Daily Archives: Ocak 4, 2013

En Büyük Ceza

Soru: Bazen deriz ki dünyamız cehennem yeridir. “Cehennem” anlayışının maneviyattaki ve dünyevi anlamdaki izahları arasındaki fark nedir?

Cevap: Kabala’da, bir diğeri için nefret hissinin yanıp tutuşmasına cehennem denir. Bu hissiyat dostlardan ve Yaradan’dan uzaklaşma, yabancılaşmadır, öyle ki Malhut’un içinde (arzunun içinde) açıkça görünür; manevi kökümüze göre, bu bir ateş gibi hissedilir.

Şimdi bu şu şekilde hissedilmiyor: “ona bakmak istemiyorum ve onunla konuşmak istemiyorum; onu sevmiyorum, böylece, onu itiyorum.” Şöyle ki, bugün bir şeyden hoşlanmadığımız ve nefret ettiğimizde bu konuma sahip değiliz. Cehennem, manevi seviyede ortaya çıkan bir nefret hissiyatıdır.

Ancak nefretin daha derin algısı Yaradan’dan bağlantısızlık konumudur. En büyük ceza budur fakat şimdiki seviyemizle ilişkili değildir.

23.12.2012 Tarihli sanal Dersten

Algılamanın Anlayışları

Kabala bilgeliği çalışmasında, “Hakim sadece gözleri ile gördüklerine sahiptir” prensibine göre uygulanabilir bilimsel bir araştırma gerçekleştiririz. Başka bir deyişle, Kabala bilgeliğinde, doğamızı değiştirmemizin ölçüsüne göre, sonucu görebiliriz. Ancak, bu sonuçlar içimizde belirirler. Kişi bir laboratuvardır. Özelliklerini değiştirir ve sonrasında yeni bir gerçeklik keşfeder.

Şimdi, mevcut özelliklerimle belli bir boyut keşfederim ve özelliklerimi değiştirdiğim zaman, başka bir paralel boyut keşfederim ve sonrasında da başka bir tane ve başka bir tane daha. Bu özellikler, gerçekliğin bu katmanları “seviyeler” olarak adlandırılırlar ve Kabala bilgeliği bize tam olarak her seferinde daha geniş ve yüce bu yeni hislerimde ve aklımda, topluma göre daha yüksek bir boyuta yükselmem için aldığım, beni geliştiren bu kuvvet ile kendimi nasıl değiştirmem gerektiğini söyler.

Aynı zamanda, yeni algılayışım geçmiş “resmi” silmez. Sadece bilimin hakkında konuştuğu daha yüksek bir gerçekliği algılayarak ben de daha yükseğe yükselirim. Bu keşfettiklerim ve bilim arasında bir çelişki ya da tezatlık yoktur. Diğer yanda, bilim benim algılamamın bir parçası olarak görünür.

Aslında, geleceğin bilimi sizin manevi uzayı algılamanızdır. Bu, kişide beliren değişimler anlamında “manevi”dir

Bu nedenle, bir bütün olarak  doğanın ne olduğunu bilmesek de, “dünyalar”ı, yeni algılamaları keşfederiz. Kabalistler, bizlere algılamamızın bizden önce gelişmesi gereken 125 seviyesi olduğunu söylerler. Bunların her birini Reshimot (bilgi genleri, izlenimler, Masachim (perdeler) ve Aviut’(arzunun derinliğine) göre keşfederim. Herşey hesaplanmış ve ölçülmüştür; herşey saatin işlemesi gibidir; herşey bana içsel  olarak gerçekleştirdiğim değişikliklere göre ifşa olur. Ben değişirim ki bu idrak ettiğim anlamına gelir. Tekrar değişirim ve tekrar idrak ederim, bu şekilde tekrar ve tekrar devam eder.

Bu yüzden, “düzeltmelerin sonu” denen safhaya kadar süreç devam eder. Kabalistler, her ne kadar yedinci, sekizince, dokuzuncu ve onuncu binlik ve ötesindeki seviyeler hakkında konuşsalar da sonrasında ne olduğunu bize söylemezlar. Son düzeltmede açıklamalarını bitirirler çünkü sürecin geri kalan kısmı hakkında konuşmak imkansızdır.

125 seviyenin hepsinin sonuna kadar gitmeniz gereklidir ve sonrasında yeni bir değişime doğru geçeceksiniz, bu dünyamızdan manevi dünyaya yükselmeniz ile birlikte geçeceğiniz bir değişimdir bu. Bu algılamanın doğru bir değişimidir, içsel dönüşüm, tekrar düzeltmenin sonunda yer alacaktır ta ki tamamen entegre bir bütün haline geldiğinizde, tıpkı Yaradan gibi. Sonrasında, düzeltilmiş olmanızdan sonra, bugün kelimeler ile anlatılamayacak şekilde daha yüce birşeye hazır ve layık hale geleceksiniz. Bunun nedeni, manevi seviyelerde zaten zamanı aşarsınız. Yaşamı ve ölümü, yer ve hareketi ve dünyanın tüm sınırlamalarını aşarsınız. Daha fazlası ise bunun ilerisindeki safhalar hakkında konuşamayız. Mevcut zihnimiz ve hislerimiz bunları algılamaya yetkin değillerdir.

Bu yüzden, şimdi, farklı bir soruyu tartışmaya başlarız, bu soru insanlık hakkındadır ki, şimdilik dünyayı beş cismani, hayvansal duyularımız ile algılıyoruz. Nasıl, Keter, Hohma, Bina, Zeir Anpin ve Malhut olarak adlandırılan beş ilave duyuyu daha edinebiliriz?

Bunları arzumuzun beş seviyesinin kalınlığını düzeltmemizin seviyesine göre ediniriz ki bunlar kök safhası, faz bir, faz iki, faz üç ve faz dörttür. Bu beş duyumu nicelik ve nitelikte sürekli olarak büyümekte olan kalınlığın üzerinde geliştiririm. “Hayvansal” bedenim olduğu gibi kalır, aynı sırada, katman katman doğanın yeni parçalarını algılarım ve tanımlarım.

İlginç olan nokta ise genelde beliren en küçük parça dahil, belirsiz ölçekte, gerçekliği hala anlamama ve hissetmeme tüm 125 seviyenin sonuna kadar yardım eder.

 Günlük Kabala Dersi 23/12/12, 4.bölüm,  “Kabala Bilgeliği ve Felsefe”