Monthly Archives: Ocak 2013

Şafağı Uyandırmak Bizim Elimizde

Soru: Kongrede kadınlar arasındaki bağ, erkeklerimizin ne kadar yüce olduklarını ve çölde Işığı almaya hazır olduklarını görmemizi sağladı. İçimizdeki bu imaja nasıl tutunabiliriz?

Cevap: Bu hayret verici, fakat sağolsun kadınlar bağ kurdular, erkeklerin yaptığı işin ne kadar özel olduğunu hissettiler. Daha önce bunu hissetmiyorlardı, buna, “Seni eylemlerinden bileceğiz,” denir, aynı eylemi uygulayarak kadınlar erkeklerin durumunu anlar. Şimdi kadınlar erkeklerin nasıl bağ kurduklarını, birbirlerini nasıl kucakladıklarını ve kolektif eylemlerle nasıl bağı edindiklerini anlıyorlar.

Daha önce, kadınlar bunu hissetmediler, çünkü birlikte değillerdi, bir kap, bir arzu değillerdi; bunda herhangi bir fayda hissetmediler ya da bağ kurmak için herhangi bir çekim veya eğilim hissetmediler. Fakat şimdi bu durumu hissetmeye başlıyorlar. Bu, “yapmak ve duymak” koşuluna ihtiyacımız olduğuna dair hepimiz için bir örnek; işte bu şekilde çalışır.

Dolayısıyla kadınlar, erkeklerin ne kadar yüce olduklarını görebiliyorlar. Bu imaj anında kaybolsa bile, düşüşten korkmamalıyız, fakat daha ziyade onu yükseliş olarak kabul etmeliyiz. “Kalbin katılaşması” geldiği zaman, yapabildiğimizce çabuk onun üstesinden geleceğiz. Daha fazla yükseliş ve düşüş oldukça, birbirimize daha inatla tutunacağız, karşılıklı destek sağolsun.

Korkmamalıyız, aksine, mutlu olmalıyız: bırakın düşüşler gelsin; onları yükseliş olarak kabul edeceğiz! Sadece birbirimize tutunmalıyız ve bitiş çizgisine çabucak ulaşmalıyız. Ancak, duranlar ve düşmek istemeyenler, bir yerde takılı kalırlar. Hoşa gitmeyen duygulardan korkmamalıyız, fakat daha ziyade bu duyguların üzerine çıkmalıyız.

Duygularımıza bu kadar bağımlı mıyız? Eğer bir sonraki gün, kongrede olan her şey ortadan kaybolursa, çalışma alanı burasıdır, sanki kongre salonundan ayrılmamışız gibi kendini bu durumda tutmaya çalışırsın.

Şimdi hissettiğimiz “kalbin katılaşması”, amacın önemini içimizde kendi başımıza uyandırmamız için verilmiştir. Fakat bunu yapabilir miyim, tabii ki hayır! Bu yüzden bize bir grup verilmiştir, çoktan  inşa ettiğimiz bir çevre. Çoktan inşa edilmiş çevrenin gücüne göre, şimdi bana bir düşüş verilir. Düşüş, grupla daha da güçlü şekilde bağ kurmam gerektiğine işarettir.

Eğer bağ son bulduysa ve bu fırsat geçtiyse, nasıl bağ kurabilirim? Yapabildiğimizce kuvvetle bu bağı korumaya çalışmalıyız, etkilenebildiğim iki, üç diğer kadın bile yeterlidir. Aslında, eğer kişi kendisinin dışında biriyle bağ kurarsa, orada ne kadar kişi olduğu önemli değildir: bir milyon, bir milyar ya da sadece bir kişi. Esas olan şey, dışarıda olan birisi olmasıdır. Dolayısıyla benim için esas olan şey, mümkün olduğunca hızlı şekilde bir bağ bulmaktır ve onu kaybetmemektir.

Düşüş, çevreden ayrılmış olduğum durumdur; aksi takdirde, o bir düşüş değildir, sadece egoist, kötü  ruh halidir ve bunun maneviyatla hiçbir ilgisi yoktur. Manevi düşüş, kişi doğru çevreden ayrıldığı ve uzaklaştığı zaman olur.

