Daily Archives: Eylül 24, 2012

Egoistik Entegrasyonun Sınırları

İnsan sosyal bir varlıktır yani o herkese bağlıdır ve herkes de ona bağlıdır; ancak bu durum aşama aşama ifşa olur.

İnsanoğlunun tüm tarihi, adamın sosyal ifşasının özüdür. İnsan ağaçtan aşağı indiği zamanda da sosyal bir ailenin veya kabilenin içinde yaşadı ve daha sonra insanın sosyal sınırları genişledi. Bir taraftan onu diğerlerinden ayıran ego onun içinde gelişti ve öyle ki bir nitelik sahibi oldu -kendi evi, kendi arazisi, kendi develeri, atları koyunları, uşakları. Diğer taraftan ise insan diğerlerine daha bağımlı hale geldi -biri demirci oldu, diğeri ayakkabıcı, bir diğeri terzi, öteki çiftçi- ve hepsi mal ve hizmet anlamında insan seviyesinde birbirine bağımlı hale geldi. Bunun yanı sıra işin gerçeği kişi hiçbir şey vermek istemez hep almak ister hale geldi.

Böylece küresel mekanizmanın tekerleği dönmeye başladı zira başka şansları yoktu. Bununla birlikte hiç biri diğerleri ile koordineli çalışmak istemiyordu. Toplum, tarih boyunca iki çizgi etrafında gelişti: Büyüyen karşılıklı bir bağımlılık ve büyüyen egoistik bir itilme. İnsanlar kendilerini şehir duvarlarıyla ve politik sınırlarla kapadılar ta ki bu değiştirilemez süreç bir ölü noktaya erişene dek. Öyle ki artık büyük bir egomuz var ve hepimiz birbirimize bağlıyız. Bugün bize ifşa olan şey, geçmişte başlamış olan ve insanoğlunu şekillendiren bu iki trendin sonuna gelmiş olduğumuzdur.

Bugün hiçbir şansımız yok: Tamamen birbirimize bağımlıyız ve kesinlikle birbirimizden nefret ediyoruz ki daha henüz bu tam anlamıyla ifşa olmamıştır ve yine de bunu keşfetmeliyiz. Bütünde bu Islah Eden Üst Işık tarafından ifşa edilir ve bizler bağ kurmaya başlarsak bunun üzerine çıkabileceğiz.

Dünya çapında bağ kurmak istiyoruz, böyle bir aksiyondan çıkarımımız ne? Bağ kurmamanın başlangıçtaki avantajlarını görmekle beraber aynı zamanda birbirimizden çok uzak olduğumuzu da kötülüğün içinde özümseyerek göreceğiz. Bunun sebebi iyi ve kötü birbirine oranla ölçülür. Böylece zaman geçtikçe birlik için iyiliğe özlem duyarak tekrar yeni bir kötülük keşfedeceğiz ki buna da ‘‘Gog ve Magog savaşı’’ – Armageddon savaşı denir.

Bütünde, bizler, şimdi genel kolektif mekanizmalarımızın farklı bir arınma seviyesinden bakarsak, onun gereğinden fazla işlediğini görürüz. Tekerlekler dönmekte ve parçalar çalışmaktadır. Buradaki soru ise bunlar sana ifşa olurken bu mekanizmanın aksiyonuyla hemfikir olup olmadığındır. Durumu bu şekilde analiz etmeliyiz; daha olgun bir seviyeden.

10.09.2012 Tarihli Günlük Kabala Dersinin 4. Bölümünden, ‘‘Dünyada Barış’’