Daily Archives: Kasım 25, 2011

Bir Soru Bir Cevap

Soru: Eğer Grup Hocasını kaybederse ilerleyebilir mi?

Cevap: Grubun ve senin manen ilerleyebilmesi için gerekli her şey arşivlerde tutulan on binlerce derste mevcut. Ne kadar güçlü bağ kurarsanız, o derslerde o kadar fazla derece ifşa edersiniz. Her şey Kli’ye bağlı, kimin doldurduğuna değil.

Daha fazla birlik edindikçe, tüm derslerde yeni şeyler ifşa edeceksiniz. On yıl sonra, o dersin on yıl öncesindeki derslerden çok daha yüksek dereceler ifşa edeceksiniz. Her şey bunu kullanan kişiye bağlı hassasiyetine ve açıklığına. Aynı materyalde yeni katmanlar keşf edersiniz. İçsel değişim sürekli daha derin yeni ifşalara gelmenizi sağlayacak. Daha güçlü birlik daha önceki derslerdeki koşulları görmenizi sağlayacak.

Bir hocanın gitmesi son değildir. Hayat devam eder, Yukarıdan yeni bir form gelir ve grup ilerlemeye devam eder. Gelişimin süreci böyle olmalıdır.

Örneğin, aynı prensibe göre, çocuğumuza olan yaklaşımımızı değiştiriyoruz büyüdükçe. Zamanla, kendisi ayrılmak için bir ihtiyaç duyar. Aynı şekilde kişiye bir öğretmen belli bir zaman için verilir, sonra o hoca ondan alınır. Hocanın başka bir görevi olur, öğrencinin de. Bu değişimler sürekli Kelim arasında ki bağın akışının sonsuz değişimleridir.

Gelişimin basamağı daima aynıdır

Soru: Gelecek kongreye hazırlık doğadaki her gelişim gibi aynı seviyelere bitkisel, hayvansal, konuşan- bağlı olarak mı pekiştirilir?

Cevap: Evet, bu arzuların evrimini de içeren herhangi bir gelişim gibi olur. Bunlar direkt ışığın dört aşamasından geçerek ilerler, HaVaYah (Yoh-Hey-Vav-Hey), aynı şeyler kongreye de uygulanır. Kişi kongreyi düşünmeye ve hazırlanmaya başlarsa inişler ve çıkışlardan geçer.Bazen kongreye katılmak ister, bazen katılmamak. Fakat bunların hepsinin sonunda katılmaya karar verir ve ardından doğru hazırlanmış olarak kongreye gelir.

Neden gittiğini, vazgeçiren şeyin ne olduğunu, onunla ilişkili olan tüm işini, ailesini ve sağlığı dahil dünyanın kalanının nerede olduğunu anlaması gerekir. Her şeyi hesaplamalı ve “hayatımın manası nedir?” sorusuna gelmeli. Bu soru da kabala’ nın dışında bir şeylerle cevaplanamaz. Deneyimleri ona günün sonunda hayatındaki her şeyin bazı bilinmeyen faktörlere bağlı olduğunu göstermesi gerekir ve bunların kaynakları ancak kabala bilimi tarafından açığa çıkarılabilir. Bu kaynak Üst Güçtür, ve ona bağlı olarak kişi hayatındaki ve maneviyatındaki birçok şeyi düzeltebilecek bir araç kazanır.

Kişi her şeyin HaVaYah yapısına bağlı olduğunu fark ederse, kongreye gelmekle ilgili hiç şüphesi kalmaz.

BU KONGRE KAÇ ÖĞRENİM YILINA BEDEL?

Soru: Eğer, Ruhsal terazinin bir kefesine, şubat ayında gerçekleşecek olan Zohar kitabına adanmış kongreyi yerleştirirsek, bu acaba kaç öğrenim yılına eşdeğer olurdu?

Cevabım: Bunu ancak kongre bitiminde değerlendirip söyleyebilirim. Bunu şu anda bilemem, aslında herşey sizlere bağlı! Sizin hangi güçte birbirinize bağlanacağınıza koşullu! Hangi güçte içsel değişimi arzulayacak ve ne ölçüde bireysel egoizminizin üstüne çıkmak isteyeceksiniz? işte tüm bu şartlara bağlı olacak ıslahınız. Yukarıda hiçbir sınır mevcut değil, tüm engeller sadece içimizde ve oradan çıkıyorlar.

08-02-10-Zohar Kitabına Giriş dersinden alıntıdır.

