Daily Archives: Kasım 26, 2011

Grup Benim Gölgem

Ben nasıl Yaratan’ın gölgesiysem, grup ta benim kopyam, gölgem. Dostlarımdan onlara kattığımdan çok daha fazlasını alıyorum. Bu onlara yada onların davranışlarına bağlı değil sadece benim onlara olan tutumuma bağlı. Bu çevre de Yaratan. Bu O’nunla çalışmam için O’nun bana verdiği fırsat, benim için bir illüzyon yarattı, sanki benim dışımda bir şey varmış gibi ama gerçek şu ki dışımda sadece Yaratan var. Onun vasıtasıyla Yaratan ile bütünleşmek için onunla bağ kurmayı arzulayayım diye çevrenin beni etkilediği koşulu edinene kadar sürekli çevreyi uyandırmak zorunda olmamızın nedeni bu. Yaratan’ı çevre olmadan edinemem çünkü çevre, onun aracılığıyla Yaratan’ın imajını göreceğim dışsal bir araç. Eğer grupla bütünleşmeyi arzulamıyorsam o zaman amacı, Yaratan’ı hiçbir şekilde niyet etmiyorum. Nihayetinde komşum kim? Maneviyatta meydana gelen kırılmanın gücü beni iki parçaya ayırdı: ben ve komşum. Ne için? Bu Yaratan’la bütünleşmek için bende neyin eksik olduğunu algılamam içindi. Bana yabancı gibi görünse de bu çevreyi kendime mümkün olduğunca çok yaklaştırabildiğim kadarıyla Yaratan’a o kadar çok yakınlaşabilirim. Kendimden bir parçayı yabancı ve nefret dolu görebileyim diye kasıtlı olarak iki yönlü bir algı ile donatıldım. “Dostunu kendin sev”‘in Tora’nın ana kuralı olmasının sebebi budur. Işığın ıslah ettiği yegane şey budur ve bunun dışında ıslah edilecek hiçbir şey yoktur. Bu ıslahı talep etmediğiniz takdirde tüm çabalarınız boşunadır. Diğer her şey boşluğa doğru nafile haykırışlardır.

– 05/10/10 tarihli Günlük Kabala Dersinin ikinci kısmından alıntıdır.

Uygun Çevre

Manen ilerlerken ihsan etme niteliğine egoistçe değer vermeye başlarız. O özgürlüğü ve tamamlanmayı verir ve kişinin bağımsız olmasına imkan sağlar. İhsan etme niteliğine karşı olan bu tutum “Lo Lishma” olarak adlandırılır. Fakat daha sonra Işığın etkisi altında ihsan etme niteliğinin kendisi bizim için değerli olur. Ona karşı olan bu tutum “Lishma” olarak adlandırılır.

Bu koşulu edinmemiz için yapmamız gereken tek şey Kabalistlerin tavsiyelerine uymak. Kalpteki nokta bizi yeni bir çevreye, gruba getiriyor ve bunu isteyip istemediğimizi önemsemeden diğerleriyle bağ kurmaya başlıyoruz. Bu eylemler Saran Işığı (Ohr Makif) üzerimize çekmekte bize hemen yardımcı oluyor. O hep etrafımızda, fakat bu sefer onu kasten, bile bile çekiyoruz.

Diğerleriyle bağ kurmak için ne kadar çok çaba gösterirsem Işığın üzerimdeki etkisi o kadar güç kazanır ve yeni izlenimler almaya başlarım. En sonunda ihsan etmeyi iyi bir şey olarak değerlendiriyorum ve onu yüce ve özel bir şey olarak kabul ediyorum. Çevrenin etkisi budur.

