İntegral toplulukta, insanın gelişimi, karşılıklı sosyal sorumluluğa, başkalarının duygu ve düşüncelerine dahil olmaya, başkalarına karşı tutumlarında onlarla birleşmeye bağlı olarak gerçekleşir. Bu durumda “kişisel ben” kaybolmaya ve “ortak duygu” oluşmaya başlar: Ortak zeka ve ortak kalp. Bu şekilde sanal yolla birleşmiş insan, “Adam” denilen koşula gelmiş olur. Ardından insanlar arasındaki tüm farklar yavaş yavaş eşitlenir.

Bunlar, insanın sadece hayal edebildiği koşullar olacaktır: Herkes eşit olmalıdır, herkes aynı şartlarda, koşullarda yaşamalıdır, vs. Yani, her birimiz olabildiğince ve arzu ettiği ölçüde, tek bir zihinden ve duygudan bakacak hayata. Bu durumda hiç kimse kendini eksik hissetmeyecek, çünkü herkes için her şey sağlanacaktır; mükemmel bir beyin ve saf bir kalp herkes için geçerli olacaktır.

Çabaların Birleştirilmesi

 

Soru: Şu an, çeşitli insan etkileşimi biçimleri vardır. Bunları genel olarak iki türe ayırabilirsiniz. Birinci tür etkileşim sürecinde, insanlar yeni bir proje oluşturulma ihtiyacını duyarlar. Birbirleriyle tanıştıktan, teorik eğitimin ilk aşamasını bitirdikten ve kendi aralarında birlik olduktan sonra, diğer insanlara faydalı olacak bazı güzel şeyler yapmak, iyi bir tasarım yapmak gibi doğal istekler onlarda belirir.

Diğer türde ise, insanlar kendi yaşamlarındaki bazı kişisel sorunları çözme sürecindeyken gruba geliyorlar, bazı tecrübeleri edinmelerinin ardından farkındalıkları gelişiyor ve tekrar dış dünyaya geri dönüp bu entegrasyon deneyimlerini aktarmaya çalışıyorlar.

İntegral eğitim kurslarında, dünyadaki ortak eylemler için bu iki tür insanı birleştirmek mümkün müdür?

Cevap: Şimdilik kongrelerde çeşitli oyunlar yapılıp seyahatler düzenlenmekte. Grup içinde bu tür faaliyetleri yapacak insanlar var. Çabalar ve maddi kaynaklar birleştirilerek geleceğin toplumunun prototipi oluşturulur.

Bu bir oyun gibidir; birkaç günlük zaman zarfında insanlar, onlar için özel olarak oluşturulmuş zor şartlarda birleşirler. Bu koşullar onları birleşmeye, karşılıklı sorumluluğa ve katılıma, kendi egosu üzerinde yükselmeye, başkalarına ne kadar bağlı olduğunu anlaması için başkalarına yardım etmeye teşvik eder. Ancak bu şimdilik sadece “laboratuvar” denen çerçevede yer alıyor.

 

“Altın Çağ’’ Grubu

 

Soru: İntegral eğitim kurslarında yaşlı insanları ayırmamız gerekiyor mu yoksa onlar da diğer yaş grupları içinde olabilecekler mi?

Cevap: Grupların yaşa göre seçilmeleri gerekir diye düşünüyorum. Yaş unsurunun, insanlar arasındaki zihinsel farklılık, davranış tarzları ve algılama biçimleri üzerindeki etkilerini hepimiz biliyoruz.

Fakat sonuçta karşılıklı destek ve karşılıklı dahiliyet noktasına varıldığında, duygusal, zihinsel algı ve yaş bakımından tüm sınırlamalar ortadan kalkmış olacaktır. Ama başlangıçta mümkün oldukça homojen bir grup yapısı oluşturulması gerekmektedir.

Soru: Öğretmenlerin de grubun yaş vb. yapısına uygun olması gerekir mi; öğretmenler grubun şartlarına bağlı mıdır?

Cevap: Doğa, benzerlik, form eşitliği ve özelliklerin bileşimi kanununa dayanmaktadır. Yani biz burada doğru bir şekilde aynı prensipleri (doğanın prensiplerini) izlemeliyiz. Orta yaştaki öğretmenler, orta yaş gruplarına, gençler, gençlerin grubuna. Fakat genç gruplara da orta yaş öğretmenler atanabilir. Ancak yaşlı olmaması gerekir ki bu anlaşılabilir bir durumdur.

