Daily Archives: Kasım 29, 2011

O, Benim Yapamadığımı Yapacak

Bağ kurmak istediğimiz zaman Yukarıdan bir yardımın eksikliğini hissetmeye başlarız çünkü bunu kendi başımıza yapamayız. Ne bağ kurabiliriz ne de hareketlerimizde senkronize olabiliriz ancak bu ifşa bize bunu bizim için yapabilecek Olan’ın bilgisini verir. Bunu sadece Üst Güç yapabilir!

Ve o zaman Üst Güç için olan ihtiyacı ve O’nun içimizde harekete geçmesi gerektiğini ifşa ederiz. Bu durum manevi dünyada sürekli bu şekilde işler: ben çalışırım, daha ve daha fazla çaba sarf ederim ve en sonunda bir ‘eksi’ ifşa ederim. Ve bu eksi’den eksikliğim olan ‘artı’yı keşfederim.

Ben sürekli bir eksiklik, bir kab, bir arzu ifşa ederim ve buna karşılık olarak benim yapamadığımı yapabilecek olan gücü, Işığı ifşa ederim. Ne kadar çaba sarf ettiğim önemli değil, yapamadım. Böylece bunu yapamadığımın ancak aynı zamanda bunu yapabileni gördüğümün kararına ulaşırım.

İşte bu yüzden hareketlerimiz sürekli olumsuz yönde çıkar ve ve hayal kırıklığı, yorgunluk ve içimizde sinire sebep olur. Bunun nasıl olabileceğini bütün hayat tecrübemizde anlayamayız. Egomuzda bizler daima farklı şekilde hareket etmeye alışmışızdır: çaba sarf eden kişi kazanır, başarır ve bir ödül alır.

Ve manevi dünya hakkında denir ki: ”Çaba sarf ettim ve buldum” ve demez ki, ”kazandım”, ”yendim” veya çaldım. Bu bir eyleme başlayıp ve bunu bitirdiğim zaman kendi gücümü kullanarak bunu edinemedim anlamına gelir.

Bu durum burada farklı işler. Hiçbirşeyin bana dönmediği ve umutsuzluğa düştüğüm, bunu terk ettiğim ve hiçbir şey istemediğim, tamamen hayal kırıklığına uğradığım zaman çabama şükür ki belli bir sınıra ulaşmışım demektir ve işte o zaman eğer bir milimetre bile ileri gidebilirsem eğer, ifşa ederim ki bunu yapabilecek bir güç var.

Ve bu güç kendisini kasıtlı olarak gizler ta ki mutlak bir umutsuzluk konumuna ulaşana kadar. Baal HaSulam mektubunda yazar: ”Bir kişinin hayatında kendi gücünün sınırına ulaştığı ve orada hiç bir başarıyı görmediği zamandan daha mutlu bir an yoktur” ve sadece o zaman kişi haykırır ve dua yükseltebilir. Kime gitmesi gerektiğini bilecektir – sadece o zaman kişiye ifşa olacaktır.

Daha ötesi, kişi hiç bir seçiminin olmadığını görür: haykırmalı. Ve realitede kişinin haykırmasından daha başka bir şeye ihtiyaç yoktur.

18.11.2011 Tarihli Arava Çölünde Arvut Kongresi, 2. dersinden

Derinizin Dışına Zıplamak

İçinde yaşadığımız gerçek dünyayı hissetmek istiyorsak, hissiyatlarımızı geliştirmeliyiz. O zaman hayvani bedeni duyularımız tarafından tarif edilmiş olan dünyamızın ne kadar sınırlı olduğunu görmeye başlarız. Dünya sizin bu duyularınıza bağlıdır ve bu duyular var olduğu sürece bu dünya bu şekilde var olacaktır. Şöyle ki, bedenimiz kısa ömürlü varoluşun sınırlı bir egoistik arzusudur.

Bir kişi tekrar ve tekrar bu dünyaya geri döner ve duyularını geliştirir. Bütün bunlar onu uyandırmak ve nihayetinde hissiyatlarının insan seviyesine, Yaratana benzer seviyeye geliştirmek içindir öyle ki kendi içinde Yaratanın hissiyatını geliştirsin.