Eğer bunu anlarsak, tüm yükselişlerin ve düşüşlerin sadece çevre açısından olduğunu görmeye başlarız. Düşüş, çevreden uzaklaştırıldığım zamandır ve ego çevre ile benim arama girer. Ben, diğer taraftan, bu egonun üstesinden gelmeliyim ve egoya rağmen, tekrar çevre ile birleşmek üzere geri dönmeliyim.

Sonra ego tekrar bizim aramıza girer ve çevreden daha da uzaklaşırım ve sürekli olarak bu direncin üstesinden gelirim ve geri dönerim, bir makinadaki piston gibi. Her seferinde uyanan yeni egonun üzerinde sürekli olarak birleşmeye geri dönerim ve böylece çalışmamı çabucak bitiririm, çabamın, beni grupla birleşmiş durumda tutmak için gereken çabamın ölçüsünü doldururum.

Eğer kişi bu çalışmayı birleşme içinde kalarak bitirirse, Yaradan’la birleşme ona ifşa olur, ilk manevi seviye. Dolayısıyla düşüşlerden korkmamalıyız, fakat onlara hazırlıklı olmalıyız ve tam tersine, kendi başımıza “şafağı uyandırmalıyız” ve şafağın beni uyandırmasını beklememeliyim.

Farklı durumlar gelecektir: “Bırakın akşam olsun ve bırakın sabah olsun.” Kendi başımıza şafağı uyandırabilirken çoktan akşam gelmiştir.

Günlük Kabala Dersi, 1. Bölüm, 15.1.2013, Rabaş’ın Yazıları

Lütfen Oyalanmayınız, İleriye Doğru Hareket Ediniz!

Soru: Yukarıdan emir gelmeden parmağımı bile kaldırmıyorsam, ıslahım için ne yapabilirim, benim özgür seçimim nerededir?

Cevap: Islahımız ile ilgili özgür seçimimiz yoktur. Özgür seçimimiz yalnızca ıslahı hızlandırmak içindir. İçinden geçtiğiniz seviyeleri araştırmanıza gerek yoktur. Onların içine daldığınızda oyalanacak ve ilerlemenizi geciktireceksiniz.

Yapabileceğiniz yalnızca tek faydalı hareket ıslahınızı hızlandırmaktır. Bu, size ifşa olmuş seviyelere kesinlikle bağlı değildir. Bu yalnızca sizin birlik olma hissiyatınız ve diğerleri ile olan bağ hareketlerinize bağlıdır.

Nitekim çalışmamız basittir ve bizler buna ilkel bile diyebiliriz. Yapmanız gereken tüm şey, size ne olursa olsun veya ne ile karşılaşırsanız karşılaşın, bunun üzerine yükselip devamlı bağı arzulamaktır. Bu çalışmanın sonucu olarak, yeni bir zihne, bilgeliğe, şükür ki hep tek yöne ısrarlı bir şekilde yöneldiğiniz için ilerleme sağladığınız hissine sahip olduğunuzu, aynı ”öküzün yükü ve eşeğin taşıdığı ağırlık” gibi kendinizi tek yöne odakladığınızı keşfedersiniz.

8.1.2013 tarihli Günlük Kabala Dersinin 1. bölümünden, ”On Sefirot Çalışmasına Giriş”

Birleştirici Kuvvet Nereden Geliyor?

Anlamamız gereken şey eğer ki bir kişi, doğanın en değerli yaratılanı olarak, başarması pek mümkün olmasa bile birlik ve bütünsellik için gayret ederse, bunun sayesinde kendisi için çalışan doğanın bütünselliğini uyandırır. Bizler bunu değişik sistemlerde, farklı nesnelerde ve nasıl büyüdüğümüzün şekline bile bakarak görebiliriz.

Bir çocuğun nasıl geliştiği görüyoruz. Yetişkin olabilmek için, bir şeyde başarılı olabilmek için içgüdüsel atılımlar yapar. Her zaman gerilim halindedir. Bu atılımlar neden başarılıdır? Onu neden yetişkin hale getirirler? Sayısız çabalar sonucu nasıl ve neden öğrenir, büyümeyi, idrak etmeyi, gelişmeyi neden sağlar? Arzusu ile kendisinde, kendisini geliştirecek doğanın gücünü uyandırır.

