Monthly Archives: Temmuz 2012

Tüm Farklılıkların Üzerindeki Bağ

Soru: Yuvarlak masa tartışmalarına katıldığımızda, bunun tüm farklılıkların üzerinde bir bağlantıya ulaşmaya değer olduğunu nasıl açıklayabiliriz?

Cevap: İnsanlar tartışmayı genellikle severler; fakat ben onlara argümanlar yerine bağın, her şeyin üzerinde olduğunu ifade etmek istiyorum. Artık tartışmayı bir kenara bırakalım; onun içine dalmayalım ama onun üzerinde yükselelim. Açık konuşmak gerekirse, eğer bağ kurarsak, her şeyi düzelten Üst Işık’ı üzerimize çekeriz. Ama tüm varoluşun bu olduğunu bile daha bilmeyen birine bunu nasıl açıklarım?

Bunun izahı çok basittir. Dünyada mutlak bolluk bulunmaktadır. İnsanların bir bağ içinde olmadığı ve bu şekilde devam edemeyeceği gerçeği olan sorun dışında başka bir sorun yoktur. Onlar aralarında olması gereken zenginlik ve bolluğu bölemezler; aksi olduğunda, böylelikle herkesin arasında öyle büyük bir sürtünme olur ki tüm dünya bunun acısını çeker.

Bizler sadece insan egosundan dolayı acı çekeriz. Ama bağ kurduğumuz zaman her şeyi düzelteceğimiz yolu aniden keşfedeceğiz; öyle ki herkes, herkesle birlikte ve eşit olarak verdiği kadar almaya layık olacaktır. Bu nedenledir ki bağ, tüm problemlerin çözümüdür.

Bir taraftan doğadan tüm bolluğu alıyorsak ve diğer taraftan dünya hala daha böyle kötü ve acı dolu bir yerse, bunun nedeni insanın bunu düzeltememesidir. Bağ kurduklarında gerçek refaha ulaşacaklardır.

20 Haziran 2012 tarihli Toronto’daki Çalıştay’dan.

Arzuya Karşı Başarısız Olan Savaş

Yaratılış süreci boyunca arzu ve Işık arasında değişmez ve sabit bir bağlantı vardır. Işık arzuyu yarattı; arzuyu kendisine bağladı ve işte bu yüzden arzu sonsuza dek Işık’a bağlanmış oldu. Bizler bu bağı kıramayız.

Yaratılan varlık kendisini kısıtlayabilir ve bu şekilde yaparak sanki Işık’ın alımını durdurur; her şeyi yapabilir ancak Işık’ı arzulamayı durdurmayı isteyemez! Yaratılışın temeli budur;  bu, Yaradan tarafından yaratılmış olan almak arzusunun doğasıdır.

Böylelikle alma arzumuzla ilişkili olarak, Işık her zaman mutlak sükûnet içerisindedir ve bizler daima bu Işık’ı istiyoruzdur! Kendimizi ne kadar kısıtladığımız, ne kadar Masahim (perdeler) sahibi olduğumuz önemli değildir; bizler tüm bunları alma arzumuzun üzerinde yaparız. Arzu asla yok olmaz ve sürekli Işık’ı özlemler. Hiçbir gizlilik ve ifşa, kısımlar veya dereceler bunu değiştiremez; arzu sadece Işık’ı hissederse ve onu özlemlerse ancak var olur. Eğer Işık yoksa arzu da yoktur.

Böylelikle arzunun üzerinde farklı aksiyonlar icra edebiliriz zira arzu bizim doğamızdır ve ondan kaçmak imkânsızdır. Arzumuzla beraber hiçbir şey yapamayız; sadece onun üzerinde farklı düzeltmeler ve örtülerle yapabiliriz. Arzu sabit olarak kalır zira arzu yaratılışın maddesine bağlanmıştır. Bunu anlamalıyız böylelikle arzu ile kavga etmez ve acemice dünyayı düzeltmeye çalışmayız. Bunun yerine arzunun üzerine çıkmalı ve arzuyu farklı kullanmalıyız.

12.07.2012 Tarihli Günlük Kabala Dersinin 3. Bölümünden, On Sefirot’un Çalışılması

Emirler Birliğin Basamaklarıdır

Soru: İkinci doğayı, yani dost sevgisini edinme yolunda, bize yardımcı olacak emirleri ve yasayı uygulamak için kişinin kendisini alıştıracağı, kitapların işaret ettiği talebin anlamı nedir?