Çevre insanlar değildir. Çabalarımız, ortak arzularımız Islah eden Işığı uyandırmamıza olanak sağlıyor. Hepimiz Işığın okyanusu içindeyiz ve onu çekebiliriz. Uygun çevre budur: Işığı ve aynı zamanda gerçek Işığı çekmemde bana yardımcı olan bir çevre. Hiçbirşey yapmadığımızda bile bizi etkiliyor fakat böyle bir durumda süreç yavaş işler, Reshimot’un (manevi genler) gelişiminin doğal hızıyla gerçekleşir.  Fakat dersler, dağıtım ve dostların birliği vasıtasıyla Işığın çevresinin üzerimizdeki etkisini uyandırıyoruz.

– 29/9/10 tarihli dersten alıntıdır.

Bugünkü Ve Yarınki Koşulumuz

Soru: Kasım’daki kongrenin öncesinde, şu an içinde bulunduğumuz durumu nasıl tanımlardınız?
Cevap: Bir sıçrayış için hazırlık koşulunda olduğumuzu düşünüyorum; güçlerimizi ve taleplerimizi birleştirmeliyiz ve manevi baskı altında hazırlanmalı ve birleşmeliyiz. Eğer iyi şekilde hazırlanırsak kongrede içsel bir ifşa tecrübe edeceğiz. Yeni öğrenciler gerçek bir ifşa hissetmiyorlarsa bile onlar da en azından bir algı tecrübe edecekler. Kabala’nın özünü, birliğe olan ihtiyacı anlayacaklar; illüzyonlar solacak, kafa karışıklıkları ortadan kaybolacak ve her şey tek bir bütün, tek ortak bir resim olacak; tek işleyen Güç belirecek ve tüm “dekorasyonlar” sadece aramızdaki bağlantılar olarak kalacak. Bunun nedeni dünyanın bir illüzyon, gizlilik olmasıdır ve ben Yaratan ile bağ içerisinde olmadığım yerde farklı görüntüler görüyorum.
– 24/09/10 tarihli gruptaki birlik üzerine konuşmadan alıntıdır.

Niyet Geleceğe Uzanan İpliktir

Soru: Niyet nedir, bir düşünce yada duygu mu?

Cevap: Niyet eylemin sonu ile olan bağlantımdır. Bağlayıcı ipliği benden eylemin sonuna kadar uzatmaya ihtiyacım var: Şu anda form eşitliğini edinerek Yaratan’ı ifşa edeceğim yeri açığa çıkarmayı niyet ediyorum.

Diğer bir değişle, şu an başarabildiğim ölçüde içimdeki ihsan etme gücünü ifşa etmeyi niyet ediyorum ve elde ettiğim bu gücün içinde O’nu ifşa edeceğim. Daha sonra ihsan etme gücü benden yayılacak ve Yaratan ifşa olacak. Aramızda “çiftleşme, eşleşme” (Zivug) , birleşme yada yapışma diye adlandırılan bir bağ yükselecek.

Bu istenilen koşulu kendim için tasavvur ediyorum ve bu niyetim olarak adlandırılır. Bu elde etmeyi niyet ettiğim şeyin tam olarak ne olduğu, gelecekte kendimle alakalı kafamda ne tür bir resme sahip olduğum ve kendim için gerçekleşmesini istediğim şeyin ne olduğudur.

– 26/09/10 tarihli Günlük Kabala Dersinin ikinci kısmından alıntıdır.