Aynı doğa, bizi geliştiren ve kademe halinde bitkisel, hayvansal ve daha sonra durağandan (cansızdan) insan seviyelerini yaratmış olan güç, bizim çabalarımız ve çalışmalarımıza karşılık verir. Birlikte bununla bütünsel olmaya gayret edersek, birbirimiz ile bütünleşirsek o zaman akıbetinde aramızda baştan başa bizi sarmış olan genel kuvvetin belli açık görünümünü keşfederiz. Bu demektir ki, birlik için gayret gösterdiğimizde, zaten doğada var olan birleştirici gücü kendi üzerimizde uyandırırız.

Kabtv’den,  ”Bütünsel Dünya” 27.12.2012

Kadın Kongresi: Hiçbir Şey Kolay Gelmez

Soru: Nasıl “kendinden çıkabilirsin”? Herkesle içsel konsantrasyon aracılığıyla, düşüncede mi bağ kurarsın, yoksa fiziksel temas ve etkileşim ile mi?

Cevap: Herkes farklıdır, fakat reddediliş, herkesde kişinin egoizmine göre açığa çıkar ve buna göre, çaba göstermesi için ona fırsat verilir. Bunun birisi için daha kolay ve başka birisi için daha zor olduğunu düşünmemelisiniz. Birisine her şey kolay gelse bile, bu sadece başlangıçtadır. Yani, hiçbir şey hiç kimseye kolay gelmez; herkes için eşit olarak hesap edilmiştir.

Daha açık ve canlı insanlar vardır  ve tam tersine, bazıları daha kapalı ve içe dönüktür. Fakat sonuçta, hiç kimse diyemez ki o, diğer kişiden daha fazla ya da daha az çaba göstermelidir; bu ölçü herkes için eşittir; sadece ifade edilişlerde, dışsal açığa çıkış tarzında farklılıklar vardır, fakat daha fazlası değil. Bu yüzden kıskanmamız gereken kimse yoktur. İnsanın doğasına göre, her zaman ona Yukarı’dan verilen koşullarla, engellerin üstesinden gelmesi için ona güç ve beceri verilmiştir.

Sanal Ders, 6.1.2013

Kadın Kongresi: Bir Dua

Soru: Birleşmiş kadından ne dua çıkmalıdır?

Cevap: Daha ileri bir birlik amacıyla, birleşmiş kadından birleşmiş erkek için birleşmiş dua çıkmalıdır! Ve daha başka bir şey değil. Ve aynı şey erkeklerden de çıkmalıdır çünkü aramızdaki birlik aracılığıyla “Adam” denen şeyi edineceğiz, orada Yaradan ifşa olacak, söylendiği üzere: “Erkek, kadın, aralarında Şehina.” Sağ ve sol çizginin orta çizgide birleştiği bir duruma ulaşmamız gerekir ve orada Yaradan ifşa olacaktır.

Dolayısıyla, şimdi hem kadınlar hem de erkekler hazırlanıyorlar: kadınlar kendi kongrelerinde ve erkekler kendi kongrelerinde, aynı haftanın sonunda. Ve sonra ne yapacağımızı göreceğiz; öyle arzular yaratabileceğimizi düşünüyorum ki kadınların birliği, bize birleşmiş kadın imajını verecek ve erkeklerin birliği, birleşmiş erkek imajını verecek ve sonra manevi olarak birleşmeye başlayabileceğiz. Maneviyatta birbirimizi ne kadar özlediğimizi hissetmeye başlayacağız, alma niteliği ile ihsan etme niteliğinin karşılıklı olarak bağ kurmaya başladığını hissedeceğiz ve Yaradan aramızda ifşa olacak. Elde etmemiz gereken budur.

Dolayısıyla, genel kadın arzusu (hisaron), Yaradan ile birleşmek için kendimizin üzerine çıktığımız zaman açığa çıkar, Yaradan’a  giden yolda  hissederiz ki eşimizi, erkek kısmını bulmalıyız.