Mümkün oldukça, grubu engellerden arındırmalı ve dersin doğru ve açık şekilde algılanması için öğretmen ve grup arasındaki ilişki doğru zeminde inşa edilmelidir.

Soru: Yaşlı insanlar için erkek ve kadın olarak ayrı gruplar oluşturmak gerekiyor mu?

Cevap: Hayır. Yaşlı insanların buna gereksinimi olduğunu sanmıyorum; onlar her türden ilişkiye alışmışlardır çünkü bu onlar için çok doğaldır. Kendi niteliklerini değiştirmeye ve onlara asker gibi sportif komutlar gibi yönlendirme yapmaya gerek olduğunu sanmıyorum.

Aralarındaki etkileşim, rekabet veya diğer iç dürtüler üzerine değil, karşılıklı yardım üzerine kurulmuştur. Burada birbirlerine karşı (hayata, dünyaya vs..) tamamen farklı bir tutum vardır. Bunun tamamen farklı bir psikoloji oluşturacağını anlıyoruz.

Yani bahsedilen “altın çağ”, artık böyle bir ilişkiler zincirini gerektirmiyor. Çocuklar ve gençler için ne ise, yaşlılar için de aynısı geçerli olacaktır. Şu anda gençler arasında kendini ifade etme, liderlik mücadelesi gelişmiş durumda; ancak burada ilgilendiğimiz kişi yapısı tamamen sakinleşmeye yöneliktir. Ama yaşlı insanlar için elbette materyalin farklı bir şekilde sunumu ve farklı bir öğretim yolu seçilmelidir.

Hayat Tecrübesinin Değeri

Soru: İntegral yaklaşımı yaşlılara öğretmek konusunda özel olan nedir?

Cevap: Onların bunu daha büyük bir anlayışla karşılayacağını düşünüyorum, çünkü sonuçta bir hayat yaşamış olan insan, hayatının “efendisi’’ olmadığını  anlar. Sanki hayat onun üzerinden geçmiş gibidir, hep ona emirler vermiştir ve o, hayatına emir verememiştir.

Bu yaşta insanlar artık  kabul ediyor ki doğa, bizim üzerimizde çalışıyor ve şu anda onların,yaşamı anlamak, idrak etmek ve muhtemelen onu bir şekilde düzeltmek için daha fazla  zamanları olmadığı için, onlar daha çalışkan, duyarlı ve şefkatli oluyorlar.

Buna ek olarak, büyük bir güçlükle kazanılan hayat deneyimi, insana sunduğumuz  önerilere karşı tamamen farklı bir yaklaşım verir. Başlangıçtan itibaren, kişi öğrenmeye açıktır ve elbette, eğitime katılımı çok samimidir. Biz, kişiye, kendisine kalan kısa süre içinde, bu uyuma ulaşmasını sunuyoruz.

Bu insanlar, kendilerini bazı başarılara göre değil, yaşamın sonuna  göre ölçerler ve yaşarlar. Genel olarak, insanın bilinçaltında bulunan bu sürekli his, onun tüm  davranışını belirler.

Burada, yaşamlarının bitiş noktasını sevinçle, edinimle doldurmamız ve maddesel hayatın ötesinde var olan yeni seviyeye doğru yükselmelerini sağlamamız gerekir.  Biz onlara öyle bir duygu vermeliyiz ki sanki uçuyorlar ve bir şeylere çarpmak üzereler ve aniden bir motor ortaya çıkıyor ve onları engelin üzerinden alıp yükseğe götürüyor. Tam da böyle bir olasılık duygusu onlara güç verecektir ve o zaman kesinlikle grup çalışması onlar için çok kolay olacaktır.

Bu grupların bize çok ciddi yardımı olacağını umuyorum. Çünkü, prensip olarak, bu tür gruplardan ne kadar fazla oluşturabilirsek, kendimizi  bütün insanlığın içine dahil etmemiz o kadar daha kolay olacaktır.

Bu arada, günümüzdeki uzun ömürlü olma durumu (yaşam süresi, geçmiş yüzyıllara kıyasla iki katından fazlaya katlandı), insanın  yaşam deneyimini biriktirmesi demektir. Eski  zamanlarda insanlar, 30-40 yıl yaşarlardı ve hayatta hiç deneyim kazanmadan,  genç yaşlarda ölürlerdi. Antik çağlardan beri, XVIII yüzyıla kadar, insanlar en fazla 35-40 yıl yaşıyordu. Bu kadar kısa bir yaşam döngüsü olduğuna inanmak şimdi güçtür. İnsanın neredeyse hayatta bir şey edinmesi için hiç zamanı yoktu, çok çabuk hızla yaşlanıyordu  ve ölüyordu. Her şey bir şekilde çok çabuk kopuyordu.

