Monthly Archives: Mart 2012

Fırfırsız Yaşam

Soru: “Diğerleri ile bağ içerisinde olmaktan hoşnut olmak” ne anlamına gelmektedir? Bunu nasıl açıklayabiliriz?

Cevap: Bunu açıklayabilmek imkansız çünkü bunu dünyamızda hissetmiyoruz. Diğerleri ile bağ içerisinde olmaktan hoşnut olmak demek, aramızda varolan kuvvetin ortaya çıkarılması anlamına gelmektedir.

Halen bu bağ aramızda bencilce bir şekilde bulunur yani bunun zıttındadır; şimdi ben diğerlerinden daha yüce olmaktan hoşnut olurum, diğerlerinden daha iyi olmaktan, onların gözünde olumlu durmaktan, onların saygılarını hissetmekten vs. Bunun için bütün yaşamım boyunca çalışırım. Hayvansal varoluşumun karşılanması için gereken şeyler dışında; yaptığım herşeyin amacı diğer insanların gözü önünde muhteşem görünmek ve onların saygısı ve hürmetini kazanmak ile ilgilidir.

Eğer bu bana baskı yapan bencilliğimin gerekliliği olmasaydı, bir çift pijama alıp tüm yaşamım boyunca giyerdim ki, nitekim bu en rahatıdır. Tüm yaşamım boyunca terliklerimi giyer ve yaşamımı en rahat şekilde, komşularımın ne düşüneceğine önem vermeden yaşardım. Başka ekstra şeyler ile ilgilenmezdim çünkü herhangi bir tutum ve değerler yüzünden yani dış fiziksel dünyadaki mücevher, saç stili, araba vs. gibi şeylerden kendime fayda sağlamazdım. Bedensel ihtiyaçlarımın dışında pek başka ihtiyaçlarım olmazdı.

Eğer manevi ihtiyaçlarımızı sadece hayvansal ve fiziksel ihtiyaçlarımız için gerekenler ile birlikte geliştirebilirsek, bizler hemen çabucak gelişimimizin ifşası ile bir sonraki basamağına yani bir sonraki seviyemize ulaşırız.

KabTV’den, ‘’Bütünsel Toplumun Temel Kavramları’’, 5.2.2012

Bu makale Dr. Laitman’ın bloğunda 20 Mart 2012 tarihinde, 16:24’te yayınlanmıştır.

Çekici Olmayan Fakat Sevimli Kişi

Soru: Kişi eksikliklerini telafi etmek eğilimindedir. Örnek olarak, her radyo sunucusunun bazı konuşma eksiklikleri vardır; sıradan görünüşlü kişiler TV’de bir kariyer elde eder ve bu şekilde devam eder. Bu aynı zamanda bütünsel eğitim sisteminde çalışan kişilere de geçerli midir? Onlar telafi etmeye çalışacaklar mı, ya da belki de bütünsellik herşeyi dengeye getirecek midir?

Yanıt: Hayır, herşeyden önce, anlıyoruz ki, görünüş hiçbir fark yaratmamaktadır. Eğitmenlerimiz arasında, çoğu zaman çekici olmayan kişiler görüyoruz, hoş olmayan ve güzel görünüşlü olmayan. Hatta diyebilirim ki, görgü kuralları çok çok basittir.

Ancak, kişi içsel çalışma ile meşgul olduğunda, bu onu iğrendirmemektedir. Eğer onları sevmezse, o zaman en azından onları nazikçe sanki kendisine yakın bir kişi gibi kabul etmeye başlar. Hatta onun içinde bir çeşit sevimlilik görür. İşte bu ne olduğudur.

Aynı şey kadınlara da geçerlidir. Eğer samimiyet ortaya çıkarsa, bunun dışında herşey rafa kalkar.

18 Mart 2012  10:10’da yayımlandı.

Avrupa: Entegrasyona Doğru

Düşünce: (Almanya Başbakanı Angela Merkel): “Merkel egemen borç krizini bitirmek için Avrupa Birliği bünyesinde bir araç olarak yeni politik entegrasyonu yardıma çağırdı. “Neslimizin şimdiki görevi, Avrupa’da ekonomik ve para birimi birleşmesini tamamlamak ve adım adım, politik bir birleşmeyi yaratmaktır.” Merkel, bir saatlik konuşmasında 1000’den fazla Hıristiyan Demokratik Parti delegesine. “Yeni bir Avrupa için devrim zamanıdır.” dedi.

