Niyet Gücü’nün Kadranı

Haz ve doygunluk arzusu, niyeti değiştirmekten başka, bir şey yapamaz. Ellerinden ve bacaklarından bağlı olduğunu bir hayal et, ne yapabilirsin ki? Elinden bir şey gelmez, maksadından öte başka hiç bir şeye hükmedemezsin. Haz duyma isteği de öyle, kendi başına hiç bir eylemde bulunamaz.

O sadece edinmeyi, almayi bilir. Öyleyse bırak da yegane işlevini en güzel biçimde yapsın. Ancak kimi zaman kendisi için alır içine absorbe eder, kimi zaman ise bütün alımları reddeder, kendini en ufak doygunluğa kapatır.

Benim ağızım her daim açık haldeyken almaktan ve doymaktan nasıl vaz geçerim? Kendimi ne şekilde kapatırım? Bunu yalnız niyetimde değişiklikler yaparak başarabilirim. Edindiğim ve içime çektiğim herhangi bir şeyi almaktan saymıyorum, zira zevk almıyorum. Buna artık edinim denemez. Doygunluğa ulaşmaya dilediğim halde, bundan haz duymuyorum.

Arzulama duygusu bana doğa tarafından verildi, ben ise idrak ve anlayişima dayanarak haz duymuyorum artık, kendimi buna kapatıyorum.

Arzulama duyusunun tek  işlevi kendisine karşı tutumumuzu ve muamelemizi değiştirmemiz içindir, bu hissle nasıl çalışacağimıza dair karar vermemiz gerekiyor.

Işığın benim üzerimdeki tesir gücüne, arzularımın üstüne yükselebilme olanağıma göre – onunla ne yapacağıma karar veriyorum: Arzumu kısmalımıyım, yahut haz duymaya kendime müsaade etmelimiyim? Hangi amaçla zevk duyabilirim? Belki kendimi tatmin etmek için, belki vermek, iletmek maksadıyla. Belki de bu edinim gereklidir ve hiç bir şekilde kınanmaz veya mükafatlandırılmaz.

Önemli olan ne amaçla doyum ve zevk duymaya kendime izin veriyorum: maksadım Yaratanı memnun kılmak mı yoksa kendimi tatmin mi etmek? Belki de biz ikimiz bu haz ve doygunluk hissine varmalıyız. Çünkü biz, birbirini seven ve hoşnut kılmak isteyen iki dost gibiyiz. Birlik ve bütünlük duygusunu tattıkça haz duyuyoruz.

İçimizde bir çok buna benzer düşünce ve fikirler olabilir, lakin bütün bunlar niyetimizle ilgilidir. Başka hiç bir şeyi değiştiremiyorum. Ağzım açık, ellerim bağlı – doygunluğa varma arzusu bu şekilde görünüyor. Akıl ve mantığa nazaran, inanç üstün gelirse herşey çözülmüş olacak. Olan bitene karşı yalnızca  kendi tutumumu ve tepkimi göz önünde bulundurmalıyım, önemli olan budur. Reaksiyomlarımı, tutumlarımı Yaratıcınınkilere benzeyene dek hiç durmadan düzeltmeliyim.O anda, Yaradan ve ben, tam bir ahenkli birleşime varmış olacağız.

Bütün bunları göz önunde bulundurarak, niyetinizin ne ölçüde önemli olduğunu anlayın. Niyet insan evresine aittir. Niyetimizin gücüne göre seviyemizi ölçüp görebiliriz.

Tartışma | Share Feedback | Ask a question




"Kabala ve Hayatın Anlamı" Yorumlar RSS Feed