Günümüzde, büyüyen bencilliğimiz, kendi gelişimine göre, bize yaşama ve aynı zamanda yaşam deneyimini ve insanda altmış yıl ve ötesinde oluşan görüş açısını içselleştirme fırsatı veriyor. Bizim bu durumdan  faydalanmamız gerekir. Bugün, insanlığın çoğunluğunu yaşlı insanlar oluşturmaktadır. Bizim metodumuza ve sonuçlarına sempatiyle yaklaşan bu gruptan faydalanmamız ve onlar aracılığıyla tüm insanlıkta entegrasyon için belirli, doğru bir arka plan oluşturmamız gerekir.

Dolayısıyla, hiçbir şekilde bu grupları göz ardı etmemeliyiz, genelde toplumun bu kısmına otomatik olarak şöyle davranırız: “Bizi rahatsız etmesinler diye onlara gerekli tüm koşulları sağlayacağız. Bırakın bir yerde, bankta otursunlar ve huzur içinde  hayatlarını yaşasınlar.”  Hayır, onlardan çok güçlü gruplar oluşturmalıyız. Onlar, bizim yöntemimizi, bu yöntemin yararını ve insanlığa sunduğu hayat kurtarıcı çözümünü çocuklarına ve torunlarına dağıtacaklardır.

Soru: Birçok yaşlı insanın, hayat hikâyelerini anlatmaya çok düşkün olduğunu  tecrübelerimizden biliyoruz. Onların bu hikâyeleri paylaşmalarına fırsat vermek gerekir mi?

Cevap: Yalnızca eğer psikolojik bir örnek olarak bize yardımcı oluyorsa: Ne ilişki kurdun, ne gördün, ne yaşadın. Tabii ki, yaşlı insanlar bunu severler, ama onların hikâyelerine, inceleme ve analiz eşlik etmelidir: Bu neden oldu, ne sağladı, bu konu bugün bize ne öğretmeli, vs.

Yaşlı insanların her türlü toplantıda vakit geçirmeleri onlara kalmış, ama biz bu konuyu dikkate almalıyız ve yaşanılan hayat deneyi ile nasıl ilişki kurulacağını onlara  öğretmeliyiz.

Hayatı Uğurlamak Değil, Onu Karşılamak

Soru: Bahsettiğimiz integral eğitim kurslarında, insanlar günde 7-8 saat için bir araya geliyorlar ve birlikte ilk önce bilgilerin verildiği hazırlık aşamasından geçiyorlar, yani bir eğitim alıyorlar ve sonra uygulamalı bölüme doğru ilerliyorlar. Bu bölümde psikolojik bir etkileşim içinde farklı durumlardan geçiyorlar. Eğitim ve öğretimin yanı sıra,bayramları birlikte kutlamak için bu programda herhangi bir yer varmıdır?

Cevap: Devamlı olarak. Sonuçta, birlikte 7-8 saat geçirdikten sonra, en azından günde bir veya iki  kez yemeğe katılmalılar. Bir öğle yemeği ve de öğleden sonra küçük bir mola olmalıdır. Dinlenme molaları olmalıdır ve etkinliklerde sürekli bir değişim olmalıdır; aksi takdirde insanlar yapamazlar, özellikle yaşlılar – hepsi uyuya kalır.

Serbest oldukları için, günlerini sabah ve akşam dersleri olarak bölmemiz ve gün ortasında dinlenmeleri için, ev işleri ve kendi doğal ihtiyaçları için onlara bir zaman vermemiz gerekir. Sonuçta, bu özel bir yaş grubudur ve artık fizyolojileri tamamen sağlıklı olmayabilir.

Gruba dahil olan kişinin, sadece  zaman geçirmesini değil, aynı zamanda, içinde parlak geleceğini bulduğu, yeni bir toplumu elde etmesini sağlamak bizim hedefimizdir.

Onlara neşeli bir beklenti ortamı oluşturmamız gerekir, bu ortam onlara psikolojik destek verecek ve gerçekten onları iyileştirecektir. Bizimle oldukları ilk saatlerden itibaren, yalnızca bu konu üzerine çalışmamız gerekir.

Onlara çeşitli akşam etkinlikleri, danslar düzenlemeliyiz. Yani halihazırda özel bir yaklaşım olmalıdır.