Bu hissiyat aynı zamanda beş duyu vasıtasıyla ortaya çıkar fakat bunlar hep beraber dışında olanı özümseyerek yani vermek, özgecil bir formda olur. Bugün bizler sadece içimizde var olanı algılıyoruz ancak algının manevi organı, form eşitliği kanununa göre dışsal realiteyi kapar.

Bir kişi kendi içsel hissiyatını ayarladığı zaman, kendi egoistik arzusunun zıttı olana yönelik yükselişe geçer ki bu ihsan etmektir. Sadece bu şekilde kişi ihsan etmenin ne olduğunu anlayabilir: ona zıt olan birşey. Kişi yükselirken, kendi dışındakini algılamaya başlar ve böylece dıştaki dünyayı keşfeder.

Dıştaki bu dünyayı hissetmek için ne bana yardımcı olacaktır? Pratikler. Eğer ben diğer insanlarla, gruptaki dostlarımla temas içinde olursam, eğer onları kendi içimde hisseder ve onlarla bağ kurarsam, bu anda birbirimizi uyandırmaya başlarız öyle ki dostu hissetmek onu benden daha önemli olarak görmektir. Böylece, bedenimizin dışındaki hissiyata yakınlaşırız çünkü manevi dünya ” derimizin dışında”dır.

Bedenimin dışına nasıl zıplayabilirim? Grubun yardımıyla. Onlar da hayvani bedenlerinin dışında realiteyi hissetmek isteyen özel insanlardır. Bu realiteye ”sonsuz dünya” denir zira maddesel varoluş ve beş bedeni duyu tarafından sınırlı değildir. Öyleyse, bu arkadaşları yüceltmeliyim zira sonsuzluğu edinmeme onlar yardımcı olurlar. Şükür onlara ki bedenimden bağımsız hissiyatları geliştirebilir ve şimdiki ”kendimin” üzerine yükselebilirim. İşte grup budur.

İşte bu yüzden kolektif ruh parçalanmıştır. Çok sayıda bireysel ruhlar, dünyamızdaki bir çok beden bize kendimiz tarafından sonsuz, manevi duyuyu geliştirmek için olanak sağlar. Kabala Bilgeliğinin amacı bize sadece bu konuda yardımcı olmak içindir.

Dolayısıyla yeni bir bedeni, ruhun bedenini ediniriz. Onunda aynı zamanda beş duyusu vardır: Keter, Hohma, Bina, Zer Anpin ve Malhut. Diğer bir ifade ile, o, beş Aviut (bayağılık) seviyesi ile alma arzusudur. O, biz kendi gerçek hayatımızı, ihsan etmek seviyesinde, sonu gelmeyen, sonsuz bir hayatı yaşayalım diye bu bedenin içindedir ve bu dünya gibi bölünmüş duyularımızın içinde hayal ettiğimiz bir yaşam.

Şimdiki fiziksel realite kişinin içinde yavaş yavaş ”çözülür”. Maddesel bedeni öldüğünde yok olmaz zira o bu hissiyatın üzerine yükselir. Manevi realitede yükselirken, bu dünya algımızdan yok olur. Bu dünya başlangıçtan hayalimizin içine yerleştirilmiştir öyle bu dünya temelinde gerçek dünyayı keşfedebilelim.

20.11.2011 Tarihli Günlük Kabala Dersinden, ”Arvut (Ortak Garantörlük)”

Kongreden Üç Gün Önce

Soru: Aralık kongresinden önceki son üç günün önemi hakkında konuştunuz. Bu üç gün boyunca hazırlığı organize etmenin en iyi yolu nedir?

Cevap: Bir koşuldan diğer koşula geçişin üç gün diye bilinen bir nosyonu vardır. Bu üç gün boyunca kişi, önceki koşulundan ayrılmalı ve tarafsız bir koşuldan yavaş yavaş yeni koşula doğru geçmeli.

İşte bu yüzden bizler kongrede (özellikle kongre, kongre bizim birleşmemizdir) gerçek bir şekilde bağ kurmak isteyen insanlara tavsiyede bulunuyoruz, bu düşünceyi, bu duyguyu tutmaya çalışın, genel birliğin öngörüsünde olun özellikle bu üç gün içerisinde. Bu onların daha yoğun birliği tecrübe etmelerine ve kendilerine üst dünyanın en azından bir parçasını ifşa etmelerine yardımcı olacaktır. Bu ortak aksiyonumuzdan tam olarak ümit ettiğimiz budur.