Sürgündeki Şekhina İçin Üzüntü Duymak

Manevi sürgünü hissetmek çok zordur. Bunun için kişinin manevi kurtarmanın zıt koşulunu hissetmeye ihtiyacı vardır. Ve bunun gerçekleşmesi için kişi Saran Işığı (Ohr Makif) – Bina’nın niteliğinin üstü kapalı bir algısı – hissetmelidir. “Shechina (Kutsallık) sürgünde” ne demektir? Onun için nasıl üzüntü duymalıyım, Yaratan’ın ifşasının gerçekleşeceği yerin yokluğu için nasıl yas tutmalıyım. Daha doğrusu O’nu göremediğim için kendimi kötü hissetmek yerine O’nu bulmaktaki acizliğim ve kifayetsizliğim için nasıl üzüntü duymalıyım. Şüphesiz herkes Yaratan’ı görmeyi istiyor. Fakat yalnızca Ohr Makif’i üzerine çekmiş bir insan O’na uygun olamamaktan ötürü ızdırap duyabilir. Kimse Shechina için bir ihtiyaç duymuyor. Eğer Yaratan varsa, bırakayım O Kendini bana ifşa etsin zira şüphesiz ki bu daha iyi bir durum için! Ancak kimse bu ifşanın gerçekleşmesi gereken yer adına üzüntü duymuyor. Ortada devasa bir farklılık var. Yaratan’ın ifşası egoistçe almak olarak algılanıyor. Ancak O’nun ifşasının olacağı yer, O’nu bulma arzusunu bunu “O’nun rızası” için yapma niyetine çevirerek Yaratan’ı egoistçe ifşa etmeye duyduğumuz özlemden inşa edilmek zorunda. Bu niteliğinin Yaratan’ın Kendini bize ifşa etmesine imkan vereceği yerin hazırlanmasıdır. Bizim dünyamızdakine benzer: İçimde ortaya çıkan herşey benim niteliklerime göre olur. Sadece algımı dışsal etkiye ayarladıktan sonra onu niteliklerimizin (onun açığa vurma organı ve benim algı organım) aynı olduğu ölçüde teşhis edebilirim. Herşey algının araçlarının ıslahına bağlıdır. Shechina, Yaratan’a olan arzularımızın toplamından yaratmamız ve onu ihsan etme niyetimizde ıslah etmemiz gereken yerdir. Her şeyden önce kişinin kendi menfaati (Lo Lishma) için Yaratan’ı ifşa etmesi için muazzam bir arzuya ihtiyacı vardır. Sadece belli bir müddet sonra ıslahın gerekliliğini anlar ki bu çevreyi kullandığı ve grupla beraber çalışarak Islah eden Işığı çektiğinde meydana gelir. Bu, başarının sadece onun Yaratan’ın ifşasına, ihsan etme niteliğine adapte olmasını sağlayan form eşitliğinde yada ihsan etme niyetinde yattığını anlamaya başladığı zamandır. Şimdi ıslah etmesi gereken bir şey var, ıslah süreci başlıyor.

– 27/01/10 tarihli Günlük Kabala Dersinin birinci kısmından alıntıdır.

Ve Bilge Bir Kadın Yaratan’dandır

Zohar, Bölüm “VeYechi (Ve Yakup yaşadı)” Madde 401:

