Kefaret Günü

Birkaç gün içinde Yom Kippur (Ahiret Günü) diye adlandırılan özel bir güne şahitlik edeceğiz. Ancak o günde ve “Ahiret Günü” diye adlandırılan koşul onun için meydana geldiğinde bir Kabalist’in ne tür bir içsel koşul hissedeceğini kimse bilmiyor. Kişinin içsel koşulları takvime göre gerçekleşmez.

Herhangi bir kişinin atlattığı koşullar kişisel ve genel olabilir. Genel düzeyinde, insanlar her bayramın yaygın geleneklerini yerine getiriyorlar. Bir grup Kabalist birliğe eriştiğinde ve onun aracılığıyla “bayram” diye adlandırılan belli bir içsel koşulu edindiğinde, o koşul herkes tarafından dikkate alınan genel bayramla ilişkili değildir. Genel bayram takvime göre meydana gelirken içsel bayram kişinin kişisel, içsel koşuluna göre gerçekleşir. Gelenek ve göreneklerin ve her “özel” günün daha yüce manevi bir kökü vardır. Bu yüzden bir Kabalist de diğerleriyle birlikte  gelenekleri izlemeyi ister, şöyle yazdığı gibi:” Yaratan Yarattıkları ile kalır.” Ancak aynı zamanda bir Kabalist kendi kişisel içsel koşulunda da kalır.

Dindar insanlar gelenek ve görenekleri takip eder, Kabalistler Adem’in müşterek tek ruhuna diğer ruhları bağlayarak ruhlarında içsel eylemler yerine getirirler. Böyle yaparak Yaratan’a memnuniyet verirler ve kendilerini ıslah ederler. Islah olmak ancak diğerleriyle birlik kurarak mümkündür, şöyle yazdığı gibi: “Dostunu kendin gibi sev, bu Tora’nın yüce kanunudur.”

Dünyanın her yerinden birçok insan Yaratan’a dua ediyor (her biri Tanrı’sına hitaben) ve “affedilmeyi” talep ediyorlar. Ama belki de onlara pişmanlığın sadece “Dostunu kendin gibi sev” hususunda işlediğini ve “onun için” yada “ona karşı” olup olmadığına bağlı olduğunu açıklamaya değer. Günah işleyip işlemediğimizi sadece kendimizi bu kuralla karşılaştırdığımızda anlayabiliriz. İzlememiz gereken tek kural bu, şöyle yazdığı gibi:

“Dostunu kendin gibi sev Tora’nın ana kuralıdır.”

Eğer tüm insanoğlu “Dostunu kendin gibi sev”’i, Yaratan’ın bunu bizden ne kadar güçlü bir şekilde talep ettiğini ve bu koşuldan hala ne kadar uzak olduğumuzu aydınlığa kavuşturmak için sanal bir ortamda bir araya gelseydi, bu gerçek bir Kefaret Günü (Yom Kippur) olurdu ve bizi Purim’e, (İbranice “Kippur” “Purim gibi” anlamına gelir) mutlak ıslaha götürürdü.

İnsanlar affedilmek için dua ettiklerinde neyi talep edeceklerini bilmeleri onlar için çok önemli. Uzun yıllardır ağlayıp gözyaşı döküyoruz ama bunun bir yardımı olmuyor. Yaratan dualarımızı bu şekilde duyamaz. Çünkü bu tür bir başvuru doğru haykırışa zıttır: Dostlarımıza karşı sevgi hissetmek için yalvarmıyoruz ve Yaratan diğer hiçbir talebi dinlemiyor. Bu nedenle bizi günahlarımızdan kurtarabilecek olana sırtımızı dönüyoruz ve zıt yöne haykırıyoruz. Çoğu insanın Kefaret Günü buna benzer.

– 14/09/10 tarihli Günlük Kabala Dersinin dördüncü kısmından alıntıdır.

2 Yorumlar

  1. inanmak istiyorum, inancımda hiç bir şüphe olmasın istiyorum.ama hep bir neden sorusu var aklımdan atamadığım, beni başka yerlere sürükleyen, savaştığım, kurtulamadığım bir soru. Tanrı neden her şeyi, bizi-insanı yarattı.
    bunu neden yaptı.

  2. Merhaba,
    En doğrusu konuları temelden alarak ilerlemek olacaktır.
    Kabala ilminin temellerini öğrenmek için, arzularsanız Eğitim Merkezi ücretsizdir ve kayıt olmak isterseniz bu linkten olabilirsiniz: https://kabacademy.eu/tr/signup/
    Ayrıca YouTube kanalından da dersleri dinleyebilirsiniz. https://www.youtube.com/channel/UCl1XVFSBhbeOULvFKDv4htg?view_as=subscriber

Tartışma | Share Feedback | Ask a question




"Kabala ve Hayatın Anlamı" Yorumlar RSS Feed