Daily Archives: Haziran 1, 2012

Sadece İleri, Tek Bir Adım Bile Geriye Dönmek Yok

Soru: Yaradan’la yapmış olduğum anlaşma ile dostumla yapmış olduğum anlaşma arasında fark var mıdır?

Cevap: Hiçbir fark yoktur, ancak Yaradan’la olan anlaşma yalnızca gerçekçi ve sonsuz olma koşulunda mümkündür. Fakat bu durum bir dostla şimdilik bir oyun gibi olabilir. Bu bütünüyle zordur zira maneviyatta sadece kusursuz bir arzu kabul edilir, yani mutlak ve sonsuz ve kesinlikle geri adım atmayacağın bir arzu.

Eğer bir kişi bir sonraki dereceye yükselirse bu demektir ki bu kişinin talebi veya isteği bu durum için mükemmel kabul edilmiştir yani kişi gerçekten bunu istiyor.

Anlaşmamızı sürekli yeniliyoruz sanki yeni bir anlaşma yapıyor gibi. Ancak bir kişi anlaşmanın belli bir derecesine yükselirse o zaman artık bu kişi buradan düşmeyecektir. Bana düşüyormuşum gibi göründüğü zaman bu demektir ki daha zor şartlarda bir anlaşmayı, sanki yeni bir kontratı alıyorum. Ve bu kontratı devam ettirmek için olan yerde kayıbım.

Yaradan sürekli koşulları ağırlaştırırken bizler bu yeni koşullarda yenilenmiş kontrata adapte olmalıyız. Bununla beraber eğer kişi grubu, çalışmayı ve dağıtımı doğru bir şekilde kullanırsa o zaman bu kişi yeni güçler ve arzular bulur, kişi bu yeni koşula daha yüce bir durum olarak değer verir ve böylece zorlukların üstesinden gelir.

Hayatta olan her şeye bu noktadan bakmalıyız. Tüm en kötü ve en salakça olan durumlar bize bir amaç için gelir: Bizlere bir şeyler öğretmek ve ileriye doğru ilerlemek.

29.05.2012 Tarihli Günlük Kabala Dersinin 1. bölümünden, Rabaş’ın Yazıları

Duyguların Hassasiyetine Saldırı

Soru: Seminer esnasında nasıl bir çabaya ihtiyacımız var? Bu sanki saldırı esnasındaki bir patlama gibi mi olmalı veya muntazam içsel bir araştırma gibi mi?

Cevap: Seminer ve genel anlamda yolumuz, tamamıyla duyguları baz alır nitekim biz, içimizdeki bizi ilgilendiren kaynağın herşeyini tasfiye ediyoruz, haz alma arzusunu. Arzu, his ile kendini algılar fakat tecrübe edinilen değişik durumları fark edebilmemiz için idraka ihtiyacımız vardır. İdrak bizlerde yalnızca yükseldiğimiz seviyelerde; ıslah edilmiş kaba ulaşmak isteğimizi birleştirmeye başladığımızda ortaya çıkar. İşte bu, bizlerde manevi idrakı oluşturmaya başladığımız zamandır.

Bu durumdan önceki zamanda dünyasal düzen ile meşguldük, hayvansal akıl ile, yani bencilliğimize daha iyi hizmet eden ile idik. Akıl bu dünyanın seviyesinin üzerine yükselemedi çünkü bir sözde olduğu gibi, kölenin nasibi efendisine göre ayarlanır. İşte bu sebepten dolayı varolduğumuz duygular ve aklımız bu dünyanın seviyesi ile kısıtlıdır ve manevi şeylerle ilgisi yoktur. Burada insanın ne kadar zeki olduğu da önemli değildir. Bunun sadece manevi şeylerle bağıntısı yoktur.

Yeni hissiyatımız ve idrakımız ile manevi bağ içinde, bizler ortak noktamızı arayış konusunda gelişme sağlarız. Bu hassasiyet birbirimiz ile bağ içinde olduğumuz alanda belirgin olmalıdır, grubun merkezinde. Zekamız buradaki çeşitli kurnazlığı ortadan kaldırmak için belirir ve bağ kurabilmemiz için yardımcı olur. Bunlar zaten manevi duygular ve idraktır, manevi merdivene aittir.

İşte bu sebepten dolayı seminerde ilham, özellikle birlik konusunda hakim olmalı; yalnızca basit, yeni bir bilgi almak için sevinç içinde ve kendini geliştirme arzusunda ise olunmamalı. Eğer ben bu çalışmaya, uyanışımı ve seminere hazırlığımı dahil etmek istiyorsam o zaman en başından itibaren sadece birliğe doğru odaklanmalıyım. Bu birliğin önemine odaklanmak, grubun ve dostların önemine odaklanmak demek ve yalnızca kendim için birşeylere erişmek umuduna kapılmamam anlamına gelir. Bahsedilen şekilde boş çaba harcayan kimselere yazıktır ki, nitekim onlar grubun dışında kalacaklardır.

21.5.2012 tarihli Günlük Kabala Dersi’nin 1. Bölümü’nden, ”Seminer hakkında konuşma”

Eksi ve Artı’nın Birleşimi

Soru: Derslerde birlik hakkında çok düşünüyorum ancak bunu hissetmem çok zor ise ne yapmalıyım?

Cevap: Bizim işimiz mantık ve duyguların arasında gerçekleşir, orta çizgide. Kişi bu orta çizgiyi, düşüncelerinde, arzularında, niyetlerinde ve ilişkilerinde yani her şeyin içinde tutmalı. Tek bir yola sapmak hangi yön olursa olsun kabul edilemez. Zira bütün bunlar yaratılışın içinde Yaratana zıt ifşa oluyor, bu orta çizgide ifşa olmalıdır.

Tüm doğa sadece orta çizgide var olmanın gerçeğine şükreder, orta durumlar mutlak eksi ve mutlak artı arasındadır, uç durumlar arasındaki dengenin içindedir.

Ancak insan seviyesindeki dengeye cansız, bitkisel veya hayvansal seviyelerdeki gibi ortalama suretiyle ulaşılmaz daha ziyade artı ve eksinin bir araya gelmesi sonucu gerçekleşir!  Sağ ve sol çizgiler ortanın dışında kendi başlarına dengeye gelmezler onlar ancak merkezde birleşirler ve işte bu yüzden orta çizgi onların (sağ ve solun) basit toplamlarından çok daha yüksek bir seviyede ortaya çıkar. İşte bizim dünyamızdaki ve manevi dünyadaki orta çizginin farkı budur.

Kendi üzerimizde çalışıyor olduğumuz tüm bu konseptlerin bir dengede varacakları ve her çeşit problemin çözümünde bize doğru yaklaşımı sağlayacakları anlaşılmalıdır.

20.05.2012 Tarihli Günlük Kabala Dersinin 1. Bölümünden, ‘Daha Önceki Kongreler Hakkındaki Konuşma’