Kadın’ı erkeğe veren Yaratan’dır ve eşleşmeler O’ndan gelir. Bu yüzden “Ve bilge bir kadın Yaratan’dandır” diye yazar. Tüm dünyalarda gerçekleşen herşey yalnızca aramızdaki bağ ile ilişkili olarak yorumlanmalıdır. Bunun sebebi, tüm dünyaların tek Kli’nin (alma arzusu, ruhumuz) birçok parçaya kırılmasından sonra yaratılmış olmasıdır. Kabala ilmi kırılmış parçaları tekrar bütünlüğe getirmek için bu parçaların nasıl onarılacağını açıklar. “Bir kadın” yada “eş”, “erkek” yada “koca”‘nın ıslah etmesi gereken bir arzudur. “Kadın” ıslah olmamış koşulunda, ben ve gruptaki dostlar arasında ifşa olan kırık (egoist) arzudur. Onu ıslah etmeliyim, içindeki Işığı keşfetmeliyim ve “kadın”‘ı doldurmalıyım. Ben ıslah etme arzusuyum, ihsan etmenin, niyetin gücünü alma arzusuyum. Onunla “kendi için almak” (“kadın”) niyetini ıslah edebileceğim. Kendim ve dostlar arasındaki kırık bağlantıları keşfediyorum. Onları benim ıslah olmamış “dişi” parçam olarak algılıyorum; bu kusurlara kendi kusurlarım gibi davranıyorum çünkü “kişi kendi kusurlarına göre yargılar”; niyetim onları ıslah etmek; onlardan “ıslah edilmiş bir kadın” inşa ediyorum. Daha sonra bu ıslah olmuş arzularda “Koca ve eş ve aralarında Shechina” kuralına göre Yaratan’a yapışmayı ediniyorum. Kırılmanın olduğu yer bir perde tarafından tamamlanır. Bir perdeye sahip olan arzunun içindeki Işıkla yapışmayı (Zivug) yerine getiririm ve böylece içimde Işığı ifşa ederim. Bu halihazırda bir ölçüde yapışmayı elde ettiğim anlamına gelir. Islah olmuş arzu İçsel Işıkla dolar ve böylece içimde, yaratılanda Yaratan’ı ifşa ederim. Kabala ilmini gerçekleştirme yada Yaratan’ın yaratılanlara ifşası diye adlandırılan şey budur. “Yaratan Zivugim (eşleşme, yapışma) icra ediyor” ne anlama geliyor? Bu O, kişiyi yaratılışın tamamını dolduran Üst Işığın ifşasına götürecek olan arzular için ayarlıyor/kuruyor anlamına gelir. Ama basit Işığa ulaşmak için realitedeki ilişkilerin her çeşidini bilmeli, geçirmeli ve anlamalıyız. Bu basit, beyaz rengin diğer renklerin tümünü kendinde içermesine benzer.

– 26/09/10 tarihli Günlük Kabala Dersinin ikinci kısmından alıntıdır.

Maneviyat Kırılma İle Başlar

Soru: Yukarıdan gelip ruhları yükselten bir “İnayet” Bina’nın gücü. “İnayet” nosyonu dostlar ve ruhlar arasındaki ilişkileri içerir mi?

Cevap: Hayır, dostlar yada ruhlar arasında sadece destek vardır çünkü başka birine ben ihsan etme gücünü veremem. Sadece destek vererek bu gücü Yukarıdan, gücün ve ıslahın tek kaynağından edinebilmesi için başkasına yardımcı olabilirim. Ancak dostumun karşılıklı bağ kurmaya, “MAN” diye adlandırılan ihsan etme niteliğini (Yaratan) ifşa etmeye yönelik ortak arzuyu yaratmadaki yardımı olmadan Yaratan’a ıslaha ilişkin başvuruda bulunamam. Kendimde O’na başvurmak için arzu eksik. Bu arzunun dostum ve benim aramdaki bağın eksikliğinin ifşasından gelmesi gerekir. Bu yüzden aramızdaki koşulları ifşa etmekten ve onları ıslaha yönelik yükseltmekten başka bir seçimimiz yok. Bunun gerçekleşmesi için bu koşulları kötü olarak ifşa etmeliyim, onları iyi olarak görmenin hayati gerekliliğini hissetmeliyim, inancın gücünü edinmeli ve şüphesiz bir başvuruda bulunabileceğime dair, başvuruda bulunabileceğim bir kimsem olduğuna ve arkamda grubun desteği olduğuna dair kendimden emin olmalıyım. Şu anda bu durum yalnızca eğer ki kendi kendime değil de gruptan almış olduğum güç ile başvuruyorsam geçerli. Sadece eğer grup bana destek oluyorsa ve onun içinde bağın eksikliğini, aramızdaki kırılmayı ifşa ediyorsak, ondan sonra onun hem desteğini hem de kırılmasını kullanırım. Diğer bir değişle negatif olan her şey ile birlikte tüm desteği ıslahı elde etmeye yönelik alıyorum ve bununla Yaratan’a başvuruyorum. Bunun anlamı her birimizin kişisel olarak başvuruda bulunduğu fakat her başvurunun kişi kırılma ve karşılıklı garantörlüğün ifşasından ne almışsa onunla yapıldığıdır. Ve bu iki güç ile kişi Yaratan’a bir başvuru yükseltir. Sonrasında bu başvuru “MAN” (Mayin Nukvin, Nukva’nın suları) diye adlandırılır. Birbirlerine ifade etmeyi istedikleri karşılıklı yardımın ve desteğin gücüne sahiptir ve onların kırılmayı ıslah etme arzularının gücü onlar için Yaratan tarafından kasten hazırlanmıştır. Maneviyata, Yaratan’a bağlayan şeyin onlar olduğu ortaya çıkar zira onların karşılıklı destekleri zaten maneviyata bir bağlantıdır ve ifşa ettikleri tamamlanma eksikliği bir bağ eksikliğidir, kırılmadır. Bir yandan MAN’ları birbirlerine ifade etmeyi istedikleri karşılıklı ihsan etmenin ve desteğin gücüne sahiptir. Ancak hala gerçek gücün ve ihsan etmenin olmadığı karşılıklı kırılmanın ifşası olan Nukva’dadırlar. Daha sonra bu işler zira Yaratan’a başvurmak için gereken şeye sahiptirler. Maddesel hiçbirşey ıslah ile, maneviyat ile yada kırılma ile ilgili değildir. İlk başta ıslah olması gereken manevi hiçbir şeye sahip değiliz çünkü bozuk ilişkilerimizi ifşa etmeden elimizde üzerinde çalışacak hiçbir şey yok. Maneviyat kırılmayı açığa çıkarmak ile başlar.