Cevap: Gerçekleştirmek istediğim ıslah aksiyonlarına “emirler” denir. İlk önce neyi ıslah etmeye ihtiyacım olduğunu içimde ifşa etmeliyim; yazıldığı gibi: “Eğer kişi ilk başta o emri kirletmemişse, onu gerçekleştirmesi imkânsızdır.” Yani her şeyden önce eksikliği, içimizdeki kötü eğilimi ifşa ederiz ve ondan sonra ıslah için neye ihtiyacımızın olduğunu görürüz.

İhsan etmek için haz alma arzusunun ıslah edilmesine, “emri yerine getirmek” denir. Çünkü bu Yaradan’ın hükmüdür. Bunu gerçekleştirmek ancak Işıkla, yani Tora denen güç ile mümkündür.

Şöyle ki egoistik başlangıcımın ifşası için bana tüm koşullar verilir; dostlara ilişkili olarak çalışmak ve ilişkimi onlara yönelik olarak arındırmak. Ve egomu ifşa ettiğim zaman neyi ıslah etmem gerektiğini anlarım zira gerçek kötülük budur. Çünkü ego, beni Yaradan’dan, Üst Güç’ten ayırır.

Daha sonra grubun gücünü kullanırım. Islahın, Işık’ın gücünü almak için birleşmeyi arzularsak o zaman Işık’ı yukarıdan alırız ve bu bizi birleştirir. Birliğimizin basamaklarına, “yerine getirmemiz gereken emirler” denir. Şöyle ki ben bu birbirini izleyen Yaradan’ın hükümlerini uyguluyorum; O’nun arzusu benimle ilişkili ve sonunda alma arzum ihsan etmekten zevk almaya dönüşür ve niteliklerin benzerliğine göre, ihsan etme gücü, Yaradan, bunun içinde ifşa olur. Ve tüm bunlar bize cennet gibi bahsedilen bir yerde değil bu dünyada tam da olduğum noktada gerçekleşir.

01.07.2012 Tarihli Günlük Kabala Dersinin 1. Bölümünden, ‘‘Matan Tora (Tora’nın Verilmesi)’’

Ruh, Yaradan’ın İfşası için Bir Araçtır

Yaradan’ın ifşasına olan hassasiyetimiz, O’nun büyüklüğünün ifşasına olan özlemimize bağlıdır. Bu tıpkı bir dedektörün hassasiyetini on kez, yüz kez, bin kez ve hatta on bin kez daha fazla büyütmek gibidir.

Dedektörün hassasiyet seviyesini arttırarak onu ayarlarım ve böylece bu bana aradığımı keşfetmeme yardımcı olur. Hassasiyeti yükseltmek demek; böyle bir olağanüstü olayın önemini, başka bir olaya göre yükseltmek demektir.

Diyelim ki ben farklı bir olağanüstü olayın yer aldığı, belli bir yerdeyim: Elektrik alanlarının, manyetik alanların ve birçok radyo ve televizyon dalgalarının, farklı frekanslarda yayıldığı bir yerde. Kendimi özel bir olaya ayarlarım ve hassasiyetim özellikle buna yükselir, buna odaklanır ve bunu tüm diğer süreçler arasından seçerim.

Dünyamız farklı frekanslarda, farklı seslerle doludur. Varsayın ki ben belli bir cep telefonunda ne konuşulduğunu öğrenmek istiyorsam dedektörümü özellikle bu frekansa ayarlamak zorundayım. Aynı şekilde tüm dikkatimi Yaradan’ın büyüklüğüne ve önemine odaklamalıyım ve ne kadar yapabiliyorsam şekilde hassasiyetimi o kadar buna yükseltmeliyim. Bunda ısrarcı olmak, dünyada aktif olan, Yaradan denen genel gücü  “genel frekansı” , olağanüstü olayı keşfetmeme müsaade eder.

Bu tıpkı temel taşıyıcı frekans ya da kök hücreler gibidir ki bu dünyamızdaki temel olağanüstü olaydır. Tüm gerçekliğin temelinde olan gücü keşfetmem gereklidir.

Büyüklük, önem ve saygı hakkında konuştuğumuz zaman özellikle bu olağanüstü olaya olan yükseltilmiş hassasiyetimizi ifade etmek isteriz ve böylece onu ifşa ederiz. Bu şekilde “O’ndan Başkası Yok”u; sahne arkasından hareket eden ve genellikle arkadaşların ve grubun arkasında gizlenen, iyi ve iyiliksever Yaradan’ı  hissetmeye çalışan kişi, dedektörün, ruhunun hassasiyetini sürekli olarak yükseltecek ve bu şekilde gelişecektir.

Bunun nedeni , ruhun, Yaratan’ın İfşası için Bir Araç olmasıdır.

6 Temmuz 2012’de yayımlandı

Daily Kabbalah Lesson 7/3/12, Baal HaSulam’ın Yazıları Dersinin İlk Bölümü