Kötülük serbest kaldığında

Zohar; Miketz bölümü, kısım 85: İsrailde yargının yerleştirildiği yer neresi olursa olsun, “yük”, israil’i cezalandırmak için Yaratandan gelen bir yük gibi görülür. Bu onları cezalandırsa da cezalandırmasa da, O’nda yük olması zor olmakla birlikte iki taraflı bir yüktür. Eğer onları cezalandırmasa kötülüğün pisliğinde kalacaklar. O onları cezalandırırsa, onlar İsrail’in derdinden acı çekiyormuş sanırlar. Bu onların aklını karıştıran “yük” kelimesinin neden kötü anlaşıldığının sebebidir.

Yararlanmak için; geleceği ifşa etmek dışında manevi bir gelişim sağlamak imkansızdır. Alma arzumuz sonsuzdur. Fakat o içimizde saklıdır. Eğer bu arzular düzeltilmeden, kendiliğinden ortaya çıkarsa, problemlerle karşı karşıya kalmaya başlarız. Kalplerimiz düzeltme işini yüklenmeye başlar;  ve ilerleme daha da zorlaşır. Gittiğimiz yol kaçınılmazdır, çünkü yararlanmak için yaptığımız düzeltme, arzularımızın üzerinde olur. Bu yüzden kötü bu yolla açığa çıkmalıdır.

Düzeltilmemiş arzularımızın açığa çıkması; düzelmeye hazır olduklarının bir işaretidir. Bu arzularımızın ortaya çıkma sebebi onlardan faydalanmamız içindir ve onların üzerine çıkmamızı sağlarlar. Bu nedenle iyinin ve kötünün değerini bilmeliyiz.

Kötü diyeceğimiz bir şey yoktur, bu sadece kötülüğün açığa çıkmasıdır. Daha önce bastırılmış bencil arzular açığa çıkmaya başlarsa; onları düzeltme imkanı doğar.

Memnuniyetliğin Yolları

Zohar “Sonunda” bölümü; 100. kısımda: Bu nedenle, Şabat başlarsa; cehennemdeki kötülük uzaklaşır, özgürdürler ve uzak. Ve Şabat bittiğinde, diğer zamanlarda verilmiş cezadan kurtulmak için üzerimizdeki üst hazzı çağırmalıyız. Ve uyanıp demeliyiz ki “Yaratanın memnuniyetliğini üzerimizde kıl”. Bu tüm haz, Mochin de Yeshut, daha yüksek memnuniyetliktir. Ve denir ki “Onun yolu memnuniyetliğin yollarıdır”.

“Kötü”, bize cehennemdeymişiz gibi hissettiren arzularımızı işaret eder.  Bu bizi utandırır; çünkü kendi kendimize bağışlanmaya uygunluğumuzu ve tersini farkederiz; ve düzeltilmemiş özelliklerimizi görürüz. Böyle bir durumda tüm özelliklerimizi görmeyi öğrenmemiz gerekir. Yaratana zıt olan özelliklerimiz içinde, cehennemi hissetmeden arzularımızı düzeltmek olanaksızdır. Bu yüzden Yaratan’a zıt özelliklerimizi fark ettiğimizde tüm yollar “memnuniyetliğin yolları” ‘na çıkar. Biz sadece bunun böyle olduğunu görenleriz.

Kendinizin Üzerinde Olun

İyi, kötü veya ilgisiz; Zohar Kitabını okurken kendimizi nasıl hissettiğimiz önemli değildir. En önemli şey ne hissedip, hissetmeyeceğimizi düşünmeden çabamızı devam ettirmek. Biz onun telkin gibi, içimize işlemesine izin verirsek; O işini yapacaktır. Bencil arzumuzun ne hissettiğine aldırmadan; bu bencil duyguların üzerine yükseliriz. Korku içinde veya eğlenceli de hissetsek; rahatsız olsak da; kafamız karışsa da onun üstündeyiz.
Yaratan bilerek, zevk için  bizi egolarımız ve arzularımızla eğitir. Bununla birlikte sürekli olarak bu duygunun üzerine çıkmalı ve hiçbir şey olmuyormuş gibi yürümeye devam etmeliyiz. Yaratan’ a “benim için önemli olan Senin hediyelerin değil; ihtiyacım olan Sensin; diğer duygularla beni şaşırtma” dememiz gerekiyor. Sonucu; ancak böyle bir sebat getirecektir.