– 26/09/10 tarihli Günlük Kabala Dersinin ikinci kısmından alıntıdır.

Her Araç İyi Değildir

Soru: Kalbimi nasıl yumuşatıyorum?

Cevap: Bunu grupta çalışarak, birbirimize gösterdiğimiz örnekler vasıtasıyla ve çalışma esnasında çekmeyi istediğimiz Işık aracılığıyla yapabilirsin. Başka araç yok. Manevi ilerleyiş için araçlar arama, zira yok: psikolojide, diğer metot ve ilimlerde. Tüm çalışma grupta yapılır. Dostlar var ve dersler var. Kabalistlerin tavsiyelerini daha çok kavradıkça daha fazla “kazanç” toplayacağız. Kırılmanın olduğu yerden, karşılıklı bağlantımızın olduğu yerden kaçıp gidecek hiçbir yer yok. Onun yerini belirleyerek, yalnızca aramızda var olan manevi sistemin kırılışının tüm derinliğini ifşa edeceğiz. Ayrıca o burada, aramızda, birliği, yaşamın ruhunu, sevinci ve amaca yönelik isteği keşfetmek zorundayız. Başka bakacak bir yer yok. Anahtar karşılıklı yardımımızda yatıyor. Diğerlerinin örneklerinden öğrenmeliyim ve karşılığında onlara örnekler göstermeliyim. Bunun hakkında beraberce okumalıyız. Kabalistlerin bizler için bıraktıklarından daha başka reçeteleri arayışta dikkatimizi dağıtarak sadece kafa karışıklığımızı çoğaltırız. Kitaplar, hoca ve dostlardan başka bir araç yok. Bağımızı yada bunun eksikliğini ifşa etme fırsatını birlikte aramalıyız, ihtiyacı, karşılıklı garantörlüğü, enerjiyi, karşılıklı desteği ve aramızda Yaratan’ı ifşa etmeliyiz. Eğer tüm çalışmamızı ve kendimizi bu yerde odaklarsak sonuca çok çabuk ulaşırız. Ya teslim olup geri çekileceğiz ya da en sonunda bu dar girişten geçip amaca ulaşacağız.

– 26/09/10 tarihli Günlük Kabala Dersinin birinci kısmından alıntıdır.