Onların bizim yöntemimize maruz kalışlarının, bu metodun gerçekleşmesi için duydukları arzunun  ve iyi niyetlerinin, diğer yaş grupları üzerinde olumlu bir rol oynayacağını bir kez daha vurgulamak istiyorum. Yaşlı insanlar herkesi etkilerler ve bunu nasıl yapacaklarını bilirler. Bu yaş grubunu biliyoruz: Aslında oldukça aktiftirler. Onların fiziksel görünümlerine dayanarak, onların pasif olduğunu düşünürüz ama gerçekte onların etkisi çok güçlüdür.

Yükselten korku

Soru:  Herhangi bir grupta ortaya çıkan korku, özellikle yaşlı olanlarda hissedilir: Ya sonsuzluk ve mükemmellik hissi elde etmek için zamanım yoksa? Bu korku ile başa nasıl çıkılır?

Cevap: Onlara, gençlerde  olduğu gibi ileriye dönük değil, ulaşılabilir ve hızlı bir şekilde gerçekleştirilebilir, belirli hedefler vermek gerekir. Aynı zamanda, doğa sisteminin tüm küresel resminden, doğanın sonsuzluğundan, yaşam döngülerinden ve onun içinde bizim yaşam döngülerimizden bahsetmek gerek. Yani, başından itibaren ciddi bir psikolojik destek vermeliyiz.

Soru: Bir programınızda, ölüm korkusunun bir kişinin yaşamını engellediğini,  felç etmesine neden olduğu söylediniz. Genç olanlarda bu daha az görülür, belli bir yaşta olanlarda ise daha fazla. İntegral eğitim metodunda korku ile nasıl baş edilir? Nasıl onunla çalışmalıyız?

Cevap: Doğa içindeki yerimizi doğru olarak açıklamanın, kişinin doğa içindeki yerini, ölüm yerini ve biyolojik yaşamlarımızı anlamak için bir anahtar olduğunu düşünüyorum. Kişiyi bir sonraki seviyenin anlayışına getirmemiz gerekir, henüz hissetmese de önce bunu anlaması gerekir.

Kişi, bu bütünselliğe, birleşmeye ulaşan diğer insanlardan oluşan belirli, kritik bir kitleye bağlı olduğunda, sonsuzluk ve mükemmellik hissine ulaşır. O zaman, sanki kendimizin ötesine yükseliriz, kendi ötemizde tek yürek ve tek zihinde bir insanın görüntüsünü oluştururuz. Fiziksel bedenimiz, bu tek görüntüye eşlik eden bir hayvan gibi var olur, köpek veya kedinin bizim yanımızda yaşaması gibi.

İnsanların bu konu üzerine dikkatini çekmemiz ve onları böyle bir hisse getirmeyi denememiz gerekir. Aslında, onların tarafında hiçbir direnç olmadığı düşünüldüğünde, psikolojik olarak bu o kadar zor değildir, aksine destek ve sonuçların beklentisi vardır. Onlar, her şeyin geçtiğini ve kaybolduğunu bilerek, insanlığın birleşmeye ve yakınlaşmaya doğru mutlulukla koşan kısmını temsil etmektedirler.

Yaşlı insanlar, ölümün ötesine yükselme duygusu uğruna, bu kaçınılmaz,yaklaşan son gerçeğinin üzerine çıkmak için, her şeyden kolayca vazgeçerler. Bizim onlara öyle bir his vermemiz gerekir ki sanki dağın tepesine çarpacak olan uçak, aniden bazı güç sayesinde kaldırılıyor ve yükseklere yöneliyor. Bu duyguyu, onlarda hızlı şekilde oluşturabiliriz diye düşünüyorum.

Buna ek olarak, yaşlılar için kursların tabii ki daha kolay olması gerekir. Onlara büyük bir teorik ve pratik eğitim gerekmez, onlar sadece memnuniyetle paylaşıma katılacaklar. Ve özellikle, tüm yaşlı insanlarda ortaya çıkan bencillik ve korku, onları yükselten bir sonuç elde etme arzusu, bunların hepsi, toplumdaki diğer gruplara hareket için çok önemli bir platform sağlayacak diye düşünüyorum.

Tüm Eğitim Kurslarının Temel İlkesi

Soru: İntegral eğitim kursunun yaklaşık on kurstan oluştuğunu söylediniz. Bencilliğin gelişiminin tarihi kursu, insanlığın tam birleşimine kadar devam edecek olan bir kurs. Realitenin algısı ve psikoloji kurslarından başka hangi kurslar vardır?

