Daily Archives: Kasım 24, 2011

Çöl’ün Hatıraları

Soru: Dostlar arasında karşılıklı hissiyatı korumanın bir mecburiyet olduğunu edindiğimiz Arava kongresini bitirdik.

Cevap: Herkes bu tecrübe ettiğimiz ortak birliğimizi koruma durumunda kalmaya çalışmalı diye düşünüyorum. Herkes en azından zaman zaman veya hatta sürekli bunu hatırlayacak. Işık kişinin üzerine Yukarıdan yansır ve o bunu hatırlar ve farkındalığına gelir. En sonunda, kişi kongrede tecrübe ettiği bu aynı koşula dışsal bir uyanış alarak dönecektir. Kişi bunu kendi başına yapamaz ancak bu durum ortak bir uyanış, Yaratan’dan, Yukarıdan gelen Işık vasıtasıyla olacaktır.

Bu iyi bir koşuldur ve işte bu yüzden kişinin buna dönmesine değer. Doğal olarak, bu yansıma içinde iyi hissetmek halen egoistik bir istektir, coşkulu durumdur. Ancak bu durum da birlikten ve buna yönelmekten kaynaklanan uygun bir aksiyondan gelir.

Soru: Ders esnasında bu karşılıklı mecburiyeti ile nasıl çalışabiliriz?

Cevap: Hemen şimdi yalnızca bunun farkında olmalıyız: Bunu neden yapıyorum? Yükselmiş bir koşulda kendimi buldum bunun için mi? Daha sonra, her zaman bu koşulun ve hatta daha fazlasının içinde olmayı isterim. Ben bunu yalnızca kendimi iyi hissetmek için mi yapıyorum çünkü iyi hissetmek benim için önemli?

Daha önce hiç hissetmediğimiz özel bir yükselişi, arzuyu, fenomeni tecrübe ettiğimiz doğrudur. Ancak bütün bu durumu nasıl algılayabilirim? Bana yarar sağladığı, beni iyi, güven içinde, rahatta hissetmemi sağlayan olarak mı algılıyorum? Yoksa bunu daha yüksek yerlere aktarmak, bana haz vermesinin veya benim kendimi iyi hissettirmesinin ötesinde başka sebepler için mi bunu istiyorum?

Ben bu hissiyatı benim kendimle ilgili hiçbir bağlantısı olmaksızın bunun kendisinin daha yüksek realizasyonundan gelmesi için istiyorum. Bunun sebebi bu benim egoistik bağlantıma geldiği zaman, beni ne kadar fazla doldurursa benim için o kadar değerli olacaktır. Ancak bu duruma değer vermek istiyorum çünkü bu ihsan etmek hissiyatı üst güçten gelen daha yüksek bir hissiyattır ve bu şekilde Yaratana yakınlaşırım. Bu anda bunun için hiçbir duyum yok, bunun içinde hiçbir önem veya değer görmüyorum fakat bunu istiyorum!

Şimdi biz kongrede edinmiş olduğumuz bu aynı durumu tecrübe etmek için başka sebepler hakkında düşünmeye başlarız. Bunu hissetmek istiyorum çünkü bu beni daha yüksek bir dereceye, Yaratana yakınlaşmaya getirir. Bundan çok fazla tatminlik hissetmek istemiyorum. Bunu reddettiğimden dolayı değil ancak beni bu yönde mecbur bırakmasını istemiyorum. Ben bunu beni ihsan etmenin gerçek önemine ve yüceliğine mecbur bırakması için istiyorum.

Bu şekilde dereceleri değiştirmeye başlarız. Şöyle ki, kendimi iyi hissettiğim şu anki derecemin, şimdiki arzumun üzerine yükselmek istiyorum haliyle, orada olmayı isterim çünkü o bir çöl değil zira hoş ve güzel bir şeylerdir – hayat dolu bir toprak parçası. Ancak ben çölü egomun tecrübe etmesi için ve ihsan etmek arzumun, gruba, Yaratana yönelik isteğimin içinde doyumu hissetmek istiyorum. Buna çöl vasıtasıyla beklenilen olarak adlandırılır.

Bu sebepten dolayı, bizler şimdi kongrede hiçbir yabancı etkinin olmadığı yerde, edinmiş olduğumuz müthiş birlik hissiyatının sebebini ve temelini değiştirmeye çalışıyoruz. Ve daha sonra bizler grup, doyum, içsel hissiyatımıza ve geçmiş durumumuza yönelik daha fazla, farklı bir manevi yaklaşıma yükselmeye başlıyoruz.

Şimdi bizler farklı faktörler veya ruh halleri tarafından artık daha fazla etkilenmediğimiz zaman kendimizin üzerine farklı bir konuma yükseliriz. İhsan etmenin öneminin gerçek konumu ile daha fazla bağlanmaya başlarım. Bu, benim içimde uyanan Hassadim (Merhamet) Işığı ve benim üzerimde çok ince bir şekilde yansıyan manevi bir derecedir. Egomdan, şu veya bu şekilde daha iyi veya daha kötü hissetmektense, bunun içinde ne kadar çok hissetmektense bundan ayrılmaya çalışırım. Egomdan gelen çıkarlardan, doyumlardan ve değerlerden ayrılmak isterim. Artık onu istemiyorum!

Ben bu müthiş, güçlü ve iyi hissiyatta kalmak istiyorum. Bunu ihmal etmiyorum, almak arzularımdan ziyade ihsan etmek arzularım ve niyetimden gelen yaklaşımın içinde bunu algılamak istiyorum ki her şeyi birliğe yöneltebileyim.

Bunun içinde birçok içsel hissiyatlar, hesaplamalar ve görünümler vardır. Ancak ıslah Işığı tüm bu koşulları üzerimizde uyandırıyor. Ve daha sonra insan tüm içsel hesaplamaların üzerinde inanç Işığı deneni (seni egonun üzerinde tutan gücü ) almaya başlar. Ve o zaman doyumun, hesaplamaların ve yaklaşımın gücü ile birlikte gerçek çalışmaya gireriz. Bu işte analizin başlangıcıdır.

21.11.2011 Tarihli Günlük Kabala Dersinin 2. Bölümünden