Bu nihai bağdır! Bunun sizi nasıl sevinçle doldurduğunu hissedeceksiniz, onun doyumu en yüksek zevk! Bunu kelimelere dökmek imkânsız! Bu dünyaya dair çeşitli zevkleri hayal edin, milyonlarca yıldan beri dünyadaki insanlardan onların hepsini bir araya toplayın ve bu güçlü zevki milyarlarca kez daha fazla hissedeceksiniz. Hiçbir kıyaslama yok ve bu sadece Nefeş de Nefeş ışığı, en küçük manevi ışık.

Sanal Ders, 6.1.2013

Egomun Aynası

Soru: Kongre sırasında fiziksel düşmanlık, kayıtsızlık, ilgisizlik ve sadece izleyici olma arzusu hissettiğimiz zaman, bu durumların üstesinden nasıl geliriz ve nasıl gelmeye çalışmalıyız?

Cevap: Hepsi ruh haline bağlıdır. Örneğin, çocuğuna karşı nasıl fiziksel bir hoşnutsuzluk  olabilir ki?  Başkası ondan hoşlanmayabilir fakat benim için o kendimindir. Kadın bunu anlar. Dolayısıyla, her şey kendimizi neye uyumladığımıza bağlıdır.

“Fiziksel düşmanlık” kavramı diye bir şey yoktur, sadece amaç vardır. Ve bu benim için önemli olduğu ölçüde, amacı elde etmenin araçlarını, amacın kendisiyle aynı değer ve yücelikte algılamaya başlarım. Amaç adına, birisine yakınlaşmalıyım, onunla konuşmalı, onu kucaklamalı ve birleşme eyleminde birlikte olduğumuzu hissetmeliyim, o zaman kişinin kendisine bakmam.

Ve genelde, dışsal olan şey ne demektir? Nihayetinde, bana gösterilen insanlar değildir, benim onlara yaklaşımımdır, belli bir imajda kendi yansımamdır. Bu kişiyi izleyerek, kendi üzerimde ne kadar çok çalışmam gerektiğini idrak ederim ve kadın ya da erkek o kişinin kesinlikle bununla bir ilgisi yoktur. Öylesi bir formda gördüğüm, kendi egoizmimdir, kişi değildir. Kendimi gördüğüm bir ayna gibidir. Bu tam bir sistemdir, Şamati makalelerinden birinde ifade edildiği üzere: “Yaradan Senin Gölgendir.”

Öyleyse, burada nasıl bir reddediliş olabilir? Aksine, canını sıkan şey, tam olarak en etkin metotdur, birbirine yaklaşma ve kendinin üzerine çıkma fırsatıdır. Bunu deneyin ve bunun böyle olduğunu göreceksiniz. Ve baştan sona, bu senin içinde eziyet edecektir, seni geri itecektir, fakat ileri gitmeye devam etmelisin. Vaktini boşa harcama! Bunu kaybetmek çok yazık olur. Herkesi gör, kendini iptal etmeye çalış ve sonra herkesle birlikte akışla birlik içine alınacaksın.

Kongreden önce tüm kadınları birbirinden af dilemeye, eski şeyleri unutmaya ve tüm yeni bir seviyede başlamaya teşvik edeceğim. Bir parça kendinizin üzerine çıkmaya çalışın; aksi takdirde, Kabala çalışmakla ne yapıyorsunuz? Her zaman “kendini” izleyemezsin. Aksine, onun üzerine ayağını basmalısın ve ezmelisin.

Sanal Ders, 6.1.2013

Kadın Kongresi: Hoş Bir Sürpriz

Soru: Birçok kadın için kongre sürpriz oldu. Her kadın kendi başınayken, erkeklerin etrafında birlikte olma talebinden, “birleşmiş kadın” durumuna keskin bir geçiş oldu.

Cevap: Dünya değişti ve şimdi ileri adım atmamız gereken durum açığa çıktı. Koşullar bunu zorluyor ve bundan kaçış yok.

Asla düşünmemiştim kadın gruplarıyla uğraşmam, onlarla Kabala hakkında, ıslah, yetiştirme ve her şey hakkında konuşmam gerekeceğini. Çocuk yetiştirme konusunda konuşmak tamam ama kadının birleşmiş imajını yaratmak hayır.