MANEVİ “ALAŞIM”

Manevi entegrasyon, Yaratan tarafından gelen güç vasıtasıyla oluşur. Bunun, bizim niteliklerimizde var olmasına rağmen, gerçekleşmesi sadece dışımızda, yukarıdadır ve bizim seviyemizde oluşması mümkün değildir. Ben iki ayrı niteliği elime alıp önümdeki masada karıştırarak bir tabağa koyamam. Onları yukarıya yükseltip kendi kaynaklarına, entegre olup birleşecekleri yere, Yaratana ve orada ben onların entegresine çalışırım.

Nitelikleri birleştirme arzusu, burada, benim sahamda, bu dünyada bulunur. Ancak onların entegrasyonunu oluşturmak için kaynaklarına yükseltmem gerek Keter’e, birlikte çalışıp birleşerek tamı oluşturacakları yere. Tabii bu fiziki bir birleşme olmayıp, birkaç atomun bir molekülde birleşerek bir nevi “alaşım” oluşturması gibidir, aynen erime sonrası misali.

Manevi birleşmede, sağ çizgiden ve sol çizgiden geriye hiçbir şey kalmaz ve dışarıya orta çizgi çıkar yepyeni bir şey. İçinde kısmen sol çizgiyi ve kısmen de sağ çizgiyi içeren, ancak entegrasyon sonucu eski niteliklerin karmaşasından oluşmuş yepyeni bir nitelik.

Haz alma arzusu, ihsan amaçlı çalışabilmek için Masah ve Or Hozerle birleşir. Görünen o ki arzu masah (perde) ile altta (niyet ihsan etmek için). Üstte ise sanki niyet ve arzu birbirlerinden ayrı ve bütün değillermiş gibi algılanırlar. Fakat bu doğru değildir! Dünyamızda kullandığımız kavramlar maalesef böyle bir izlenim veriyor, oysa maneviyatta arzu ve niyet ayrılmazdırlar ve birbirlerine bağlanmış olup entegre durumundadırlar.

Niyet, aynı arzuda bir uçtan diğerine değişimler yaratarak, onu almaya ya da ihsana yönlendirebilir. Dolayısıyla “üçüncü gün” de çalışmamız, birlikte entegre olmak, ortak, tek bir vücut oluşturmak ve içsel çalışma yapmaktır. Hem sol yanın hem de sağ yanın niteliklerinden orta çizgiyi oluşturarak tek bir bütüne bizi Yaratan’a entegre olmak.

Sonuç itibariyle, Yaratan’da tüm bu zıtlıkların kaynağı mevcut olup, orada birlik halindedirler. Bu bakımdan üçüncü gün, Yaratan’a ulaştıktan sonra ancak, Yaratan’a olan manevi zıtlık ifşa olur. Arzunun bir nevi manevi ölümü.

01-02-10-Zohar Kitabı dersinden alıntıdır.

MANEVİYATTA FOKUS NOKTASI

Yaratan’ın kendi niteliklerini bilmiyoruz. Bizler onu Neşama’mızın yaklaşımına uygun olarak görüp biliyoruz. Peki bize nasıl ifşa oluyor? Malhut’un Yesod ile birleşmesinde. Neticede tek bir nokta kanalıyla, Yesod ile birleşmesi sayesinde önünde bulunan Yaratan’ın resmini içinde ifşa ediyor.

Bu aynen optik mercekte olanlara benziyor. Işığın onun aracılığı ile bize ulaşması gibi. Ayrık boynuzların tek bir noktaya odaklanarak bize keşfedebileceğimiz  bir yol açması Malhut’ta ve  odaklanma, fokus ise-Yesod’dadır. Tek değinilen birlik noktası ve onun ifşası Malhut’ta.

Yesod, boynuzların süzülüp bizde, Malhut’ta, noktanın önünde oluşturduğu resimdir. Bizler, Üst-Mekanizmayı bilmiyoruz, onunla bağımız yok. Ancak, onun en altta oluşturduğu nokta ile bağlandığımızda Üst sistemde var olan tüm resmi içimizde ifşa edebiliyoruz. Bize düşen sadece yukarıyla bağlantıda olan bu noktayı Yesod’u bulmak ve bunun için iyice ona bağlanmak, benzemek. Malhut yönünden ise Tek adam Tek kalp olmak tek amaç için, arzu ve niyeti Kalpte ve Akılda tutmak.

Dışımızda bulunan Yesod’a ulaşmanın yolu, sunacağımız bir damlacık Birlik arzusunda ve o tüm Üst Dünyayı ifşa edecek içimizde. Yazıldığı gibi: “İğne deliği kadar yer açın bana, tüm dünyayı açayım sizlere”. Tüm Üst sisteminifşası sadece küçücük bir Fokus noktasında, Yesod’da  ve ondan başka hiçbir şey. Herşey Malhut’un içinde ifşa olur, işte bu yüzden Yaratan’ın  Resmi (Yansıması) denir.