Yaratan İçin Bir Yer Hazırlamak

Yaratan Shechina için dertler ve düşüşler ifşa ederek kişiyi sürekli uyandırıyor. Kişi tüm yükseliş ve düşüşlere doğru bakış açısından yaklaşmalı: ne hakkında üzüntü duymalıyım ve gerçekte ne hakkında üzüntü duyuyorum? Bir analiz yapmalı ve yavaş yavaş Işığın yardımıyla ihsan etme niyetini amaç edinmeliyim. Daha önce Işığın bana ifşa olmasını bekledim ama şimdi beni değiştirmesini istiyorum. Gerçekten de Işığın ansızın ışıldamasını beklemenin hiçbir anlamı yok. Yaratan heryerde ama O’nu hissetmek için gereken O’na eşitlikten yoksunuz. Kişinin ıslahı için bir istekte bulunmak bu yüzden gerekli: kendinle, çevrenle, hoca ile ve kişinin dostlarıyla beraber yaratması ve Yaratan’ın mevcudiyeti için hazırlaması gereken, Yaratan’ın ifşa olduğu yer (Shechina) ile nasıl ilişki kurmalısın. Yavaş yavaş herkesin dünyada yaşadığı sıkıntıların sadece Shechina’yı ıslah etmeye yönelik olduğu kişi için netlik kazanır. İlgilenmemiz gereken tek şey bu. Shechina’yı ıslahın 125 derecesinden ilkine çekmek yeterli ve Yaratan o ilk derecede anında ifşa olacaktır. O sükunet içerisindedir ve O’nun ifşası yalnızca O’na olan benzerliğimizin derecesine bağlıdır.

– 27/09/10 tarihli Günlük Kabala Dersinin birinci kısmından alıntıdır.

Gerçeğin Tadı

Şu anda tüm kötülüklerin daha azını egoistçe seçerek ilerleyişimizin derecesini hızlandırma fırsatımız var. Açıkçası bu daha özgür seçim değil çünkü özgür seçim neyi istiyorsam onu seçmeme izin verir oysa ki burada bana sunulan sadece acı ve haz ve bana deniliyor ki: “Seç!” Baal HaSulam terazinin iki ucunu tanımlıyor: “acıya karşı tatlı” ve “gerçeğe karşı yalan”. Sahteliğin yerine gerçeğin derecesine yükselmeliyiz yada diğer bir değişle tatlılık ve acılık. Herkes burada özgür seçim olmadığını sadece bir analiz olduğunu görüyor: ne ölçüde aklım tarafından ve ne ölçüde kalbim tarafından kontrol ediliyorum? Herşey bana ifşa olan ve olmayan ve neyin daha önemli olduğu (gerçek yada acı) tarafından belirlenir. Açıkçası algıma göre seçim yaparım. Ancak gerçek özgür seçim yalnızca grupta ortaya çıkar. Grup kendisinde dışsal gerçeğin anlamını ayırt ettiğim o dışsal faktör olarak hizmet eder. Bu nedenle “gerçek” grubun bir parçası olmalıyım anlamına gelir. Ancak grup ve gerçek arasında bir direnç, yani egom – haz alma arzusu – bulunur. Eksiksiz bir sistemdir ve “gerçek”, “yalan”, “acı” ve “tatlı” arasında ayırt etme yeteneğime bağlı değildir. Akıllı yada hassas olmama gerek yok. Kimin daha akıllı, zeki yada ileri görüşlü olduğu önemli değil. Günün sonunda herşeyi gruba, birliğimize ve Yaratan’a ilişkin olarak inceleyeceğiz. Bu çemberin, yukarıdan aşağıya grupla birleştiğim derecede akan Işığı harekete geçirdiğim bu manevi iletkenin içindeyim. Bu Tifferet’in çekirdeğinde kurulan özgür seçimimiz. Onun bir tarafında ego var ve diğer tarafında ise grup; ve “acı ve tatlı”‘nın üzerine çıkıp “gerçek ve yalan”‘ın terazisinde kendime ve gruba ilişkin bir analiz yürütüyorum.

– 24/09/10 tarihli Günlük Kabala Dersinin ilk kısmından alıntıdır.