Yorumum: En azından kısmi bir entegrasyona giderlerse, kazacaklar ve sonrasında entegrasyonun tamamlanması gerektiğinin farkına varacaklar.

18 Mart 2012  17:53’de yayımlandı.

Suç Tanrıları

İnsanlar eksik olan tek şeyin, beraberce dünyanın ıslah edilmesi ve birliği olduğunu anlayıncaya kadar bu konuya odaklanmamız gerekiyor. Her insan birşey ister. Ne istedikleri pek önemli değil- her isteği karşılamak, tatmin etmek mümkün değildir. Birinin üzerine diğeri yığılarak zorlar ve başkalarının pahasına keyif sürmemizi sağlar. Şu şekilde herşey düzenlenir: Bizler bencilce sadece ufak bir parçayı elde ederiz, yaptığımız kalan herşey başkaları pahasınadır.

Şöyle ya da böyle, kişi bedeni için gereken yiyeceğin dışındaki herşeyi başkalarından alır. Bu, kısıtlama olmaksızın herkes için geçerlidir. Benim atmış olduğum ekmek parçası, bozulmuş bir domates, birinin eksiğidir, birinin ona ihtiyacı vardır.  Tanımını yaparsak, bencil olan kimse başkalarından çalarak yaşar.

İşte bu sebeple, dünyamızda kimse mutlu ve tatminkar olamaz. Sistem bütünseldir ve bu nedenle, kendim için birşey aldığımda, otomatikman başkalarından çalmış olurum.

Eğer ben herkese ihsan edersem, bolluk da benim içimden geçer. Bu metodu ‘sindirmemiz’ zordur fakat çok basit bir metotdur. Gerçekte herşey bu sebepten dolayı vardır. Aynı zamanda bencilliğimize bağlı olarak varolan tek şey kalbimizde ve aklımızda akıp gidendir- fedakarlık gerçeği için zırva.

Bu sebepten dolayı bizlerin sadece bir çözümü bulunmaktadır: Birlik olabilmemiz için kendimiz ile ilgilenmek. Kalplerimizi en azından birkaç milimetre yaklaştırabilirsek, dünyamız hemen bir rahatlama yaşayacak. O zaman haydi yapalım.

Herşey kişinin içinde ne olduğuna bağlıdır. Bu onun hakikatı algılamasını ve hakiki gerçeği de belirlemesini sağlar.

Kendi Toprağında Hür Olabilmek

Soru: Doğa huzurunda bağımsızca kararlar alabilmek ve aynı zamanda bireyin kendini sıfırlayabilmesi nasıl mümkün olabilir?

Cevap-Dr. Laitman: İkisi de aynı şeydir. Kişinin kendini yani bencilce niyetini sıfırlayabilmesi ve Yaratan’ın emirlerini tüm kalbiyle ve ruhuyla yerine getirmesi, hür olabilmesi anlamına gelir.

Neden böyle olduğunu kişinin düşünüp taşınması gerekir. Kişi kendinden bu durumda “kendi toprağındaki hür millet” şeklinde söz edebilmesi kaçınılmazdır. Çünkü kendi arzularının kölesi olmaya son verir.

Kişi fedakâr, yani başkalarını düşünen bir niyet içinde olmak ister ve buna “Yaratan’ın Kölesi” denilebilir. Kişi ihsan edenin kölesi olur, nitekim aynı zamanda kendisinin bağımsızca ihsan etmesi mümkün değildir.  Fakat bu zaten kişinin bağımsızlığa doğru attığı ilk adımdır. Daha sonra ise kişi tamamiyle bağımsız olacaktır.

Hayatımız Nedir? Bir Oyun!

