Daily Archives: Eylül 19, 2012

Ne İstiyoruz?

Soru: İnsanlara ne istediğimizi ve bundan çıkarımızın ne olduğunu nasıl açıklayabiliriz zira yüzde 99 alma arzusuyla düşünüyor?

Cevap: Bir kişi almak ister, haz almayı arzular ancak herkesin haz anlayışı farklıdır. Zamanımızda bu fırsat yok olmaya başladı: Sebebi tehdit eden krizdir. Bu kriz bizden sadece fazlalıkları almıyor aynı zamanda açlık ve muazzam mücadelelerin bunun ardında olduğu ile yüz yüze gelme korkusunu yaratıyor.

İşte bu yüzden herkes almak istiyor ancak bizler sadece birleşmiş hale geldiğimiz zaman doyumu alabileceğiz. Aksi halde, Işık’ı alamayacağız: Işık sürekli bizden uzaklaşacak, şimdiki durum budur. Işık’ı yakınlaştırmak sadece O’nunla benzer hale gelebilmek ölçüsüne göre mümkündür.

26.08.2012 Tarihli Sanal Dersten

Her Kim Dostu İçin İsterse İlk Önce Kendisi Alır

Soru: “Her kim dostu için isterse ilk önce kendisi alır” sözünün özü nedir? Bu konu benim için çok kafa karıştırıcı zira Yaradan’dan arzumun değişmesi için yapacağım talep, halen kendi yararıma bir dua çünkü bu durumda biliyorum ki ben diğerlerinden önce alacağım. Burada bir şeyler beni gerçekten rahatsız ediyor?

Cevap: Bu demektir ki sen daha henüz tam olarak dostun için dua etmiyorsun. “Her kim dostu için dua ederse ilk önce kendisi alır” sözü dua edenin kendisini hiç düşünmediğini ve de ilk önce alanın kendisi olacağına konsantre olmadığını ifade eder.  Evet, o diğerlerinden önce alır zira Işık onun vasıtasıyla dostlarına iletilir. Başka nasıl olabilir ki?

Basitçe o, kendisi için hiçbir düşüncesinin olmadığı sadece dostu için dua ettiği bir seviyeye yükselir. Burada kişinin “kendisi” hakkında hiçbir düşüncesi olmadığı gibi kendi kişisel koşulunu yükseltmesi için duası da yoktur. Tüm isteği dostunun yakarışını doldurmaktır. Hiçbir şekilde kendisi için bir arzusu yoktur.

Bu durumda kişi gerçekten diğerlerinden önce alır çünkü o dostlarına Işık’ı aktarır. Bu materyali kavramalıyız. Ruhlarımız Beria, Yetzira ve Assiya dünyalarındadır. Bizlerin birçok soru ve talepleri vardır. Eğer biz bunları Assiya dünyasının Malhut’una yükseltirsek o zaman Malhut da onları daha yükseğe, Atzilut dünyasının Zer Anpin’ine yükseltir; her kim MAN yükseltirse sanki “aşağıda” olan dostları için bir talebe gelir. O zaman, Yukarıdan Işık’ı ilk alan o olur. Işık ilk onun vasıtasıyla akar ve daha sonra Malhut vasıtasıyla diğer ruhlara iletilir.

Soru: Öyleyse, böyle bir arzuyu edinmek için ilk önce Yaradan’a başvurmalıyım ve O’ndan bana bunu vermesini talep etmeliyim ki tamemen egomdan özgür olabileyim; kendi hakkımda bencilliğimin hiçbir damlası olmaksızın, doğru mu?

Cevap: Kesinlikle, bu durum da bir sonraki duaya ön ayak olan dua olur. Aksi halde, bu durum bir sonraki egoistik halkadan başka bir şey olmaz.

18.08.2012 Tarihli Kharkov Kongresi ‘‘Uniting to Ascend’’, Ders 5

İçsel Bağ: Bağ Arzudan Geçer

SORU: Bizi dinlemeye hazır olmayan insanların kalbine nasıl dokunabiliriz?

CEVAP: Diğer insanların kalplerine ulaşmada problem yoktur. Karşılıklı bizi bağlayan tüm etkenlere rağmen, aramız gergindir ve bu etkenler sizin hizmetinizde, devam edin. Sistemi içten etkileyin. Dünyada hiç kimse ‘kalp noktası uyananlar dışında’ böyle güçlü bir erişime, insanları birbirine bağlayan içsel bir ağa sahip değildir.

Hepimiz birbirimize karşılıklı bağlıyız. Bütün dünya ortak duygu ve düşünceler içerisinde amaçsızca dolaşıyor, fakat “hayvansal” seviyede. Gerçekliği değiştirmek kuvvet ister. 7 milyarın hiçbiri buna ulaşamaz. Bunların hepsi gözetim altında. İçsel ağ içerisinde aktif olarak çalışabilirseniz bu herkesi birbirine bağlar. Eğer doğru şekilde yardım etmeyi isterseniz ilerleme, gelişme kişilere ifşa olur. Sonra siz bu ağa bağlanırsınız ve arzunuzu eklersiniz; ’’sizin duanız’’. Devam edin, şansınız var, sonunda kalp deki noktayı aldınız, kabul ettiniz. Dünya çapındaki diğer dostlarımız gibi.

Biz hepimiz bu içsel ağa bağlıyız ve olumlu gelişmeye direk yardım ederiz. Dünyayı kendimize biraz daha fazla güçle çekmek avantajlı değil negatif ısrarın sonucudur. Eğer biz doğal güce, yaratıcıya yardım edersek dünya ilerler, negatif darbeleri pozitiflerle değiştirirsek bu dünyayı ileriye çeker. Kabalistler buna “kendini ve dünyayı liyakat ölçüsüne göre yargıla” derler. Sonunda geçmişteki delici acılar ilerleme yolunda hoş bir maceraya dönüşür.

SORU: Bunun anlamını; ‘’bu kelimeler hakkında değil’’ olarak başkalarına söyleyebilirim. Eğer kişi, ben doğru niyette olduğum halde dinlemiyorsa bu işe yarar mı?

CEVAP: Elbette. Kulaklarınızla duymak zorunda değilsiniz. İnsanları dış bir yöntemle uyandırmak zorundayız. Ancak gerçek ve en güçlü yayılması kuşkusuz olan yol, içsel ağdan geçer. Eğer biz içsel bağımızı aramızda korursak dünya daha farklı olurdu.

Soru şudur; İçsel bağımızı arttırmak için nasıl bir çaba göstermeliyiz ve dışsal bağımızı arttırmak için nasıl bir çaba yapılmalı?

Eğer biz tüm gücümüzü etkin bir biçimde içsel bağımız için yatırırsak, bunu yapmalıyız. Fakat yapamayız ve ayrıca biz dışsal bağ içinde çalışmalıyız. Bu bizi birlik içinde karşılıklı olarak etkilemeye yardımcı olur.