Cevap: Biz mutlaka insanın fizyolojisini öğrenmeliyiz ve göstermeliyiz ki  vücudumuzun tüm organları birbirine bağlı olarak, holistik prensibe göre bütünsel olarak düzenlenmiştir. Organların hepsi karşıt unsurlardan oluşmuştur ve farklı şekilde çalışırlar, ancak her organ kendisi ve başkaları ile uyum içinde hareket eder. Bu uyumun dışındaki durum, hastalık olarak adlandırılır ve hemen tüm organizmanın çalışmasında aksamalara neden olur.

Benzer biçimde, her insan, toplum organizması içinde, onun birleşik, integral ve aynı zamanda özel bir parçası olmalıdır. Kimse benim kişiliğimi ihlal etmiyor, ama kendimi toplumun tümü ile doğru şekilde dengelemeliyim, o zaman toplum da tek, sağlıklı bir organizmayı, sağlıklı bir kolektif yapıyı temsil edecektir. O zaman birlikte bu kolektif yapı doğa ile birleşecektir.

Genel olarak, kendimle, toplumla ve doğayla nasıl organik olarak ve bütün olarak bağ kuracağım hakkında sürekli düşünmek zorundayım. Başlangıçta, diğer insanlarla bağ kuramaz durumdayım ve bilmem gerekiyor: Doğaya göre bu bağ doğru mu, değil mi? Yani kişi, grup, toplum ve doğa – her şey aynı anda oluşmalıdır.

Ve bu nedenle kurslarımızın aşağıda sıralanan çalışmaları içermesi gerekir:

1. İnsan fizyolojisi, bütünsel sistemlerin fizyolojisi, yapısı, onların birbirine bağımlı olma ve geri bildirim mekanizmaları, izleme faktörü, entegre sistemlerin yapısı ve basit geri bildirim döngüleri olan küçük sibernetik sistemler olduğu  gibi, belirli bir amaca doğru olan belli bir yön boyunca ilerleme ve sistemi dengeleme;

2. Evrenin ve toplumun yapısı, realitenin algısı ve tarih;

3.Grupta, ailede, kendi üzerinde ve toplumda pratik uygulama;

4. Kriz, krizin nedeni ve amacı;

5. Pratik aktivitelerle desteklediğimiz eğitim kursları. Gezileri, turları vs. içerir.

Tüm derslerin prensibi, biz egoistler tarafından, bütünsel olmayan, karşıt ve parçalara ayrılmış olan diye algılananın tersine, kişiye dünyanın bütünselliği duygusunu vermektir. Bunu bu şekilde algılamak, böylece parçalara ayırıp “yutmak”, kendi çıkarımız için maksimum şekilde sömürmek, bizim için daha uygundur.

Ama bu sistemin integral biçimde çalışmak zorunda olduğu gerçeği hakkında düşünürsem ve bundan dolayı kendimi iyi hissedersem, o zaman bunu öğrenmek zorundayım: onun etkileşimini, birbirine bağımlı oluşunu ve küresel boyutunu. Bu, benim empati kurmama, merhametli olmama ve onun ortağı olmama yardımcı olur.

Onun için bu derslerin hepsi gereklidir ve birbirleriyle ilişkili olan on tane disiplinden daha fazlasını içermez. Tüm dersler (her biri kendi özel konusuna vurgu yaparak) konuların netleşmesini sağlar: İntegral, analog ve otomatik sistemlerin küçük teknik detaylarından, bizim vücut yapımız, fizyolojimiz ve psikolojimizden, karşılıklı etkileşime doğru aşamalı bir geçiş olmalıdır.

Her ders bir uzman tarafından sunulmalıdır. Her uzman, tabii ki, gruba uygun olmalı, yani, psikolojik pratikten bilindiği gibi, grupla uyum sağlamalı, insanlar tarafından saygı görmeli, algılanmalı, dediğini duyurmalı. Buna göre onlara davranmalı, onlara uygun yaşta, konumda, vb. olmalı, çünkü henüz başkalarını “görünüşe göre” değerlendiren acemi kişilerle ilgileniyoruz. Ona rağmen, prensip olarak, şu an sisteme dahil olarak çalışan kişiler, akademik derecelere bakmaksızın, öğretmen olabilirler. Bununla birlikte, yine de bir öğretmenin dinleyici tarafından saygı duyulan bir kişi olması tercih edilir.

Tartışma | Share Feedback | Ask a question




"Kabala ve Hayatın Anlamı" Yorumlar RSS Feed