Kongrede hep biraraya toplandığımızda, şarkılar söylediğimizde, dans ettiğimizde ve dostlar toplantısına katıldığımızda, tüm bunlar sıradan şeyler değildir. Kongre ortak ihsan etmek arzusuna girmek için bizlerin birliğinin birincil ve en önemli olayıdır. Bu arzuyu oluşturduğumuz an aniden içinde bulunduğumuz gelişimin bu dünyanın ötesinde var olan bir sonraki seviyesini hissedeceğiz. İstediğimiz şey özellikle budur.

20.11.2011 Tarihli Pazar Sanal Dersleri Serisinden

“Yaratan’ın Mutfağında” Yeni Tatlar

Soru: Aralık Kongresinden önce birbirimizle nasıl birlik olmaya ihtiyacımız var? Herşeyi doğru bir şekilde tercübe etmek için buna nasıl hazırlanmalıyız?

Cevap: Farklı birşey yapmıyoruz: Aynı makaleleri okuyoruz, aynı şeyleri duyuyoruz ancak yine de şöyle yazılır: ‘gözlerinizde bu durum yeni gibi olmalıdır’. Neden denir ki ”yeni gibi”? Çünkü sen kendi Aviut’unu (bayağılık), kendi algının yeni detaylarını daha ve daha fazla ifşa ederek bunu yeniliyorsun.

Bize yeni bir tabak servis edildiği zaman buna nasıl yaklaşacağımız hakkında hiçbir fikrimiz olmadığını biliyoruz. Ancak bunun birçok defalar tadına bakmışsak ve buna ”annemizin yemeği” gibi çocukluğumuzdan beri alışkın isek o zaman bundan maksimum zevk alırız.

Manevi Partzufim‘de de aynı şey geçerlidir. Işık ilk geldiği zaman Nefeş Işığından başka birşey değildir. İkinci gelişinde yeni aynı eski Reşimot’a giren bu defa Ruah Işığıdır, üçüncü kez ise Neşema Işığı ve böyle devam eder.

Diğer bir ifade ile, insan her defasında ilerler, daha önce tecrübe ettiğine döner ve daha büyük bir derinliği keşfeder, bunun içinde daha fazla tat hisseder, yazıldığı gibi: ”Senin için depoda bekleyeni yiyeceksin”. Bizim içinde aynısı geçerlidir. Her zaman aynı yerde, ancak daha ve daha derin birbirimizle bağ kurmalı daha fazla birlik olmalı ve gerçek bir bağa doğru yönelmeliyiz.

Bunu ümit edelim ve duamızı ortak sorumluluğun içinde ”Çoğun duası” olması için yükseltelim.

23.11.2011 Tarihli Günlük Kabala Dersinin 2. bölümünden, Zohar

Saldırıdan Önce

Bizim asıl işimiz arzu ve düşüncelerin üzerine yükselmek, onlardan ayrılmayı başarmak ve hepimizin hep bir arada var olduğu yüksekliğe, ruha çıkmaktır. Dünyada sadece tek bir ruh vardır.

Bu yüzden Tora’yı (Işık) almadan önce İsrailoğullarının (kalpteki noktası olanlar, Yaratana doğru arzusu olanlar) üç gün için kendilerini sakınmaları gerektiği yazılır. Herkes daha yüksek bir amaca kendilerini adamak için kendi maddesel ilişkilerinin, düşüncelerinin, arzularının ve hesaplarının üzerine çıkmaya çalışıyorlar.

Bu çok zor, özverili ve titiz çalışma gerektirir, bu küçük tanelerin hepsini birer birer toplamaya ve egoistik hesaplamalarımızı bitirmeye benzer; kişinin içinde uyanan onu farklı yönlere iten yararsız düşünceleri ve arzuları durdurana dek. O zaman kişi çevrenin arzuları ve düşünceleri içine kendini az veya çok dâhil edecektir.

Bu tasarruf ve kaçınma, bu büyük çaba kişinin kendisini hazırlar, kolay bir iş değildir. Bir kişi kendi egosunu kırmalı, kendinin dışına çıkmalı, gerçek fiziksel çaba ile birlikte kendini kendi koşulundan çekmeli ve diğerlerine fiziksel olarak ta dâhil hale gelmelidir. Daha sonra kişi başını eğmeye çalışmalı ve onu etkileyecek olan onların ruhunu onlardan almayı kabul etmelidir. Kendi düşüncelerine hiçbir özgürlüğe izin veremez çünkü bu düşünceler onu tekrar toplumun, grubun sınırlarının dışına fırlatabilirler.

