Daily Archives: Mart 21, 2012

Düşüşe Geçen 999 Kişiden Biri Olmayınız

Rabaş’ın bir dersinden: Maneviyatın önemli olmadığı bir yerde, kabuklaşma (Kli olabilme)   durur. Örneğin kişi sabah dersine kalkmak için niyetlendiğinde fakat “Neden kalkmalıyım?”, “Ne öğreneceğim?”, “Bunu yapmamdaki sebep nedir?” gibi düşünceler ve hesaplamalar zihnini kaplarsa.

Maneviyatın pek önem taşımadığı anda bu şekilde düşünceler ortaya çıkar ve kişiyi yatağına kalın ipler ile bağlar ki kalkması mümkün olmaz. Bu yüzden, “bize eşlik eden güce ihtiyacımız var ki bizim düşüşümüze mani olsun.”

Tüm grupların ve aslında her bireyin şöyle veya böyle eksikliği, bize eşlik eden güçtür. Nitekim bu güç olmayınca birer birer düşeriz, aynı şöyle denildiği gibi: “1000 kişi sınıfa girer ve bunlardan 1’i öğretmen olur”. Bu kalan 999 kişinin düşmesi demektir.

Gerçekte onların düşüşü fiziksel olmayabilir fakat içsellikte zayıflaşırlar ve bu şekilde “devam etmeye” hazır olabilirler yani yaratılış amacına ve yaşamın amacına tam ulaşamadan. “Yaşamımın anlamı” ile ilgili soruya cevap bulmanın gerekliliği konusunda tartışma çıkarmazlar ama büyüdüklerini ve bunu yapmalarının gerektiğine güçleri yetmeyeceğini düşünürler. Bunların hepsi, kendileri için destekleyici inşa etmemiş olmadıklarından kaynaklanır. Bir ”trabzan” oysa onlara destek olur, yükselmelerini sağlar ve düşmelerini önler. Bu çok önemlidir.

Bu sanki karşılıklı bir anlaşma yapmak gibi; dostlar arasında ve dostlar arasındaki ilişkiler ile ilgili bir taahhüt gibidir. Bu sebeple birbirimize yardım edebilmemiz için, her grubun içinde nelerin olduğu bilmemiz çok önemlidir.

Şöyle söylendiği gibi: “Kendi şehrinde peygamber olunmaz.” Başka gruplardaki uzaktaki dostlar bazen o kişiye daha fazla yardımcı olabilir ve yanında olan dostlarından onu daha fazla etkileyebilir. Yakın dostlarına, onların kişisel çıkarlarından kaynaklanan şüphe duyabilir ve onların bencilce oluşan niyetlerinden dolayı suçlayabilir. Fakat kişi diğer gruplar hakkında böyle hissetmez. Diğer gruplardaki başka yerlerdeki insanların kendisi hakkında konuştuklarını görür ve onların kendisini ne kadar önemli olarak gördüğünü göstermek istediklerini görür. Diğer yandan kişi kendi içindeki bazı şeyleri de düzeltmesi gerektiğini anlar, aynı şöyle denildiği gibi: “Hakimleri ve polisleri kendi görevlerine göre ayırarak kabullenip görevlendirmeliyiz.”

Bu çok önemlidir. Genellikle her kolektif yükselişten sonra birçok insan düşüşe geçer çünkü bir yükselişten sonra hep kalplerin katılaşması söz konusudur. Bizler buna karşı tedbirli olup korunmalıyız!

18 Mart 2012 tarihli günlük Kabala dersinin birinci bölümünden, Şamati #8
19 Mart 2012 tarihinde, 14:33’te blogda yayınlanmıştır

Internet Nesli: Gençler Sanal Hayatlarını Gerçek Dünyaya Tercih Ediyorlar

Daily Mail Haberlerinden: “Çocukların online hayatlarında gerçekte olandan genelde daha mutlu olduklarına dair bir araştırma yayımlandı.

“Kim olmak istiyorlarsa tamamen o olabileceklerini söylüyorlar ve herhangi bir şey artık eğlenceli olmadığında da çok basitçe iptal tuşuna basabiliyorlar.