04-02-10-Zohar Kitabı dersinden alıntıdır.

YAŞAM AĞACI

ZOHAR: Peraşat Metsure, bölüm 20: Yaşam Ağacı ona tutunanlara mutluluk verir. Yaşam Ağacı, O aslında Tora, yükseklerde, güçlü ve büyük ağaç. Tora denmesinin nedeni, bilinmeyen ve gizli olanları ifşa etmesi ve öğretmesi. Yaşam denmesinin nedeni de, tüm üst yaşamların onda toplanmış olması ve ondan dağılması.

Tora, ıslah-eden Işığı simgeler ve iyiye dönüştürür. Kabala hikmeti bu Işığı kendine çeker. Niyetlerimize etki eden Işık olarak, onları doğal ve egoist ilk hallerinden değiştirir, ihsan etmeye ve vermeye. Niyet değişimi ile arzumuz da yönünü değiştirir:

Kendinden-Ötekine, Almaktan-İhsana. Aslında arzunun kendisi ne alır nede verir, herşey niyet tarafından tespit olunur. İhsan etme niyetinde Yaratan’a benzediğimiz ölçüde, Yaratanı, haz-veren Işığı ifşa ederiz.

Arzuların, niyetlerinin ıslahına Sevap-işlemek denir, Yaratan’ın emirlerini yerine getirmek. “Benim İçin” olan 613 niyeti “İhsan İçin” olan niyete ıslah ettiğimizde, 613 (Tariyag) Sevap işledik denir.

613 Işık, “613 Öğüt” (Tariyag İtin) bizleri düzeltir ve sonra biz bu 613 arzu ile 613 Işık ile dolarız. Yaşar-El (“Doğruca Yaratan’a” sembolü), ihtirasla Yaratan’ı arzulayan, kendini ıslah eden ve dolduran. Islah eden ışığı bize getirmesini müteakip Olam-Atsilut’un  ZeirAnpin’ine Yaşam Ağacı denir.

Not:613 rakamının oluşturduğu harf dizilimine “Tariyag” deniyor.

(taf=400,reş=200,yod=10vegimel=3)

07-02-10-Zohar Kitabı dersinden alıntıdır.

YARATAN OLMADAN İNSAN, İNSAN OLMADAN DA YARATAN YOK

Yapabileceğinden daha az İhsan ediyorsan eğer, buna ihsan-etme denmez. Orta-Çizginin doğuşunu mümkün kılmak ancak, en hassas noktayı kendine kriter edinerek inşasıyla olur:

Maksimum Aşpaa (maksimum İhsan). Orta-çizgi ölçütü, tarafımızdan bilinmediği gibi, başından itibaren de var değildir. Ancak O içimizde bulunan, Yaratan’a benzemesi için var etmek istediğimiz İnsandır.

Bu orta-çizgiyi Yaratan’ın suretinde, iki güçten oluşan: Dişil ve Eril, Sağ ve Sol nasıl inşa edip oluşturacağız? İnsan denen bu bağlantı nedir ve yaratılışta ne şekilde bulunmalıdır, bunu bilmiyoruz. Doğduğunda “Ben” denilecek ve öncesinde asla Ben olmayan. Yaratan’ı göremediğimden doğal olarak baştan bu bilinmiyor! Tekamülümü tamamlayıp on sefirotu tam olarak oluşturduğumda, dokuz değil ve onbir değil! Ortaya çıkana “BouRe” (Gel ve Gör) denilecek.

Orada ben kendimi ve Yaratan’ı bitlikte ifşa edeceğim. Yaratan olmadan İnsan ve insan olmadan Yaratan ifşa edilemez. Sadece Birlikte.

Orta-Çizginin modeli ya da formu elimizde mevcut değil bize düşen onu aramak ve arzulamak, ancak o zaman örnekler keşfetmeye ve Yaratanla bağlantı kurmaya başlar ve Orta-Çizgiyi bulmamız için gönderdiği ipuçlarını ve bizimle oynadığı yöntemi anlamaya başlarız. Başka türlü onu anlayabilmemiz mümkün değil, ancak, karanlıkta olduğumuzun bilincinde ve arama çabası içinde olursak.

“Bet Amikdaş”ın (Tapınak) inşasında, tüm sütunlarımız bunlar arzularımızın tamamının her seviyesinde Yaratan’ın Suretinin keşfi: Cansız, Bitkisel, Canlı ve  Konuşan.

07-02-10-Zohar Kitabı dersinden alıntıdır.