Eğer Siz Dünya’ya Gelmezseniz, Dünya Size Gelecek

Baal HaSulam, “Bir hizmetçi, metresin varisidir“ der: Bizim Yukarısı olarak açıkladığımız, dışsallık olarak adlandırılan Yukarı Köklere  genellikle “hizmetçi” ve “köle” denir. Bu, yüzeysel bir gözleme dayalı olabileceğinden dolayı, kötülük etmeye niyetlenmediğini göstermeyi amaçlar. Bunun yerine, köle ve hizmetçinin efendisine hizmet etmesi gibi içselliğe hizmet ederler.

Bizler aramızda işbirliği ve karşılıklı sorumluluğu yönetebilecek durumda bulunmamıza karşın, dünyanın çatışmalarla, savaşlarla, nefretle ve sorunlarla dolu olduğu görünmektedir, en nihayetinde ise her şey tek bir şeye yönelmektedir: Bugünkü durum mevcut olsa bile aslında herkes diğerine hizmet etmektedir. Bunu kabul etmek çok zordur ve halen daha yol bu şekildedir. Aramızdaki ilişkiler hoşnutsuz ve korkunç olabilir ancak herkes diğerine hizmet ediyor.

Tabii ki böyle bir şeyi tamamlamayı kabul edemiyoruz; aksi durumda ise aynı olumsuzluğa daha hızlı, daha iyi ve daha rahat bir tutum içinde katlanabiliriz. Yüksek Bir İlahi Takdiri kabul etmek zorundayız: Ne olduğu mühim değil, her şey karşılıklı ıslahın amacı için meydana gelmekte..

Soru: Bugünlerde haberlerde İran liderlerinin İsrail’i vurmayı istediklerini duyuyoruz. Şimdi kendi kendime sormak zorundayım: “Bu iyi bir şey ve bize hizmet ediyor öyle mi?”

Cevap: Bize hizmet ettiğinden hiç şüpheniz olmasın, ancak ne olduğuyla doğru biçimde bağ kurarsak, gelişimimizin şimdiki sahasını daha memnun ve rahat şekilde kabul edebiliriz. Sorun bizde, kalbindeki noktası uyananlarda ve kendimizi dostça bir tutum yerine dışsal baskının bu formuna özel olarak getiriyoruz.

Kendimizi onları doğru olarak kabul etmek için hazırlamadığımızdan dolayı gelişim güçleri bu şekilde ifade edilir. Bunun için kendimiz dışında kimi suçlayabiliriz ki? Bu, kalp noktası uyananların ithamlarından geldiği yerdir..

Tüm bunlardan sonra ilk adımı atmak bizim ellerimizde, metoda ve neye ihtiyaçları olduğunu bilmediğimizden, bize tehditlerle yaklaşan sevgi sembolleri ve hediyeleri yerine  “Neden Islahla birlikte gelmiyorsunuz?” diye haykıran arzulara sahibiz.

Dünya, bütünün üzerinde dengededir ve bu Ein Sof (Sonsuzluk) dünyasıdır. Eğer bu dengeyi, değerinin ölçüsüne, yükselen suçların ölçüsüne göre dünyayı yargılamayarak, sorumluluğumuzdan kaçmayarak sağlayamazsak. Kabalist Kuk bunu hakkında şöyle yazar: “Eğer temiz bir şeyi solumak imkansızsa, Kefaretin Şofar’ı olan  düşman hemen gelir. Amalek gibi, Hitler veya diğerleri gibi ve kulaklarımızda bir felaket yer eder ve kefareti çağrıştırır. Amalek veya Hitler gibilerinin kefaretin çağrışımı olduğunu söylemektedir.

Daha da ileri giderek şöyle söylemektedir: “Milliyetçilik kalpteki noktası uyananların sorunlarının dalının bir parçasıdır.” Burada da kefareti görmekteyiz ancak bu Şofar’ı kutsayamazsınız.

“Kutsayamazsınız”; ama o yine de Şofar’dır.

Tüm husus, bizim Ein Sof dünyasında olduğumuzdur ve onun parçalarının bize “ak” mı yoksa “kara” mı görüneceğine karar verecek olanlar yine bizleriz. Yani aslında bunun hakkında ağlayıp sızlanacak bir durum yok. Ahmedinejad aslında bizi ıslaha çabucak gelebilmemiz için uyandırmaktadır. Ayrıca yaşadığımız global kriz de bizi buna itmektedir. Söz konusu kriz farklı yerlerde başlamışsa ve bize henüz ulaşmışsa, bu demek oluyor ki bizler gelişimimizin ve dünya uluslarına ıslahın metodunu sunma konusundaki yeterliliğimizin gerisinde kalmışızdır. .

En kötüsü ise probleme uygun olan tüm yollarla çözüm sunmak konusunda dünya uluslarına koşmak yerine sorunların çözümü olarak şuursuzca umut etmektir. Biz sunmamız gereken yöntem hakkında endişe etmiyoruz. Yapmamız gereken çok şey var ama olanların suçlusu olduğumuzu hissetmemek suretiyle sorumsuzca davranıyoruz fakat dertler artık yanıbaşımızda. Bu insanları endişeye sevk etmekle olmaz, aksi halde en kötüsünü yapmış oluruz.

Tartışma | Share Feedback | Ask a question




"Kabala ve Hayatın Anlamı" Yorumlar RSS Feed