“Çocukların yaklaşık yüzde 47’si online durumdayken, normal hayatlarında yaptıklarından daha farklı davrandıklarını söylediler ve birçoğunun iddiasına göre bu onların daha güçlü ve güvende hissetmelerini sağlıyor.”

“[Psikoterapist Peter Bradley:]  “Bu tespitler çocukların siber uzayı, gerçek dünyadan ayrılabilecekleri, muhtemelen gerçek hayatta göstermeyecekleri davranışlarını ve kişiliklerinin parçalarını keşfettikleri bir yer olarak gördüklerini akla getiriyor” dedi. Siber dünyalara gerçek topluluklardan daha mutlu yerler olmalarına izin veremeyiz, aksi takdirde genç insanlardan kurulu toplumumuzda yeterince işlemeyen bir nesil oluşturmuş olacağız.”

“Gençler tarafından online iken alınan risklerin sayısından alarma geçtik” şeklinde konuştu.  “Güvenli online davranış, okullarda öğretildi, fakat gençlerin bu riskleri kendilerine ilişkilendiremedikleri görünüyor.”

Yorumum: Gelişim durdurulamaz ve bu yüzden sadece, kişiyi düzelterek siber uzayı yararlı hale getirebiliriz. Herşey bütünsel yetişme içinde yatıyor.

Genel olarak, insanlık sanal aleme geçiş içerisinde. İnsanlık, fiziksel duyularımızın taşıyıcılarından, enerji ve bilgiden uzaklaşıyor ve güç ve niteliklerin uzayına giriyor.  Madde yavaş yavaş, hislerimizde bir illüzyon olarak ortadan kaybolana kadar sertliğini kaybedecek.

19 Mart 2012 20:19’da yayımlandı

Fırfırsız Yaşam

Soru: “Diğerleri ile bağ içerisinde olmaktan hoşnut olmak” ne anlamına gelmektedir? Bunu nasıl açıklayabiliriz?

Cevap: Bunu açıklayabilmek imkansız çünkü bunu dünyamızda hissetmiyoruz. Diğerleri ile bağ içerisinde olmaktan hoşnut olmak demek, aramızda varolan kuvvetin ortaya çıkarılması anlamına gelmektedir.

Halen bu bağ aramızda bencilce bir şekilde bulunur yani bunun zıttındadır; şimdi ben diğerlerinden daha yüce olmaktan hoşnut olurum, diğerlerinden daha iyi olmaktan, onların gözünde olumlu durmaktan, onların saygılarını hissetmekten vs. Bunun için bütün yaşamım boyunca çalışırım. Hayvansal varoluşumun karşılanması için gereken şeyler dışında; yaptığım herşeyin amacı diğer insanların gözü önünde muhteşem görünmek ve onların saygısı ve hürmetini kazanmak ile ilgilidir.

Eğer bu bana baskı yapan bencilliğimin gerekliliği olmasaydı, bir çift pijama alıp tüm yaşamım boyunca giyerdim ki, nitekim bu en rahatıdır. Tüm yaşamım boyunca terliklerimi giyer ve yaşamımı en rahat şekilde, komşularımın ne düşüneceğine önem vermeden yaşardım. Başka ekstra şeyler ile ilgilenmezdim çünkü herhangi bir tutum ve değerler yüzünden yani dış fiziksel dünyadaki mücevher, saç stili, araba vs. gibi şeylerden kendime fayda sağlamazdım. Bedensel ihtiyaçlarımın dışında pek başka ihtiyaçlarım olmazdı.

Eğer manevi ihtiyaçlarımızı sadece hayvansal ve fiziksel ihtiyaçlarımız için gerekenler ile birlikte geliştirebilirsek, bizler hemen çabucak gelişimimizin ifşası ile bir sonraki basamağına yani bir sonraki seviyemize ulaşırız.

KabTV’den, ‘’Bütünsel Toplumun Temel Kavramları’’, 5.2.2012

Bu makale Dr. Laitman’ın bloğunda 20 Mart 2012 tarihinde, 16:24’te yayınlanmıştır.