Kabala bilgeliği kişiyi “hayvan” seviyesinden “insan” seviyesine (“Adam” veya “insan”, “Domeh” kelimesinden gelir ve tabiata, ihsan etme ve sevgi niteliğine benzeyen anlamına gelir) yükselttiğinden dolayı, kişi, “bilinmeye doğru ilerleme” sorunuyla yüz yüze kalır. Tekrar ve tekrar bilinmeyen bir seviyeye yükselmemize yardımcı olması için bize bir oyun, bir egzersiz sunulmuştur, ki bu sayede kendi içimizde, grupla beraber, bir sonraki ve daha özgecil koşulumuzu hazırlayabilelim. Hatta bu, başarısız olacak olursak bile, bizi doğru çözüme doğru götürür: Doğru çözüm, ihsan etme kuvveti için bir talep, egoizmimizin üstüne bir yükseliştir.

Günümüzde insanlığın tümü, yaptığı her şeyde, ilerleyişin bu metodunun ustası olmalıdır. Düşüşlere ve hataları hissetmeye de hazır olmalıyız ve onlardan yola çıkarak şunu anlamalıyız: Kendimizi, ailemizi, toplumu, eğitimi ve ekonomiyi doğru biçimde inceleyebilip edinebilmemiz için gerekli olan yeni nitelikleri, bize ancak tabiatın üst kuvvetinden verebilir.

Hata ve başarısızlıklar, insanlar tarafından bugüne dek onaylanmamıştır; bunları onaylayan yalnızca Kabalistler olmuştur, çünkü sadece onlar insanlığın genel tabiatı olan egoizmin üstüne yükselip tabiat veya sevgi denilen niteliği edinmişlerdir. Ancak günümüzde, bu yeni tutumu hem kendimize karşı, hem çevremizdekilere karşı, hem de dünyaya karşı edinmemiz ve çocuklarımızın, yaptıkları hatalardan öğrenerek gelişmelerini sağlamamız gerekmektedir.

Sadece hatalarımızdan öğrenmemiz yeterli değildir; ayrıca bu hataların kökenini de anlamamız gerekir: Yani, henüz adapte olmadığımız yeni seviyenin şeklini. Hata (düşüş) dediğimiz şey, yeni seviye ile irtibatımızın eksik oluşunun fark edilmesidir; yani, bu eksikliğin edinimidir ve bu edinim, bizleri yeni seviyeyi içsel olarak kendimize uyarlamamız için can atacak duruma getirmelidir. Bu, grup içinde edinilir ve edinmenin yolu, tabiatın genel kuvvetini edinmek ve ona benzer olmak için can atmaktan geçer.

Uyuyan İnsanların Gezegeni

Yaratan, doğa herşeydir ve bizler bunun içinde varız. Fakat bu bize gizli kalan bir mevzu olduğundan, bizler kendimizi ve doğayı çok tuhaf bir şekilde görme yeteneğine sahibiz ki, sanki bizler tüm bunlardan bağımsızca varolabilir ve kendi kendimize karar verip yaşayabilirmişiz gibi..

Bu tamamen bir aldanmadır. Hem dünya hem de bizler, tüm hareketlerimiz, düşüncelerimiz ve fikirlerimizin tümü havada bir hayal, bir seraptır. Tüm bunlar kişiye gerçekten bağımsızca ilerleme sağlaması için bir başlangıç noktası olarak sunulmuştur. Yoksa ”insan” oluşumunu, Adem’i yani doğaya benzeyen anlamında, Yaratan’a tümüyle benzeyeni kurmak mümkün olamazdı.

Eğer bizler doğru bir şekilde büyümek istiyorsak, unutmamamız gereken doğanın bir parçası olarak yaşadığımızdır. Doğa bizleri yani düşüncelerimizi, isteklerimizi, niyetlerimizi, aramızdaki ilişkilerimizi, gerçekleşenleri, tüm yaşamımızı oluşturur. Doğa bizi kontrol eder ve sadece yönetilmemiz değil, varolmamız dahi ona bağlıdır.

Sanki rüyada veya bir efsanedeymişiz gibi varolmamızın aldanışında, bizler bu yalanın içinde yaşıyoruz. Fakat dikkatimizi, ilgimizi, düşüncelerimizi ve algılamalarımızı egolarımızın üzerine çıkabilmek için odaklayabilirsek yani şimdiki rüya ve hayal durumumuzdan çıkabilirsek, bu rüya içinden sıyrılıp gerçeğe ulaşabiliriz.