Kişi kendisini hem fiziksel hem de içsel anlamda, ruhsal olarak düşüncelerinde ve arzularında eğmeli ve konsantre olmaya zorlamalıdır öyle ki her şeyi grubun gücü altında alabilsin. Kişi kendisini kaybetmeli! Kişi kendi içinde ne kalp ne de akıl var olmayacak şekilde kendisini grubun etkisi altına bırakmalı ve kendisini kontrol eden şey sadece grubun varlığı olmalıdır.

Bir diğerinin içine dâhil olmak için bu durum hazırlığın ilk safhasıdır. Eğer bunu başarabilirsek, grubun gücünü,  üst gücün etkisini konuşmaya başlayabiliriz.

Grup hayal ettiğimiz gibi fiziksel biçimlenim değildir; fiziksel bedenlerden oluşan bir grup değildir. Grubun içsel gücü, grubun içinde var olan Islah Eden Işık’la beraber bizleri etkileyecek, herkese kutsallık verecek ve herkesin kendisinin üzerine yükselmesini sağlayacaktır. O zaman bu yükselişin içinde kişi tüm evreni dolduran genel gücü hissetmeye başlayacak ve kitaplarda yazılmış olanı anlayabilecektir.

Bu sebepten dolayı kongre boyunca ve kongreden en az üç gün önce (ve kongre gününe kendimizi hazırlamaya başlamalıyız) bizim için en önemli şey tüm yabancı düşüncelerin ve hesaplamaların üzerinde olmak ve bize hiçbir seçim bırakmayan kendimizi gerekliliğe sınırlamaktır. Her derecede mantık ötesi ile hareket edin.

Özellikle kongreden önceki üç gün boyunca, gerçek bir saldırıya başlamalıyız, kaçınmanın günleri, hem fiziksel hem de düşünce ve arzularda öyle ki tek bir isteğimiz olmalı ve sorunları en az etkide hissetmeliyiz.

11.11.2011 Tarihli İsrail Arvut Kongresinin 1. Dersinden

İfşa Burada Ve Şimdi Olmalıdır

Kongre salonuna girdiğimiz an, hemen büyük ve kolektif arzuyla birleşmeli, bağ için hazır olmalı ve bu durumun burada ve şimdi olacağını ümit etmeliyiz! İfşa’nın burada ve şimdi gerçekleşmesinin gerekliliğini düşünmeliyiz (Bunun hakkında söylendiği gibi; her gün Mesih’in gelişini beklemek). Bu durum aksiyonu ilerletir ve gerçekten gerçekleşir.

Sadece kongreye gelmek yeterli değildir – bunun için hazırlık yapmalıyız. Kongre materyalini çalışmak iyi bir fikir, orada yeni düşüncelerle şaşırmış olmanız planımın parçası değildir. Bilakis, materyal ile daha içli dışlı olacaksınız, ben daha fazla bilinen şeyleri konuşuyor olacağım bunun karşılığında arzunuz okuduğunuza, duymuş ve çalışmış olduğunuza yönlenir, gerçek anlamda yeni açıklamalar getirebileceğim.

Kongre’de materyali anlayan, hisseden ve ne söyleyeceğimi ilerlemek için bilen insanları görmek isterim. Derslerin konusu ve kaynaklar kongreye hazırlık materyallerinde bulunabilir. Bunu çalışmak zorundayız zira hiçbir sürpriz olmamalı. Tüm ilerleyişimiz içsel olmalı, yeni seviyeleri ifşa ederek ve onlara bağlanarak.

Buna ilerleyiş denir. Materyalin sözleri aynı olabilir ancak bıraktığı izlenim, ifşalarının derinliği yeni olacaktır. Onları yeni bir şekilde ve yeni bir seviyede hissedeceğiz.

Bu yüzden, materyali ve şarkıları kalben çalışmalıyız ki böylece bunlar hepimize alışkın hale gelsin. Bu çok önemli. Eğer bir şeylerin tadına bakmışsak daha sonra tekrar bakarız, bize hoş ve yeni görünür. Ancak bir şeyi ilk kez tattığımız zaman, tadını güç bela ancak hissederiz.

