Grubun Teleskobu Tarafından Yakınlaştırılan Bir Işık

Gücümüzü boş yere harcamamak için alma arzumuzun, Işık’ın etkisi altında nasıl değişebileceğini kesin olarak netleştirmeliyiz. Tüm yapabileceğimiz şey gelişimimizin hızını artırmaktır ve bunu da Işık’ın etkisini getirmek için çevreyi bir mercek gibi kullanarak yaparız. İşte yapabileceğimiz ve ihtiyacımız olan tek şey budur.

Grubun içinde çalışmaya başlayarak, bu teleskoba odaklanmayı öğreniriz: Hep beraber Islah Eden Işık’ın tüm ışınlarını getiririz; böylece bu ışınlar tam olarak grubun merkezinden geçer ve tam olarak almak arzumuzda odaklanırlar. O zaman alma arzusu, Islah Eden Işık tarafından değişecektir.

Bunun nasıl olduğunu öğrenmek istiyoruz: Bu ışık parçalarının, mercekten geçerek nasıl büyüdüğünü ve yoğunlaştığını ve daha sonra alma arzusunun üstüne düştüğünü ve alma arzusunun dört safhasının içinden nasıl geçtiğini.. Daha sonra alma arzusunun içerisinde nasıl yer aldığını ve değişime başladığını ve ilk durumunda olduğu gibi alma arzusunun zıttına nasıl geldiğini göreceğiz. Kişi, kendi benliği içerisinde yaşamamaya başlar; daha ziyade arzusunun üzerine, almak yerine Islah Eden Işık’a yönelik ve ihsan etmeye yönelik olarak kısıtlamanın ve Masah’ın (perde) üzerine çıkar ve böylece ıslaha ulaşır.

Islah Eden Işık tarafından arzumuzun gelişiminin hızlandırılması içindeki çalışma, aslında bizlere anlama gücü ile birlikte tüm sistemi edinmeyi sağlar. Buna rağmen çalışma sadece bir sürecin hızlandırılmasıdır; çalışma, keşfettiğimiz kendi gelişimizin sürecidir ve yaratılışın tüm ayrıntılarının ve ifadelerinin içerisindedir. Zira içinden geçtiğimiz her safhada gruba farklı olarak yönelmeliyiz.

Böylece bu mercek vasıtasıyla odaklanma sürekli değişir ve yeni dışsal ve içsel koşullara bağlı olarak bir önce olduğunun tam zıttı olur. Grubun üzerimizdeki etkisiyle sürekli değişiyoruz ve bu değişim Işık’la, Yaradan’la ilişkili. Nihayetinde içimizde alma arzumuzun üzerinde yeni bir sistem inşa ederiz. Grup benim dünyam haline gelir. Küçük bir arzudan ziyade, tüm dünyayı alırım, muazzam Ein Sof (Sonsuzluk) dünyasının sistemini.

Kendi sonlu formu içerisinde, grup denen bu sistemi, sonsuz sistemi edinmeye başlamaya aracı olduğundan dolayı bu arzuya şükrederiz ve böylece alma arzumuzun üzerine bizleri yükselten ifadeleri alırız.

İhsan etmenin bütünlük olan derecesine ‘kendini feda etme’ denir. Bu demektir ki bir kişi tamamen kendi alma arzusundan kendisini koparır yani ‘kendisini feda eder’. Şüphesiz, tüm ıslah Işık tarafından yapılır ve bizlerin tek yapması gereken şey ise kendimizi çevre vasıtasıyla onun etkisine ayarlamak ve odaklamaktır; bir silahın nişan alması gibi bu üç bileşeni bağlamalıyız ki böylece tüm bunlar tek bir doğrultuda sıralanacaktır.

O zaman Işık’ın doğasına yakınlaşmamız gerektiği konusunda fazla şüphe kalmaz ve bu yüzden toplumu bu şekilde düşünür ve toplum vasıtasıyla üzerimizde Işık’ın etkisini isteriz. En sonunda tüm bu bileşenler tek bir bütün haline gelir.

Sevgi derecesi, kendini feda etme derecesinden sonra ifşa olur: O zaman kişi, ‘yarattıklarına iyilik yapmak’ denen amacın neyi ifade ettiğini anlar.

Bizler sabit bir koşulu tutarak aşama aşama yükseliriz ve Yaradan’ın yaratılışı yaratma niyetini anlamayı biraz daha keşfetmemize şükrederiz. Böylece ilerleriz: Islah Eden Işık tarafından öncelikle kapların ıslahı ve daha sonra yaratılışın düşüncesini edinmek vardır.

26.07.2012 Tarihli Günlük Kabala Dersinin 1. Bölümünden, Şamati 219

Tartışma | Share Feedback | Ask a question




"Kabala ve Hayatın Anlamı" Yorumlar RSS Feed