İşte bu yüzden grup içinde toplanıp beraber çalışıyor ve Kabalistlerin tavsiyelerini yerine getiriyoruz. Muhakkak ki onlar bizi bu aldandığımız varoluşumuzdan, rüya içindeki yaşamlarımızdan, tıkanmış olduğumuz bu sisli havadan veya derin bir kuyudan kurtarmak arzusundadır. Nitekim bizlere çeşitli tavsiyelerde bulunup nasıl gerçekleri algılamamız gerektiğini, oluşan bulutları dağıtmayı ve neticesinde gerçekleri görebilmemizde rehberlik ederler. İşte bizim tüm çalışmalarımız da bundan ibarettir.

Kadınlar Olmadan Hiçbir Gelişim Yoktur

Kadınlar açısından her şey, birlikte olmak ve erkek kısmını desteklemek veya sarmak için arzuladıkları dereceye göre değerlendirilir. Kadınların erkeklere baskı yapması gerekir. Bu onların karakteridir. Bunu sadece gerçekten doğru şekilde kullanmalılar, utanma duymadan. Kadınlar erkekler grubuna bağlıdırlar ve bu onlara bağlıdır. Kadınlar olmadan erkekler grubu ileri hareket etmeyecektir.

Kadın eğilimi birincildir, erkek eğilimi ise ikincildir. Tüm doğa bu şekilde yapılanmıştır. Eğer kadınlar olmasaydı, erkekler tüm yaşamlarını futbol oynayarak geçirirlerdi.  Ancak kadın eğilimi onları bir aile kurmaya, çalışmaya, eve gelmeye ve bir şeyler düzenlemeye zorlar. Bunların tümü kadın arzusudur, erkek arzusu değildir. Bir erkek bunların hiçbirine sahip değildir. O, tüm yaşamı boyunca bir çocuk gibidir.

Bu yüzden kadınların doğru şekilde organize olmaları ve erkeklere baskı yapması ve onları etkilemesi gerekir. Ve erkeklerin bunu anlaması gerekir. Bizler yetişkinleriz ve doğamızı, hem kadın hem erkek doğamızı, amacı edinmek için kullanmalıyız. Amaç ortaklaşa edinilir. İkisine ait olan bir bebeğin doğumu gibidir.

Dolayısıyla, buna ciddi olarak ve ortaklaşa bakmalısınız. Tam olarak bu şekilde yaratılmış olmamız bir tesadüf değildir. Her şeye kazara olmuş gibi bakarız, fakat gerçekte her şeyi maksimum derecede içimizde toplamalı ve doğru şekilde birleştirmeliyiz. O zaman Yaratan’ın içinde ifşa olacağı bir arzu edineceğiz. Kadın eğilimi olmadan burada hiçbir şey yapılamaz.

Dünyanın %60’ını kadınlar oluşturur ve onlar dünyada en tutarlı olanlardır. Benzer şekilde grup, kadın kısmı olmadan kesinlikle tutarsızdır. Güçlü bir kadın grubu, tutarlı bir erkek grubunun garantisidir. O daha tutarlıdır. Doğru şekilde hareket ederek, tüm problemleri, ortak gemimizin tüm sallantılarını yumuşatır ve gücünü azaltır.

Kadınlar bunu anlamalılar ve işlevlerini gerçekleştirmeliler. Erkekler de bunu anlamalılar ve kadınlara uygun imkânları vermeliler ve aynı zamanda onlara değer vermeliler. Bu olmadan hiçbir şey edinemezler. Kadın kısmı olmadan, erkek kısmı hemen “yolunu şaşırır”. Kadınların varlığı bütün küçük sorunları yok eder.

İbrahim’e bile denmişti ki, “Sara’nın sana söylediğini dinle.” Kadınların temeli, gelişimde öncelikle en önemli olandır. Düzeltmemiz gereken arzunun tamamı kadın arzusudur, kadın aracılığıyla ifade edilir. Dolayısıyla, kendinizi doğru şekilde organize etmelisiniz. Nerede güçlü bir kadın kısmı varsa, size büyük bir  başarı garanti edilir.