Bir günah hakkında bu aynı şey söylenir: ilk ihlal günah olarak kabul edilmez çünkü kişi ne olacağını bilmedi ve sadece bunu denedi. Ancak tadına bakar bakmaz ve devam etmesi ister, Bilgelik Ağacının meyvesi hakkında konuşan Hz. Âdem gibi: “Yedim ve daha fazla yiyeceğim!”, o zaman işte bu problem.

Böylece, kongrenin materyalini ilerlemek için ‘tatmalıyız’ öyle ki kongrenin kendisinde ‘yemeye devam’ edeceğiz ve gerçek tadı keşfedeceğiz. Yarım sayfa okumak ve hazır olduğumuzu düşünmek yeterli değildir. Kapları, algımızın araçlarını inşa etmeliyiz ve onları hamuru yoğurur ve ısıtır gibi düzenlemeliyiz. Kalbimizi bu şekilde ısıtmalıyız. Bir şeyleri hissedeceğimizi ve hissetmeyeceğimizi genel hazırlığımız belirler.

Daha fazla hazırlanırsak, kalpte ve akılda daha hızlı edinebileceğiz. Eğer kalp ve akıl her ikisi de doğru bir şekilde çalışırsa ifşayı edineceğiz.

02.11.2011 Tarihli Günlük Kabala Dersinin 2. bölümünden, ‘Yaratan İçin Sevgi ve Yaratılanlar İçin Sevgi’

Gücün Kaynağı

Soru: Yeni bir seviyeye yükselmek için ihtiyacım olan hayatın göstergesi için yorgun olunur mu? Bu yorgunluk hissiyatı nereden geliyor?

Cevap: Yorgunluk amacın öneminin eksikliğinden gelir. Bu senin gruptan yeteri kadar olumlu uyarıcı alan olmadığın gerçeği yüzündendir. Eğer almış olsaydın aydınlatırdın.

Kendi her üyesini yükseltmek grubun görevidir. Zira grup herkesi kapsar, hepiniz tek bir ortak arzu ve istek üzerine hep beraber çalışmalısınız. O zaman herkes ilerlemek için güç alacaktır. Yaratılışın amacını edinmek için birbirimize güç vererek hep beraber bağlandığımız zaman buna karşılıklı garanti denir.

30.10.2011 Tarihli Kabala’nın Kökleri adlı dersten

Kongreye Yanan Bir Kalple Gelin

Soru: İçimizdeki kıvılcımları Aralık kongresinde pratik olarak nasıl birleştirebiliriz?

Cevap: Kongreye vardığınızda kalpteki noktaları zaten birleştirmiş olmalısınız. Hazırlıktan kastedilen budur.

Neden kongreye gidiyorum? Çeşitli dışsal aksiyonlar vasıtasıyla diğerleriyle içsel birliği uyandırmak için, Yaratan’ın ifşasını beklediğimiz yer olan manevi kaba dâhil olmak için. Tüm hazırlığımız bu kıvılcımların birliğine hedeflenmelidir.

Tüm arzularım ve düşüncelerim amaca, manevi dünyanın ifşasına, üst dereceye, sonsuzluk ve mükemmelliğe, yüce ve sınırsız bir şeylere hedeflenir. Tüm umutlarımı seçmeli ve bunları diğerleriyle olan birliğe getirmeliyim. Daha üst derece için hep beraber özlemlerimizi birleştirmek suretiyle ancak bu bireysel uyarıcılardan yaratılmış olan ortak kabı hissedeceğiz ve bu durumda Işık bu kabı doldurur.

Hazırlık budur: kongreye daha önceden oluşturulmuş, arınmış ve içsel olarak yanan arzu ile gelmek.

10.11.2011 Tarihli Günlük Kabala Dersinin 4. bölümünden, ‘‘Matan Torah (Tora’nın Verilmesi)’’

Kongre İçimizde Hayatı Uyandırır

Reşimot (gen bilgisi) aktif hale gelir ve içimde arzu ve hayatı uyandırır. Öyleyse neden birçok öğrenci ders esnasında ilgilerini kaybedip uykuya dalıyorlar? Arzuları nerede? Her şey arzumuza bağlı ve arzumuzda Işığa bağlı.