Fakat birdenbire, erkekleri ileri itmek için, kadınların erkeklerin etrafında birleşmesi ihtiyacı oldu. Bu arada, bunun hakkında birkaç sene önce konuşmuştum. Sonra, kongrede, bir resim çektik, kalp şeklinde bir daire yaratarak, erkekler içeride ve onları saran kadınlar, sanki erkeklere baskı yapıyor, maneviyatı talep ediyor gibi.

Dört yıl geçti ve birçok şey değişti. Kadınların birliğine ve erkeklere manevi yardıma talep var ve sadece erkeklere baskı yapıp, “bana manevi kazanç olarak ne getirdin?” diye sormak değil, fakat bu sürece daha aktif şekilde katılmak gerekir. Zamanın gerekliliği budur.

Kadınların, her birinin kocasını ileri iterek sadece erkeklerin arkasında durması değil, aynı zamanda bizim önümüzde, birleşmiş erkek imajı önünde durmaya hazır olan, birleşmiş kadın imajını oluşturmak üzere kendi aralarında birleşmesi için ihtiyaç ortaya çıktığında, zamanı gelmişti.

Bir sonraki adım olarak koşul o kadar birdenbire belirdi ki beni bile şaşırttı. Ben her türlü değişikliğe alışığım (ne çok şeyden geçtim!), fakat bu değişimler benim için yeniydi.

Bu yüzden, tamamen yeni bir seviyeye, manevi ıslaha doğru yükselişe girdiğimizi anlamamız gerekir. Eğer bunun üzerinde çalışırsak ki bunu çok çabuk yapabiliriz, o zaman ifşayı, üst dünya ile ciddi manevi birleşimi edineceğiz. Onun üzerimizde nasıl “nefes aldığını” bir parça hissetmeye başlayacağız, bunun yakınlaşmasını dört gözle bekleyeceğiz. Gerçekten umut ediyorum ki bu olsun.

 Sanal Ders, 6.1.2013

Tüm Seviyelerde “Çiftler”de Islah

Soru: Kongre sırasında neden bağ kurarız? İhsan etme niteliğinin ifşası için bir kap hazırlamak için mi, yoksa sadece erkekleri desteklemek için mi?

Cevap: Öncelikle, ayrı olan erkek kabı ve kadın kabı yoktur. Atsilut dünyasının Malhut’u tüm ruhları içerir ve erkekler ve kadınlar onun içinde birleşmezlerse, Zer Anpin ve Malhut’u, bizi ıslah etmesi için Üst Işığı çekmek üzere birleşmeye uyandıramayız.

Bugün, biz, erkekler ve kadınlar, yani kırılmış ruhlar, Atsilut dünyasının Malhut’una MAN’ı (ıslah için talep) yükseltmeliyiz. MAN,  erkeklerin ve kadınların kolektif arzusuyla birleşmeli ve Zer Anpin ile ilişkide olmalıdır. Sonra “ baba ve anne” denen daha da üst bir çifti harekete geçirirler.

Bu yüzden, burada hareket eden üç çift vardır, gelişimin ve geri çekilmenin benzer aşamalarıdır. Bizim “girişim”imiz sayesinde ikinci çifti uyandırırız ve bu üçüncü çifti uyandırır ve dördüncü çift zaten Arih Anpin’e, Eyn Sof’a (sonsuzluk) aittir.

Bu demektir ki Kabalistlerin bizlere anlattığı manevi seviyeler açısından kendimizi doğru şekilde dengelemeliyiz. Burada iki “yarım parça” vardır, ihsan etmek üzere birbirini tamamen tamamlayarak manevi eylemi gerçekleştiren erkek ve kadın. Tam aynı şekilde hareket edersek, üstte olana adapte olacağız ve sonra kendimizi O’na doğru yükselişte keşfedeceğiz.

Günlük Kabala Dersi, 2. Bölüm, Şamati #7

Erkek İçin Yalnız Olmak İyi Değil

Bir kadın, başka bir kadınla ancak ikisi de kendilerinin üzerine, kalpteki noktaların üzerine çıkarsa, bir bütün için bağ kurabilir. Mevcut fiziksel seviyede, dostla bağ imkânsızdır. Bu demektir ki eğer bir kadın başka bir kadınla bağ kurarsa, bu durumun manevi bir bağa çok yakın olduğu onun için bellidir. Diğer bir deyişle, amaç kadınları mecbur bırakır.