Moskova’daki Dersten, Rabaş’ın Yazıları, 16/01/2011

Kadın, Değişimlerin Olduğu Yerdir

Erkekleri sağlıklı ve güçlü bir şekilde etkilemek için, kadınların da birleşmesi gerekir, fakat kadınlar, bizim çalışmamızın prensiplerini ve erkeklerden tam olarak neyi talep edeceklerini anlayarak birleşmeliler. Böyle olması için, erkeklerin çekmesi gereken Işığın ne olduğunu ve onun neyi yaratması gerektiğini bilmeliler.

Maneviyatta  kadın, erkekten daha bile büyük bir güçtür. Erkek sadece güçtür, perdedir, kadın ise her türlü değişimin meydana geldiği yerdir. Yeni bir basamağı yaratır ve onu besler. Gebe kalma, büyütme ve yetişkinliğe doğru olgunlaştırma, bunların hepsi kolektif ve bireysel ruhun dişi parçasında bulunur.

Erkeğe gelince, o sadece Işığı getirir. Denir ki o “aklaştırmayı sağlar” ve bu bir bakıma onun rolünü tamamlar. Ondan sonra, bir annenin içinde ikamet eder ve onun sayesinde ruhları geliştirecek güçleri temin eder.

Çocuğa gelince, her şey anneden, dişi taraftan gelir. Tüm manevi gelişim kadından geçer ve ruhları yaratan dişi kısımdır. Tora’da aynısından bahsedilir. Örneğin, “İbrahim” ve “Sara”, yeni bir ruh yaratan ruhun iki parçasıdırlar ve onların daha ileri durumu “İzak” olarak görülür. Kim onu doğurur? Belli ki Sara.

Doğanın emrettiği gibi işlev görmeliyiz. Kendimizi maddesel doğayla hizaya getirdiğimizde, oradan manevi olana geçeceğiz ki onun sayesinde, yapmak için yola çıktığımız şeyi kendimize zarar vermeden elde edeceğiz.

Aksi halde, egoizmimize boyun eğerek daha fazla zarar verdikçe, aslında aileleri ve toplumu mahveden “eşitlik” hakkında daha fazla bağıracağız ve şansımız azalacak. Bazı politikacılar bundan faydalanabilir ama bu biz olmayacağız.

Günlük Kabala Dersi, 4. Bölüm, Kadınlar üzerine, 6 Mart 2011

Kadınların Eleştirisi

Soru: Eğer bir kadın güçlü ve keskin, eleştirel bir akla sahipse ve erkekler grubunda belirli bir dengesizlik olduğunu görüyorsa, bundan erkeklere bahsedebilir mi?

Cevap: Asla. Fakat bunu tarif edebilir ve değerlendirebilir. Bu arada, onun değerlendirmeleri çok ciddi, erkeklerinkinden çok daha ciddi olabilir.

Kadınlar bu şeyleri bir kenardan görürler – doğru şekilde görürler. Kendilerine dair yapabilecekleri hiçbir şey yoktur, fakat erkeklere olan her şeyi görmek için büyük bir yetenekleri vardır. Ve bu yetenek kullanılabilir, erkekler grubu tarafından değil fakat eğitmenler tarafından. Erkekler asla bunu bilmemeli veya hissetmemeli. Sadece pozitif bir etki, onların kahramanca hareketini, kendilerinin üzerine yükselişini bekleme halini hissetmeliler.

Soru: O zaman kadınlar eleştirilerini kiminle paylaşmalı, kız arkadaşlarıyla mı?

Cevap: Kadınlar, erkekler arasındaki şeylerin değişmesi için içsel bir arzuya sahip olmalıdır. Aynı zamanda bunu kendi aralarında konuşarak da yapabilirler, fakat bunlar pozitif konuşmalar olmalıdır, “bir tek bebeğe sahip birçok bakıcı” gibi.

“İntegral Eğitim üzerine Konuşma”, No:10, 16/12/2011