Işık uzaklaştığında şöyle yazılır: ‘Yüzünü benden uzağa gizleme’. Ve Işığın geri çekildiği kadar kişi aşama aşama uykuya dalar ta ki nihayetinde ölene dek. Her şey Işığın uzaklaşması ölçüsüne bağlıdır. Bizler sadece Işığın etkisinin sonucuyuz

Bu yüzden bizi etkileyebilecek tek eylem ve ifade vardır: doğru çevre. Çevre vasıtasıyla, Işığı uyandırırız. O zaman onun etkisine hazır olacağız ve ilerleyişimiz hızlanacak, hoş ve güzel hale gelecektir.

O’nunla, O’nun nitelikleriyle kaynaştığımızda ve O’na benzer hale geldiğimiz noktaya göre olan tüm her zaman ihsan etmeye kendimizi yakınlaştırıyoruz. Eğer bizler bilinçsiz bir şekilde egoizmin içerisinde olursak ve herhangi bir hazırlığımız olmazsa, bizi ihsan etmeye doğru ilerletecek olan Işığın etkisini, gelişimimizin tüm safhalarını ızdırap vasıtasıyla almamız gerekecek.

Hayatımız ara sıra, çocukluk safhasında az biraz tatlandırılır, ilerleyişimizde yolda darbeler olmadığı zaman. Bu esnada doğa bize yardım eder ve Hassadim (Merhamet) Işığı vasıtasıyla ilerlememizi sağlar. Ancak genellikle bizler ilerleyişe yönelik arkadan darbeler ve ızdıraplar vasıtasıyla itiliyoruz.

Eğer gelişimin gelecek formlarını arzulanan şekilde almaya kendinizi hazırlarsanız (zira her derece daha büyük ihsan etme durumudur) o zaman bu önünüzdeki formlar size karanlık olarak görünmeyecektir. Bu sizin düşüşte olduğunuzda hissettiğiniz karanlıkla benzerdir.

Ancak karanlıkta bile bunu bir düşüş olarak kabul etmeyeceksiniz. Gece (Aramikçede ‘Orta’)

Işığın ( Ohr ) zıt tarafıdır ki buradan sağ tarafa hareket ederim, yazıldığı gibi: ‘Gece gün gibi parlayacak’ Her şey hazırlığınıza bağlıdır. O zaman aynı safhaları anlayış, farkındalık ve arzuyla karşılarsınız ve bunların arasından daha hızlı bir şekilde geçersiniz.

Bu safhaları çabucak kavrarsınız. Her durumda o safhayı bir sonrakine aktarmanız için o safhayı anlayana ve hissedene kadar kalmanız gerekir. Bir sonraki seviyenin Reşimosu sizi uyandırmaya başlayacaktır. Gelişim bu şekildedir.

Kongreye hazırlığa ve kongrenin kendisine şükretmeliyiz, çok büyük Işığı edineceğiz, birçok Reşimodan geçeceğiz ve manevi seviyenin Kabını inşa edeceğiz. Bu gerçekten bizim elimizde.

06.11.2011 Tarihli Günlük Kabala Dersinin 3. bölümünden, TES

Işık’la Buluşmayı Özlemlemek

Neyi çalıştığımızı bilmeyi özlemlemeye ihtiyacımız olduğu yazılır. Bilmek, birleşmektir, yazıldığı gibi : ”Ve Adem kendi eşi Havva’yı bildi” Bizler Zohar’ın bahsettiği bağlantıyı yerleştirmek için gerekli olan güçleri ve durumları keşfetmek istiyoruz. Bunların içinde olmak istiyoruz.

Bunların içinde veya kendilerinde nelerin olduğunu bilmiyoruz fakat bunların içinde kendimizi keşfetmek istiyoruz zira bunlar bağımızın ilerlemiş koşulları, genel Kabın (kap veya arzu) bilgisi.

Ve o zaman, genel ilhamın ölçüsüne göre, arzunun dışında bu güçler ve durumlarla bağ kurmak için, Islah Eden Işığı keşfederiz. Bu Işık bize bizim onu özlemlediğimiz ölçüde yakınlaşır.

01.11.2011 Tarihli Günlük Kabala Dersinin 2. bölümünden, Zohar