Diğer taraftan, erkekler aralarında daha kolayca bağ kurarlar, çünkü dünyamızda bir ödül görürler. İş, spor ya da meyhanede oturma bazında bir araya gelebilirler.

Fakat hatırlamalıyız ki bağ kuran erkekler arkasında kadınlar vardır ve erkeklerin bağına şükür ki kadınlar da bir şekilde bağ kurmaya hazırdırlar.

Olayların doğası budur ve bu ne yerilir ne de övülür. Ancak, bunu kullanabiliriz, çünkü birçok kadın için manevi bir kap düzenlemek daha kolaydır ve eğer erkekler onlara destek olurlarsa, hepimiz için maneviyata yönelik doğru yön olacaktır.

“Onun aleyhine yardım” ifadesinin anlamı budur ve bunu daha da tam derinliğine anlamalıyız. Adama yardım verilmiştir ve eğer onu doğru şekilde kullanırsa, amaca ulaşacaktır. Dolayısıyla Yaradan dedi ki, “Erkek için yalnız olmak iyi değildir” (Yaratılış, 2:18), ya da diğer bir deyişle, Yaradan olmadan yaşamak iyi değildir. “Ona, onun aleyhine bir yardım yapacağım,” ki böylece Bana (Yaradan) ulaşacak.

Günlük Kabala Dersi, 2. Bölüm, 13.1.2013, Şamati #7

Kadın Kongresi: Manevi Dönüm Noktasını Beklemek

Soru: Kadın kongresinde oynadığımız rol nedir: Bina mı yoksa Malhut mu, erkeklerin birliklerini getirebilecekleri bir yer hazırlamak mı, yoksa onlardan bu gerçekleşim için gerekli “av”ı talep etmek mi?

Cevap: Bu kongredeki birliğiniz sayesinde çok ciddi bir arzu hazırlıyorsunuz, sonra bunu onların kongresi öncesinde kalan birkaç gün içinde erkeklere vermelisiniz.

Erkek kongresinden önce üç gün bekliyoruz, dolayısıyla erkeklere şarjınızı, ruh halinizi geçirebilirsiniz, böylece kongreye onları daha önce hiç görmediğim bir şekilde gelirler.

Onlar sorumlulukla, yoğunlukla ve her şeyi yapma kararlılığıyla dolu olmalılar ki sizin arzularınızı, niyetlerinizi ve gücünüzü alarak birbirleriyle birleşebilsinler.

Kadın, erkeği keşiflere ve başarılara iter. Öyle bir yapın ki kongremize gelen erkeklerde ve dünya etrafında olan erkeklerde bu şarjı sizden aldıklarını ve sizin onları ittiğinizi, ileriye doğru yönlendirdiğinizi ve onları desteklediğinizi hissedeyim. Onların arkasında duruyorsunuz, onlara rehberlik yapıyorsunuz ve bırakmalarına izin vermiyorsunuz. Bunu hissetmeliler!

Kendi içinizde o kadar çok güç biriktirmeniz gerekir ki bu güç erkeklerin kendilerinin üzerine çıkmalarını ve sizin arzunuza, genel hisaron’a bağlanmalarını sağlasın. Ve sonra erkek kongresinde, bir sonrakinde değil, bu erkek kongresinde, birleşmiş kadın arzusunun birliği, erkeklerin birliğinin yardımıyla gerçekleşir.

Soru: Erkekler bunu nasıl anlayacaklar ve hissedecekler, ateşli gözlerimizden mi?

Cevap: Bunun hakkında onlara söylemelisiniz, onlara her şekilde rehberlik yapmalısınız, tıpkı evde yaptığınız gibi. Bazen hiç söz söylemeden bile yapabilirsiniz ki bu daha da iyi çalışır çünkü kadının sessizliğini erkekler daha etkin şekilde algılarlar. Dolayısıyla, bunu deneyin. Belki, birkaç söz yeterli olabilir, fakat erkek senin ondan gerçekten manevi bir dönüm noktası beklediğini hissetmeli.

Sanal Ders, 6.1.2013