Şafağı Uyandırmak Bizim Elimizde

Soru: Kongrede kadınlar arasındaki bağ, erkeklerimizin ne kadar yüce olduklarını ve çölde Işığı almaya hazır olduklarını görmemizi sağladı. İçimizdeki bu imaja nasıl tutunabiliriz?

Cevap: Bu hayret verici, fakat sağolsun kadınlar bağ kurdular, erkeklerin yaptığı işin ne kadar özel olduğunu hissettiler. Daha önce bunu hissetmiyorlardı, buna, “Seni eylemlerinden bileceğiz,” denir, aynı eylemi uygulayarak kadınlar erkeklerin durumunu anlar. Şimdi kadınlar erkeklerin nasıl bağ kurduklarını, birbirlerini nasıl kucakladıklarını ve kolektif eylemlerle nasıl bağı edindiklerini anlıyorlar.

Daha önce, kadınlar bunu hissetmediler, çünkü birlikte değillerdi, bir kap, bir arzu değillerdi; bunda herhangi bir fayda hissetmediler ya da bağ kurmak için herhangi bir çekim veya eğilim hissetmediler. Fakat şimdi bu durumu hissetmeye başlıyorlar. Bu, “yapmak ve duymak” koşuluna ihtiyacımız olduğuna dair hepimiz için bir örnek; işte bu şekilde çalışır.

Dolayısıyla kadınlar, erkeklerin ne kadar yüce olduklarını görebiliyorlar. Bu imaj anında kaybolsa bile, düşüşten korkmamalıyız, fakat daha ziyade onu yükseliş olarak kabul etmeliyiz. “Kalbin katılaşması” geldiği zaman, yapabildiğimizce çabuk onun üstesinden geleceğiz. Daha fazla yükseliş ve düşüş oldukça, birbirimize daha inatla tutunacağız, karşılıklı destek sağolsun.

Korkmamalıyız, aksine, mutlu olmalıyız: bırakın düşüşler gelsin; onları yükseliş olarak kabul edeceğiz! Sadece birbirimize tutunmalıyız ve bitiş çizgisine çabucak ulaşmalıyız. Ancak, duranlar ve düşmek istemeyenler, bir yerde takılı kalırlar. Hoşa gitmeyen duygulardan korkmamalıyız, fakat daha ziyade bu duyguların üzerine çıkmalıyız.

Duygularımıza bu kadar bağımlı mıyız? Eğer bir sonraki gün, kongrede olan her şey ortadan kaybolursa, çalışma alanı burasıdır, sanki kongre salonundan ayrılmamışız gibi kendini bu durumda tutmaya çalışırsın.

Şimdi hissettiğimiz “kalbin katılaşması”, amacın önemini içimizde kendi başımıza uyandırmamız için verilmiştir. Fakat bunu yapabilir miyim, tabii ki hayır! Bu yüzden bize bir grup verilmiştir, çoktan  inşa ettiğimiz bir çevre. Çoktan inşa edilmiş çevrenin gücüne göre, şimdi bana bir düşüş verilir. Düşüş, grupla daha da güçlü şekilde bağ kurmam gerektiğine işarettir.

Eğer bağ son bulduysa ve bu fırsat geçtiyse, nasıl bağ kurabilirim? Yapabildiğimizce kuvvetle bu bağı korumaya çalışmalıyız, etkilenebildiğim iki, üç diğer kadın bile yeterlidir. Aslında, eğer kişi kendisinin dışında biriyle bağ kurarsa, orada ne kadar kişi olduğu önemli değildir: bir milyon, bir milyar ya da sadece bir kişi. Esas olan şey, dışarıda olan birisi olmasıdır. Dolayısıyla benim için esas olan şey, mümkün olduğunca hızlı şekilde bir bağ bulmaktır ve onu kaybetmemektir.

Düşüş, çevreden ayrılmış olduğum durumdur; aksi takdirde, o bir düşüş değildir, sadece egoist, kötü  ruh halidir ve bunun maneviyatla hiçbir ilgisi yoktur. Manevi düşüş, kişi doğru çevreden ayrıldığı ve uzaklaştığı zaman olur.

Eğer bunu anlarsak, tüm yükselişlerin ve düşüşlerin sadece çevre açısından olduğunu görmeye başlarız. Düşüş, çevreden uzaklaştırıldığım zamandır ve ego çevre ile benim arama girer. Ben, diğer taraftan, bu egonun üstesinden gelmeliyim ve egoya rağmen, tekrar çevre ile birleşmek üzere geri dönmeliyim.

Sonra ego tekrar bizim aramıza girer ve çevreden daha da uzaklaşırım ve sürekli olarak bu direncin üstesinden gelirim ve geri dönerim, bir makinadaki piston gibi. Her seferinde uyanan yeni egonun üzerinde sürekli olarak birleşmeye geri dönerim ve böylece çalışmamı çabucak bitiririm, çabamın, beni grupla birleşmiş durumda tutmak için gereken çabamın ölçüsünü doldururum.

Eğer kişi bu çalışmayı birleşme içinde kalarak bitirirse, Yaradan’la birleşme ona ifşa olur, ilk manevi seviye. Dolayısıyla düşüşlerden korkmamalıyız, fakat onlara hazırlıklı olmalıyız ve tam tersine, kendi başımıza “şafağı uyandırmalıyız” ve şafağın beni uyandırmasını beklememeliyim.

Farklı durumlar gelecektir: “Bırakın akşam olsun ve bırakın sabah olsun.” Kendi başımıza şafağı uyandırabilirken çoktan akşam gelmiştir.

Günlük Kabala Dersi, 1. Bölüm, 15.1.2013, Rabaş’ın Yazıları

Tartışma | Share Feedback | Ask a question




"Kabala ve Hayatın Anlamı" Yorumlar RSS Feed